29.Bölüm: Sana Da Gün Aydı Mı?

179 35 7
                                    

 İyi okumalar...

"Sanem kızım hadi kalk."

Annemin bana seslenmesi vücuduma kalk emri veriyordu ama uyku o kadar tatlı geliyordu ki gözlerimi bile açmak istemiyordum. Yorganı daha da başıma çekerek sol tarafıma döndüm. Sanki yıllardır uyumamışım da uyku beni hiç bırakmak istemiyormuş gibi hissediyordum. Neyse uyumaktan zarar gelmez değil mi? Evet gelmez zaten bugün de pazar sanırım babamın şirkete geçmek için beni uyandırmamasıdan belli.

"Sanem, hadi kızım, kalk kahvaltı hazır. Sinirleniyorum artık."

Annemin tekrar oda dışından seslenmesi ile sırt üstü yatar konuma dönüm ve "kalktım kalktım" dedim gözlerimi açmadan. Sonra üstümde ki yorganı ayaklarımla aşağı doğru itip üstümden attım ve gözlerimi açıp oturdum. Ama bir dakika, burası benim odam değil. Odamı geçtim burası benim evim bile değil! Ben... Ben Engin Amca'nın evindeydim doğru ya. O zaman duyduğum ses de annemin değil inci teyzeye aitti. Neden böyle oluyor ya bu ikinci oldu bazen onların öldüğünü unutuyorum. Keşke hep unutsaydım. Yataktan inip kaldığım odanın balkon kapısına doğru ilerledim. perdesini araladım ve odanın güneşin pozitif enerjisi ile dolmasını izledim. Ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Hava çok güzeldi bugün güneşli! Başımı parıldayan güneşe çevirdim ve gözlerimi kısıp "günaydın anne,günaydın baba" dedim ve güneşe doğru koskocaman gülümsedim. Daha sonra sağ elimi boynuma götürüp kolyemi tutup gözlerimi kapattım.

"Sana da gün aydı mı sevgilim?" içimden geçirdiğim cümleyle hazır ol da bekleyen iki damla akan göz yaşımı elimle sildim. Derin bir iç çekerek tekrar odaya döndüm. Banyoya girip yüzümü yıkadım ve hala akmak için bekleyen göz damlalarımı serbest bırakmamaya direndim, ikinci kez yüzümü yıkayarak odadan çıktım. İnci teyzenin benim için aldığı kıyafetlere bakınıp siyah dantelli body ve siyah kareleri olan zincir kemerli eteği giyip saçlarımı topladım. Makyaj yapmadım çünkü yapacak hevesim kalmadı mutsuzken hiçbir şey yapasım olmuyor. Odadan çıkıp ağır ağır merdivenleri inmeye başladım. Bu arada hastaneden çıkalım iki hafta oldu iyice toparlandım. Tabii iki hafta oldu fakat daha ilk kez bugün dışarı çıkıyorum Engin amca izin vermedi çıkmama. Zaten ilk hafta çok ağrım vardı hep uyuyarak geçirdim. Ama artık iyi olduğumu söyleyince o zaman yarın biraz beraber takılalım dedi bende onayladım. Takılalım demesi aslında benim tahminime göre her şeyi anlatmam için bir yerlere gidelim demekti. Belki de değildi sadece tahmin ettim, tahmin... Tam iki hafta, on dört gün  oldu hem hastaneden çıkalım hem de terk edilişim. Duvar surat ın beni bırakışının üstünden iki hafta geçti. Hadi onu geçtim Savaş ve Emre neden bıraktı beni tek güvendiğim kişilerdi ve şu an tek başımayım, tek! Daha birde beni bırakıp gittikleri gibi ne yapmışlar biliyor musunuz? Üçü birden numarasını değiştirmiş. Hani belki açarlar yanlış duyuyorumdur diye günlerce üst üste aradım ama duyduğum tek ses  'eksik ya da yanlış haneleri tuşladınız aradığınız numara kullanılmamakta.'
Bu sadece bunları duydum. Yani benden gerçek anlamda vazgeçtiler. Ama Yiğit!in bunu yapmasını yediremiyorum ki kendime. İstediği kadar kaçsın bende Sanem Dinçersem onu bulacağım!

"Günaydın" bahçeye girip gülümseyerek kahvaltı masasına oturdum.

"Sanem hiç uyanmayacaksın sandık tatlım." inci teyze her zamanki neşesiyle keyfi yerindeydi.

"Zor uyandım biraz "

"İyisin değil mi? Bak ağrın falan varsa hiç çıkmayın bugün dışarı tatlım biraz daha dinlen"

"Yok yok gerçekten çok iyiyim"

"İyiysen sorun yok hadi bakalım güzelce kahvaltını yap öyleyse."

İnci teyzeye gülümseyip kahvaltımı yapmaya başladım. Engin amca'nın ve inci teyzenin sohbetiyle eski aile kahvaltılarımız geldi aklıma annemle babamın şakalaşmaları, babamın annemi sinir etmeye çalışıp bana göz kırpışı, benim kahvelerimi içmiş gibi yapıp anneme verip döktürmesi... Onları o kadar çok özledim ki artık kelimelere bile dökemiyorum. Kendimi çok eksik hissediyorum tutunacak tek bir dalım kalmadı resmen. Gün geçtikçe daha da içime kapandığımı hissediyorum.

"Sanem"

"Ha, efendim "

"Nerelere daldın kızım doyduysan kahve içmeye gidelim diyorum"

"Olur gidelim Engin amca."

Masadan kalkıp kapıya doğru ilerledim ve esra ablaya seslendim. "Esra ablacım çantamı getirir misin?"
Esra abla bu evin hizmetlisi oluyor. Çok güzel yemek yapıyor aynı annem gibi. Esra abla nın getirdiği çantamı alarak engin amcanın yanına gittim. Engin amca inci teyzeyi öpüp yanıma geldi. İnci teyze de gelip bana sarıldı. "Dikkat edin canım"

"Ederiz" gülümseyip arabaya bindim. Yol boyunca kendimi çalan şarkılara bırakıp dışarıyı seyrettim. Ve kahretsin ki her şarkıda aklıma gelen şey hep o oluyordu, Yiğit. Başımı cama yasladım ve yine inatla başımı cama vurmama rağmen çekmedim 'kusura bakma seni unutamadım' diyordu şarkı. Belki benimde yiğiti gördüğüm zaman söyleyeceğim ilk cümle bu olmalı gerçekten güzel sözmüş. Hem zaten onu özlediğimden falan değil sadece ondan intikam almak istediğim için bulmak istiyorum. Yoksa her gece uyumadan önce onun için ağladığım falan yok. Hayır, hayır hayır kesinlikle öyle bir düşüncem yok yani! Sadece intikam alacağım. İntikam...

Arabadan indiğimizde genelde iş toplantıları için geldiğimiz kafeye gelmiştik. Cam kenarına, boğaza bakan tarafa doğru oturduk ve birer kahve söyledik. Engin amca önce şirketle ilgili gelişmeleri anlattı bana daha sonra normal sohbet ettik öyle havadan sudan. Ve sonunda düşündüğüm şeyi söyledi.

"Evet hadi bakalım gelelim asıl konumuza. En başından bir bir anlat bakalım her şeyi o kurşun yarası nasıl oldu? Kimin için bu kadar üzgünsün.?"


Görüşmek üzere . Hepinizi seviyorum benim sevgili sevgililerim😂💖

DUVAR SURAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin