Kilitlendim. Olduğum yerde kalakaldım birkaç saniye öylece nefes almadan bekledim söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Hiçbir bahanem yoktu. Arkama dönmek şu an istediğim son şeydi. Olayın şokuyla sese bile dikkat etmemiştim ve beni kimin beklediğinden de korkuyordum. Sessizce kitabı yerine bıraktım yavaşça arkamı döndüğümde aynı yakınlıkta simsiyah gözleriyle bana bakıyordu. Bir şeyler söylesin diye içimden yalvardım ama hiçbir şey demedi. Bir süre ifadesiz bir şekilde yüzüme bakmaya devam etti. Ardından "Aşağıya inelim." demekle yetindi. Bacaklarım titriyordu yürüyebileceğimi bile sanmıyordum. Keşke şu an yok olsaydım. Utançtan kıpkırmızı kesildiğimden emindim. Boğazım kurumuştu ve karnıma ağrılar giriyordu. Kapıyı kapatmamaya dikkat ederek aynı şekilde aralık bıraktım. Tam merdivenlerin başına geldiğimizde Ava koltukta kafasını bize doğru çevirip "Neredeydiniz Simon?" dedi. Simon aynı suçlayan ama "korkma kimseye söylemem" bakışlarıyla bana bakıyordu. Ava'ya cevap vermedi. Yanına oturup saçlarına oldukça sevimli gözüken bir öpücük kondurdu. Boğazım yanıyordu. Simon kardeşim gibiydi ve böyle bir olayla karşısında küçük düşmek korkunçtu. Mutfağa su almak için yöneldim. Tezgaha kollarımı dayayıp derin bir nefes aldım. Sağ üst raftan seçebildiğim en büyük bardağı seçip çeşmeyi açtım. Suyun akışını izlemeye başladım. Utançla kıvranıyordum. Suyun bardağı yavaş yavaş doldurmasını , bütünlük kurmasını izledim. Nefesim biraz olsun düzelmişti ve kalp atışlarım normal hızına inmişti. Bardağı elimle kavrayıp mutfak camına yaslandım. Dışarıyı izlemeye başladım. Hala vücudum uyuyordu. Gözlerim çalıların dibindeki mavimsi taşa takılı kalmıştı ki dışarıda bir hareketlilik başladı. Hemen bakışlarım Noah'a kilitlendi. Kendisine doğru yürüyen lacivert montlu bir adama doğru koşuyordu. Adam elindeki zarfların arasından mor renkli olanı Noah'a uzattı. Aynı tempoyla döndü ve yürümeye başladı. Noah eve doğru koşarken bende su bardağını camın kenarına koyup salona geçtim. Noah kapıdan girdiği anda "Ariçem'den zarf var !" diye bağırmaya başladı. Herkes dikkatini Noah'a çevirmişti. Jackson tekli koltuklardan birinde yine kitap okuyordu. Ara vererek Noah'a döndü. Ava ve Simon her zamanki pozitif halleriyle ama Simon biraz daha koruyucu bir tavır takınarak Noah'a odaklanmıştı. Jason merdivenlerde oturuyordu ve pek ilgilenmiyormuş gibi parkeleri incelese de pür dikkat dinlediğinden hiçbir şüphem yoktu. Noah yüksek sesle okumaya başladı:
"Ariçem ana çember öğrencileri ! Ara çember savaşçılarıyla tanışmanız ve dostluğunuzu güçlendirmeniz amacıyla yakın zamanda gerçekleşecek Ariçem balosuna davetlisiniz. Bu mesaj size rüzgarın oğlu Frost tarafından ulaştırılmıştır. Cevabınızı almak için de kendisi ileriki günlerde bölgenizde bulunacaktır. Bilgilerinize.
Sonsuz Çember Kurulu."
Noah'un okumayı bitirmesiyle Ava havaya uçtu. Ellerini çırparak Simon'ın boynuna atladığında istemsizce güldüğümü fark ettim. Neşesi etrafına da saçılıyordu. Tam Ava için bir haberdi. Jack onun bu hallerine aynı babacan tavrıyla gülüyordu. Benim için pek bir anlam ifade etmiyordu. Balo tarzı şeyler pek bana göre değildi. Daha önce katıldığımı da zaten hatırlamıyordum.
Bir anda birisi tarafından başım zorla çevrilmiş gibi gözlerim Jason'ın gözleriyle birleşti. Bir süre kafasını çevirmedi. Neden yapıyordu bunu ? Ne istiyordu benden ? Aynı soğuk ifadesini takınmıştı. Donuk ve ulaşılamaz gözüküyordu. Dudaklarımı aralayıp tam bir şeyler söyleyecektim ki Noah boynuma atlayıp bana sarıldı ve "Alison eminim cazibeme karşı koymaz ve teklifimi kabul eder. Alison Grace... Ruh'un kızı , baloda benim eşim olayı kabul eder misin ?" dedi. Elimi tutup önümde eğilerek referans yapıyordu. İstemsizce kıkırdayarak onu izlesem de gözlerim tekrar Jason'a çevrildi. Sanki bir adım atmasını bekliyordum ki o tam aksine şimdi de oldukça ukala olan surat ifadesini takınmıştı. "Kabul edemezsin" dercesine bakıyordu bana. Gülümsememin tüm yüzüme yayılmasına izin verdim. Onu sinirlendirmek için miydi bilmiyorum ama ağzımdan "Tabiki Noah Ward." cümlesi çıkıverdi. Hafifçe eğilerek reveransına karşılık verdim. Başını kaldırıp beni kucakladı ve çevresinde döndürmeye başladı. Jason dışında herkes Noah'un yerinde duramaz tavrına gülse de Jason'ın sesi bile çıkmıyordu. Noah beni yere indirdiğinde bir anlık bakışlarım tekrar Jason'ı buldu. İfadesiz bir şekilde beni izliyordu. Bozulmuş gibi olmasına rağmen bakışlarını çevirerek duygularını bir kez daha sakladı. Sinirli miydi umursamaz mıydı anlayamıyordum. Kendisine yaklaşılmasına izin vermiyordu. Sanki aramızda duvarlar vardı ve ona ulaşmak imkansızdı. Ne zaman aynı ortama girsek benzer şeyler yaşanıyordu ve ben o duvara çarparken buluyordum kendimi. Bakışlarıyla insanları huzursuz edip , korkutabiliyordu. İçten içe yapamasam da bazen ondan uzak durmak istiyordum. Sadece bunu başarabilir miyim onu bilmiyordum. Ne zaman ondan kaçmayı denesem de aynı kapıya çıkıyordum. Yine ona ve duvarına çarpıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM
FantasyElementlerin tarihi. Ariçem soyu ve çember. Logan'ın bağlılığı ve mutluluğu. Noah'un eğlenceli hali ve sadakati. Ava'nın neşesi ve dostluğu. Jackson'ın profesyonelliği ve şefkati. Jason'ın sahiplenmesi ve aşkı. Alison'ın gücü ve acemiliği. Walter'ı...