Jason bileğimi hızla kendisine çevirdiğinde ilk ne olduğunu anlayamadı. Zihnimdekileri izlediğinden emindim. Dard'ın beni öptüğünü görmemesi için yalvardım. Dövmeye bakarken bir anda sinirlenip ayağa kalktı. Hızla üst kata çıktığında şok olmuş bir şekilde salonda kaldım. Dard'ın bileğime yaptığı dövme değil de Dard'ın bana olan tavrı onu çileden çıkarmıştı. Bileğimdeki kanat şeklinde olan dövme tesadüf olamazdı. Kehanetleri mi öğrenmişlerdi ? Benden ve Jason'dan başka kimse bilmiyordu. Nasıl bilebilirlerdi ki?
Jason elinde iki küçük şişe ve bir bezle geri geldiğinde ne kadar soğukkanlı gözükse de sinir küpü gibiydi. 'Bileğini uzat.' dediğinde bileğimi ona çevirdim. Jason elindeki iki sıvıyı da bileğime döktü. Bezle birlikte sıvıyı hafifçe dövmenin üzerine yaydı. Bezi geri çekip ayağa kalktı. Birkaç dakika dövmeyi inceledi. 'Kahretsin !' diye bağırıp bezi yere fırlattı. İki elini saçlarına götürüp sırtını bana döndü. Dövme silinmemişti.
***
Saatlerdir salonda sessizce oturuyorduk. Duvarları tamamen camdan yaptırdığı için şimdi anneme minnettardım. En azından etrafı inceleyebiliyordum. Gerçi babam elektrik bağlattığı için televizyonda vardı ama Jason bu kadar sinirliyken kıpırdamamak en iyisiydi. Dard acaba dediklerinde ciddi miydi ? Tamamen her dediği yalan olabilirdi. Sonuçta çocuk kötülüğüyle nam salmıştı. Dediklerinin hiçbiri Logan ve Noah'a dedikleri kadar etkilememişti beni. Dard'ın sanki bizi tanıyormuş gibi konuşması daha tuhaftı. Sanki Jason ile aynı ortamda bulunmuş gibi laflar etmişti.
Karnımın acıktığını hissedince yavaşça ayağa kalkıp mutfağa indim. Ağır ağır iki tane sandeviç hazırladım. Bıçağı kullanırken aklımda rüyanın ayrıntılarını tekrar canlandırıyordum. Beni görememesi iyiye işaretti. Zihineflerin ise hâlâ ona çalışması bizim için eksi puandı. Jason'ın Dard'dan korkmadığı belliydi ama Dard için aynı şey söylenemezdi. Tanrılığa yükseltilmiş bile olsa korkar gibi bir hâli vardı. İki kelimesinden biri Jason olmuştu. Yapabileceklerimi tahmin bile edemezsin demişti. Aslında doğru söylüyordu. Dard hakkında pek bir şey bildiğim söylenemezdi. Ufak tefek şeyler duymuştum. Kimse de anlatmaya yanaşmamıştı. Draken dışında...
Aklıma yine Draken ve Ares gelince midem bulanıyormuş gibi oldu. Bıçağı bırakıp tezgaha yaslandım. Dard rüyada bana yaptıklarının kat kat fazlasını yapardı onlara. Merdivenlerde ayak sesleri yankılanınca sadece işime odaklandım. Jason'ın düşüncelerimi görmesini istemiyordum. 'Yardım ister misin ?' dediğinde başımı sağa sola salladım. 'Ben hallederim.' dedim. Hiç sesini çıkarmadan yanıma gelip tezgaha dayandı. 'Alcander'i nerede görmüştün tam olarak ?' dediğinde asıl amacımızı çoktan unuttuğumuzu fark ettim. 'Pek gördüğüm söylenemez. O bana geliyordu.' dedim. Jason uzun bir süre bana baktıktan sonra bakışlarını çevirdi. Sandeviçleri tabağa koyup merdivenlere yöneldim. Jason da peşimden geliyordu.
Her zamanki gibi Jason'dan önce bitirmiştim yemeğimi. 'Alcander konusunda ne yapacağız ?' dediğimde Jason son lokmasını da ağzına atmıştı. 'Bilmiyorum. Anlaşılan sahiplenmiş seni. Biz ona değil o bize gelecek.' dedi. Aristo da sahiplendiğini söylemişti. Burada beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey kalmamıştı. Bu kadar gergin olması onu yıpratıyordu. Sürekli yumrukları sıkılı hâldeydi. Yanına yaklaşıp ona sarıldım. 'Dediklerinin hiçbiri olmayacak Jason. Sen izin vermezsin.' dediğimde derin bir nefes aldı. Beni kendisine çekip geriye yaslandı. Bir süre o şekilde yattıktan sonra 'Televizyon açabilirsin.' dedi. Kumandayı elime alıp zaplamaya başladığımda Jason gözlerini kapatmıştı. Sesi biraz kısarak zaplamaya devam ettim. Onu rahatsız etmek istemiyordum. Kanalların hiçbirinde bir şey yoktu. En son New York ile ilgili bir belgesele gelince kumandayı bıraktım. Adam New York'u gezerek tarihini anlatıyordu. Normalde hiç bu tarz şeyler izlemezdim ama başka yapacak bir şey yoktu. En son cümlesi '... Takma ad olarak Büyük Elma'da kullanılır New York için...' dediğinde resmen koltuktan fırladım. 'Jason kalk kalk kalk !' diye bağırıyordum. Jason anında kalkınca bana çarptı. Kendimi yerde bulunca Jason şaşkın şaşkın bana bakmaya başlamıştı. Nasıl düştüğümü anlayamamıştı bile. Uyku sersemi olduğu yüzünden belli olsa da şuan bile savaşa girebilecek gibi duruyordu. Resmen uçsam da kahkahalar atmaya başlamıştım. Bu hareketim Jason'ı daha çok korkuttu. 'Ne oluyor Alison ? Sen iyi misin ?' diyerek bana doğru eğildi. 'Yok bir şey. Yani aslında var bir şey.' dedim. Kağıdı cebimden çıkarıp Jason'a verdim. 'Bu kağıdı Ares'in odasından aldım. Büyük Elma'nın ne demek olduğunu bayağı düşünsem de bulamadım ama şimdi Ares'in ne demek istediğini anlayabiliyorum. New York'a gitmişler Jason.' dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM
FantasyElementlerin tarihi. Ariçem soyu ve çember. Logan'ın bağlılığı ve mutluluğu. Noah'un eğlenceli hali ve sadakati. Ava'nın neşesi ve dostluğu. Jackson'ın profesyonelliği ve şefkati. Jason'ın sahiplenmesi ve aşkı. Alison'ın gücü ve acemiliği. Walter'ı...