Uçağın camından dışarı bakarken New York tüm güzelliğini gözler önüne seriyordu. Central Park o kadar güzeldi ki New York'tan ayrıldığımıza üzülmeye başlamıştım. Jason kulağıma eğilerek 'Bir sorun mu var Alison?' diye fısıldadı. Başımı olumsuz gibisinden salladım. Uçak kalkışa geçtiğinde içimden bir ses New York'u çok uzun bir süre göremeyeceğimi söylüyordu.
***
"Yıkık dökük bir kentin sokakları arasında dolaşırken buldum kendimi. Her yerden dumanlar yükseliyordu. Uzaktan gelen çığlık sesleri tüylerimi diken diken etse de yürümeye devam ettim. Yıkıntılar ileride heybetiyle yükselen bir şatoya kadar devam ediyordu. Şatonun önüne geldiğimde girişte Yunan harfleriyle 'Skotadi Kastro
' yazıyordu. 'Karanlık Şato' anlamına geldiğini Yunanca dersine çok çalıştığımdan değil kökenimde olduğu için anlıyordum. Kapılar ardına kadar açıktı. İçeri adımımı attığımda kan kokusu midemi kaldırdı. Geniş bir salona girdim. İleride iki taraflı yıkıldı yıkılacak bir merdiven vardı. Korkarak yukarı çıkmaya başladım. Kan kokusu daha yoğun geliyordu.
Beyaz bir koridora girdim. Duvarın boyaları dökülüyordu. Sağ taraftaki geniş, duvarı çizimlerle dolu olan odaya girdiğimde tereddütle arkama bakıyordum.
Şömineden ağır kokular geliyordu. Adımlarımı sık ama yumuşak atmaya çabalayarak şömineye yaklaştım. Gördüğüm şey karşısında geri adım atarak uzaklaşmaya çalıştım ama takılıp yere kapaklandım. Ellerimle ağzımı kapatsam da hıçkırıklarıma engel olamadım. Gözlerimden yaşlar istemsiz şekilde durmaksızın akıyordu. Noah'un başı alevler arasındaydı. Saçlarının bir kısmı yanmış olsa da dehşetle laciverte dönmüş gözleri onu tanımama yeterliydi. Avazım çıktığı kadar bağırmak, haykırmak istiyordum. Ellerimi boğazıma koyarak olanca gücümle boynumu sıktım. Canımı yakmak istiyordum. Buna neden olan bendim. Beni almak istedikleri için , ben yaşadığım için onu öldürmüşlerdi. Bir anda alkış sesleri odada yankılanmaya başladı.
İrkilerek arkayı döndüğümde Walter karşımda gülerek beni izliyordu. "Yaratılmış geç kaldın biraz. Biz partiye erken başladık tatlım." dedi. İçimdeki nefretin hiç bu kadar büyüyüp alevlenebileceğini düşünmezdim. Öfkeyle ayağa kalktım. "Sen nasıl bir aşağılıksın !' diye bağırdım. Walter kollarını göğsünde kavuşturarak "Cık cık cık... Hiç sana yakışıyor mu güzel Alison ? Oğlumun senden bu kadar hoşlanma nedenini daha iyi anlayabiliyorum şimdi." dedi. "Onun adını ağzına nasıl alırsın ! Hiç düşünmüyor musun onu?" diye sorduğumda damarına bastığımı fark ettim. Suratında artık sinirlendiğine dair belirtiler vardı. "Elaina'nın piyonusun sadece Walter. Başka bir şey de olmayacaksın." dediğimde resmen kükreyerek üstüme yürüdü. "Kes sesini yoksa pişman olursun Yaratılmış !" diyerek elleriyle omzumdan yakaladığı gibi duvara fırlattı beni. Anlık nefesim kesilse de ayağa kalkarak toparlandım. Kolumdaki keskin acı aklımı alıyordu. Görüşüm bulanıklaşsa da "Sen kaybeden tarafsın Walter. Birlikte izleyeceğiz." dedim. Walter sinirle üstüme bir kez daha atladığında birlikte karanlığa gömüldük."
Gözlerimi açtığımda Jason ve birkaç hostes merakla bana bakıyordu. Kızlar fazla güzeldi. 'İyi misiniz efendim? Bir isteğiniz var mı?' gibisinden sorular soruyorlardı. Jason bir bardak su isteyince kızlar eriyerek Jason'a bakmaya başladılar. Benim onlara baktığımı görünce biraz bozularak koridorun sonuna doğru ilerlediler. Jason 'Ne gördün Alison?' diye sorduğunda bu sefer olanları zihnimde canlandırarak Jason'a gösterdim. Bir savaşa ilerliyorsak Jason'dan hiçbir şey saklayamazdım. Jason olanları izledikçe yumruklarını sıkmaya başladı. Elimi sıktığı elinin üzerine koyduğumda avcunu açarak elimi avcunun içine aldı. Kızlar geri döndüğünde el eleydik. Bundan pek hoşlanmış gibi değillerdi. Suyu yudum yudum içerken Jason'ın düzgün yüz hatlarını tekrar izlemeye başladım. Bilincim tamamen yerine geldiğinde ilk kez habersiz bir şekilde Jason'ın ne düşündüğünü görmek istedim. Jason hazırlıksız yakalanmış olmalı ki bütün zihni gözlerimin önüne serildi. Babasının bana yaptıklarını düşünüyordu. Bana zarar vermesinin nedeni olarak kendisini görüyordu. Böyle değildi. Tehlikede olmamın Jason ile ilgisi yoktu. Onun yanında olduğum için Walter'ın beni istediğini düşünüyordu. Jason da tehlikedeydi. Bunları görmek aklımda şimşeklerin çakmasına neden olmuştu. Ya Jason'ın tehlikede olmasının tek nedeni bensem ? Zarar görürse tek sorumlu ben olacaktım. Ellerim titremeye başlayınca Jason'ın elini bıraktım. Jason düşüncelerimi fark edince 'Şiitt... Hayır Alison. Alakası yok. Bana bak. Lütfen Alison.' dediğinde hâlâ aynı şey aklımda dönüp duruyordu. Jason yüzümü ellerinin arasına alarak 'Alison lütfen.' dediğinde Jason'a bakarak ilk kez dudaklarıma gelen kelimeleri tutmadım. 'Sensiz yapamam Jason. Sensiz yaşayamam.' dediğimde Jason alnını alnıma yasladı. Nefesini hissedebiliyordum.
Uçağın inişe geçtiği duyurulduğunda Jason elimi sıkıca tutarak gülümsedi. Bu sefer gergin olduğu belliydi. Şimdiden New York'u özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM
FantasyElementlerin tarihi. Ariçem soyu ve çember. Logan'ın bağlılığı ve mutluluğu. Noah'un eğlenceli hali ve sadakati. Ava'nın neşesi ve dostluğu. Jackson'ın profesyonelliği ve şefkati. Jason'ın sahiplenmesi ve aşkı. Alison'ın gücü ve acemiliği. Walter'ı...