Logan evi inletiyordu. Uyanmamak mümkün değildi. 'Ev halkı ! Kalkın yarın yeni yılın ilk günü ! Gece parti var millet !' diye bağırarak koridorda koşuyordu. Sırayla kapıların hepsine tüm gücüyle vuruyordu. Ayağa kalktığımda bütün gece yaşadıklarım gerçek mi rüya mı diye düşünmeden edemiyordum. Üzerimi değiştirip koridora çıktığımda Jason ile Logan'ın boğuşma sesleri merdivenden geliyordu. Herkesin kahkahalarıyla ev inliyordu. Logan iki büklüm yerdeyken beni gördü ve Jason'ı üstünden atıp 'Ablam mı kalkmış benim !' diye bağırarak beni kucakladı. Kucağında ben varken çepeçevre salonu koşuyordu. Ava ve Andela'nın kıkırdamaları herkesi daha çok güldürüyordu. Bir ara Jason'ın bile kahkaha attığı duymuştum sanki.
Logan merdivenlerden son kez inerken artık nefes nefese kalmıştı. Ayağı birkaç kez tökezleyince en olmayacak şeyi söyledi 'Jason koş düşecek !' diye bağırdı. Jason zaten her hareketimizi kontrol ettiği için saniyesinde kendimi onun kucağında buldum. Yine aynı şekilde bakıyordu bana. Yumuşacık ve sıcak... Sanki o duvarları aramıza örmemiş gibi. Bu sefer cidden sinirlenmiştim. Onu iterek aşağı indim. Yaptığım hareket karşısında afallasa da hemen toparlandı. Jackson mutfaktan çıktığında ellerini çırparak 'Herkes sabahtan eğitimini hallediyor. Sonrasında Noel için Apollon'a çıkıyoruz. Gece orada kalacağız.' dedi. Jason ve Noah küçük çocuklar gibi sevinmişti resmen. Geri kalanlar da aynen benim gibi boş boş bakıyordu. Noah benim surat ifademi görünce 'Dağ evimiz. Arada çıkarız oraya. Çok sık değil.' dedi. Onu dinlesem de cevap vermemeyi tercih ettim. Hâlâ bana yaptıklarını unutmamıştım. Tavrımı fark edince o da susmayı tercih etti.
Ares merdivenlerin başında herkese 'Günaydın.' dedi. Jason'ın ona dün gecenin üzerine nasıl öfkeyle baktığını fark ettiğimde bu sefer ben onu zorladım. 'Ares koşuya çıkıyorum. Gelmek ister misin ?' diye sordum. Ares her zamanki karizmatik hâliyle başını salladı. Ava bana "Sen ne yapıyorsun?" dercesine bakıyordu. Bakışlarımla ona bile dikleniyordum. Herkes işine dönerken ben Ares'i bekliyordum. Ava,Logan ve Andela yukarı çıkarken Jack çoktan mutfağa girmişti. Ares şimdi yanımdaydı 'Hadi.' diyerek eliyle bileğimi kavrayıp beni dışarı çıkardı. Noah ve Jason'ın sinirle Ares'i izlediklerinden emindim. Umursamadan Ares'in peşinden gittim.
***
Yaklaşık iki saat koştuktan sonra eğitim alanının ilerisindeki banka yığıldık. Buradan eve nasıl geri dönecektik onun derdindeydim. Ares tekrar ayağa kalkarak elini bana uzattı 'Hadi devam.' dedi. Elini tutarak bana destek olmasına izin verdim. Ev görünür vaziyete geldiğinde Ares bir anda koşmayı bıraktı. Sakatlandığını düşünerek telaşla geri dönsem de Ares gayet iyi gözüküyordu. 'Ne oldu Ares sorun ne ?' dediğimde başını kaldırıp bana baktı. 'Aramızdaki etkileşimin farkındasın değil mi Alison? Sadece senin için buraya gönderildim Aristo tarafından. Yüz yüze konuşmasak da Kurul aracılığıyla bu görevi aldım. Seni korumam gerekli. Duygusal bir bağ kurmamam. Ama ilk gördüğümde şu herkesin bahsettiği etkileyici hâlin beni de sana çekiyor. Şu Jason ve Noah. Aranızda ne geçti bilmiyorum. Sormayacağım da. Ama senin yanında birilerinin olmasından pek hoşlandıkları söylenemez. Her şey için daha erken farkındayım. Senden çok fazla benden uzakta durmamanı rica ediyorum sadece. Bunu kendi duygularım için değil. Görevim sebebiyle istiyorum.' dedi. Başımla onaylamakla yetindim. Aklım Aristo kısmına takılmıştı. Elini uzatıp yanağıma dokunduğu anda aklım uçtu. Acıdan neredeyse yere düşüyordum. Ares korkuyla beni kucaklasa da başımdaki acı hafiflemişti şimdi. Ona beni bırakmasını söyleyemeden eve gelmiştik bile. Salona girdiğimizde Jackson elindeki kitabı fırlatarak beni Ares'in kucağından aldı. Ağrının neden geldiğini bilmesem de Jason ve Noah'un merdivenlerden inmesiyle anlamıştım. Jason bana bakmadan Ares'in üstüne yürüdü. Noah aralarına girmeye çalışsa da ikisine kıyasla fazla ufaktı. Jason Ares'in yakasından tutarak 'Ona bir daha dokunmayacaksın ! Anladın mı beni !' diye bağırdı. Ares hiç duruşunu bozmadan 'Seni ilgilendirmez Craft. Sen neyi oluyorsun ki ?' dediğinde Jason'ın sinirini tahmin edebiliyordum. Gözlerim yarı kapalıyken acı yavaş yavaş geçiyordu. Jason ile ne kadar bir araya gelmesek de aramızdaki damga nedeniyle başka birinin bana duygusal hislerle dokunması beni acıya sürüklemişti. Bu da damganın kurallarındandı.
***
Uyandığımda herkes salondaydı. Hava kararmak üzereydi ve kar atıştırıyordu. Başımı ani bir hareketle kaldırmaya çalıştığımda hâlâ zonkladığını fark ettim. 'Off...' diye sızlandım istemsiz bir şekilde. Jack 'Yavaş Alison yavaşça kalk.' dedi. Hareketi tekrarladım. Bu sefer hafif bir şekilde ayaklanabilmiştim. Herkes kazaklarla salonda oturuyordu. Sadece Ava ve Andela'nın elbiseleri fazla abartılıydı. Hatta Ava'nın kafasında Noel ağacı motifleri bulunan bir şapka vardı. Ellerini çırpıyordu 'Hadi kalk git odana. Kıyafetini bıraktım. Giyin ve hemen gel seni bekliyoruz.' dedi. Bu hâlimde bile beni kıkırdatmayı beceriyordu. Usulca ayaklanıp merdivenlere yöneldim.
Odama vardığımdaki şoku atlatmam biraz zor oldu. Ava'nın bıraktığı elbise maksimum minilikte bordo renkli bir elbiseydi. Fazlasıyla dikkat çekiciydi. Hiç emin olamadan elbiseyi üzerime geçirdiğim anda odanın kapısı kırılırcasına açıldı. Logan ve Ava odaya daldıklarında Logan ıslık çalmaya başlamıştı. 'Keşke ablam olmasaydın Alison.' dedi. Ava hızla eline birkaç makyaj malzemesi geçirerek yüzümü esir aldı. Bir süre uğraştıktan sonra 'Tamamdır.' diyerek geri çekildi. Aynaya geri döndüğümde bana bakan kız ben değildim. 'Olmaz bu çok fazla... Dikkat... Çekiyor sanki ?' diye fısıldasam da beni umursamayarak odanın dışına sürüklediler. Merdivenlere geldiğimizde beni bir başıma bırakarak merdivenlerden indiler. Herkesin bakışlarını üzerimde hissetmek rahatsız ediciydi. Yavaşça merdivenlerden inmeye başladığımda Andela 'Ariçem aşkına ! Alison bu hâl ne ?' dedi. Adımlarımı hızlandırarak bu faslı kısa kesmeye çalışsam da pek başarılı olamadım. Logan'ın arkasına saklanmak istermiş gibi yanına sokuldum. Logan elindeki geyik boynuzlarını kafama yerleştirerek 'Mutlu Noeller Alison Grace.' diye fısıldadı kulağıma.
***
Apollon'daki ev bizim evimize göre bir nebze daha ufaktı ama çok samimi bir havası vardı. Andela'yla çam ağacının altında ışıklarla oynuyorduk. Bir yandan da Ava'nın yaptığı mini kekleri yemekle meşgulduk. Herkesin suratında mutluluğun izleri vardı. O kadar yaşadığımız şeylerden sonra bizim için böyle bir kutlama yara bandı görevi görüyordu. Jason ve Ares'in bile bir ara muhabbet ettiklerini gördüm ne kadar mesafeli olsa da. Gece yarısı gelip çattığında kutlamanın boyutu ikiye katlandı. Yılın ilk gününe Logan'a sarılarak girdim. Aslında Ava'nın yanında olmasını tercih ederdim ama boynuma atladığında şu hayattaki tek ailem olduğu düşüncesiyle bende daha sıkı sarıldım ona. Noah ile uzaktan bakışsak da yanına gitmemeyi tercih ettim. Herkes artık yorgunluktan koltuklara yığıldığında odalara bakmak istediğimi söyleyerek yukarı çıktım. Tek tek tüm odalara girsem de hepsi klasik ahşaptan odalardı. Birisinin duvarında kocaman 'NOAH' yazması nedeniyle sahibini kolayca tahmin etsem de hızlıca oradan çıktım. Koridorun sonuna geldiğimde çatıya çıkan bir merdiven fark ederek yüksek topukluları ayaklarımdan attım ve tırmanmaya başladım. Yukarıya adımımı attığımda muazzam olduğunu düşünmeden edemedim. Tavanı tamamen camdı. Odanın ortasında sadece bir yatak vardı. Asıl etkileyici olan şeyse tüm yıldızların kendisini göstermek istercesine gökyüzünden odaya yansımasıydı. İstemsiz bir şekilde yatağa uzanıp yıldızları izlemeye başladım.
***
Suratıma dokunan bir şey olduğunu hissederek gözlerimi açtığımda Jason'ı yanımda yatarken buldum. Ama yüzüme değdiğini hissettiğim şey sadece rüzgardı. Jason uyuyordu. Şaşkınlıkla ayağa kalkıp rüzgarın odaya daldığı pencereyi kapattım. Bu soğukta nasıl üşümediğimi merak etsem de sonradan Jason'ın elementinin ateş olduğu aklıma geldi. Onun sıcaklığı bana yetmiş olmalıydı. Sessizce yanına tekrar uzandığımda aklım karmakarışıktı. Ben uyurken gelip yanıma uzanan bir insan neden bana sabah o şekilde davranırdı ki ? Ne yapmaya çalıştığını anlamasam da onu izlemeye devam ettim. Başından geçen onca şeyden sonra nasıl böyle masum uyuyabiliyordu ? Gündüz soğukluğu ve ciddiyetiyle sevimlilik barındırmayan bu surat nasıl geceleri bir meleğe dönüyordu ? Kendimi zorlasam da gözlerim beni yenerek tekrar kapandı.
***
"Erastus,Endre,Erastus,Endre..." bu isimleri sürekli dinliyordum. Kulağım çınlıyor gibiydi. Rüya gördüğümü bilsem de uyanmaya çalışmadım. Merak ediyordum kim olduklarını.
Anında başka birisi tarafından sarsıldığımı fark ettim. Gözlerimi açmamak için inat etsem de en sonunda dayanamadım 'Ne var Logan !' diye bağırdığımda Logan 'Eve dönmemiz gerekli. Ava çok rahatsızlandı gece.' dedi. Hâlâ hava karanlıktı. Ayağa kalktığımda Jason'ı arasam da ondan iz yoktu. 'Neyi var Logan ne oldu ?' diye sordum. Logan'ın suratı kireç gibiydi. Ellerinin hafifçe titrediğini fark edebiliyordum. 'Bana saldırdı. Jason onu durdurmaya çalıştığında ona da saldırdı. Tanımadığımız birkaç isim telaffuz ederek sürekli ağlıyor ve onu azat etmemizi istiyor. Sanki bizi görmüyor gibi.' dedi. Korkuyla 'Şu söylediği isimler ne Logan?' dediğimde Logan 'Bunun bir önemi mi var Alison?' diye sitem etti. 'Erastus ve Endre mi?' dediğimde korkuyla bana bakmaya başladı. 'Başımız yine dertte değil mi ?' diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM
FantasiaElementlerin tarihi. Ariçem soyu ve çember. Logan'ın bağlılığı ve mutluluğu. Noah'un eğlenceli hali ve sadakati. Ava'nın neşesi ve dostluğu. Jackson'ın profesyonelliği ve şefkati. Jason'ın sahiplenmesi ve aşkı. Alison'ın gücü ve acemiliği. Walter'ı...