Çemberi kurabiliyordum. Noah, hava ve suyu aynı anda temsil ediyordu. Tam sağ tarafımda yer almıştı. Jason karşımda ateş elementinin yerini dolduruyordu. Logan ise sol tarafımda toprak elementini canlandırıyordu. Belirli bir uzaklıkta daire şeklini alıp gücü emrimize çağırdığımızda çember kendisini gösteriyordu. Benden başlayan alevden bir halka Logan'da son buluyordu. Tekrar bana döndüğünde ise halka renk değiştirip mora dönüyordu. Devamında üzerinde bir sürü karmaşık kelime ve semboller beliriyordu. Yunanca olduklarından ve kendimi zorlasam anlayacağımdan emin olsam da şuan tamamen çembere odaklı çalışıyordum. Buraya kadar bir sorun çıkmıyordu. Asıl sıkıntı Jason ateşi çağırdığında başlıyordu. Ruh'un çocuğu olduğundan üzerimde ekstra bir yükü oluyordu ve benim bununla pek başa çıktığım söylenemezdi.
Gözlerimi açtığımda gökyüzü masmavi hâliyle tüm güzelliğini sergiliyordu. Güneş gözümü acıtınca doğrulup oturdum. Yaklaşık birkaç dakika önce büyük bir patlamayla çarptığım ağaca sırtımı dayadım. Tüm kemiklerim sızlıyordu. Jason'ın tüm itirazlarına rağmen eğitime devam etmiştik. Riddle ve diğerleri bizi çemberin dışından izliyordu. Bu başarısız denemenin kaçıncı savruluşum olduğunu bilmiyordum. Defalarca aynı kelimeleri,hareketleri tekrarlayarak çemberi oluşturmuştuk ve her seferinde fazla güç yüklemesi nedeniyle kabak benim başıma patlamıştı. Omuzlarımdan başlayarak bütün kollarım çizikler içindeydi. Morlukların ve eziklerin haddi hesabı yoktu. Ellerimi başıma yaslayarak dizlerimi kendime çektim. Başarısızlık kabullenebileceğim bir şey değildi. Hiçbir zaman da kabullenmemiştim. Fakat Jason kadar iyi değildim. Onun çağırdığı güce hükmedebilecek ne zamanım ne tecrübem vardı. 'İyi misin Alison?' dedi Riddle elini omzuma koyarak. Başımı kaldırıp ona baktığımda herkes çoktan etrafıma toplanmıştı. Ses çıkarmadan kafamı salladım. 'Bugünlük bu kadar yeter.' dedi Dios. Gözlerinden benim için endişelendiği belliydi. Elini uzatıp kalkmam için yardımcı oldu. Ayaklandığımda Jason beni uzaktan izliyordu. Sorgulayıcı bir ifadesi vardı. Bir şeye cevap arar gibiydi. Bakışlarımı fark ettiğinde kafasını öne eğerek şatonun eğitim alanından dışarı çıktı. Herkes etrafa dağılarak işine döndüğünde Adras , Ares ve Logan ile kalmıştım. Adras'a hâlâ durumu açıklamamıştık ve ona karşı olan tavırlarımı da bu gerginlik etkiliyordu. 'Neyin var Alison ?' diye sordu Ares. Hiçbir şey yok desem de Ares ikna olmayarak bileğimden tutup beni Logan ve Adras'ın yanından uzaklaştırdı. 'Alison fazlasıyla belli ediyorsun.' dedi. 'Elimde değil. Jackson olmadan yaşamak bana bile zor gelirken Adras onun oğlu. Logan ile arası çok iyi. Gerçi Adras'ın arası herkesle iyi ve bu bizi de yakın yapıyor. Ona olanları anlatmamak bana işkence gibi.' dedim fısıldayarak. Ares'in tavırları ve olaya bakış açısı Jason'a çok benzerdi. Bana vereceği cevap da Jason'ın ağzından çıkmış gibi olacaktı. Ben bakışlarımı taş döşemeye çevirdiğimde Ares hiç beklemediğim bir şekilde 'Tamam. Madem öyle söyleyelim ona.' dedi. Hızla başımı ona çevirdiğimde oldukça kendinden emin bir tavrı vardı. Beni geçiştirmiyor veya oyalamıyordu. 'Ciddi misin ?' dediğimde Ares 'Hadi. Bir çırpıda söyleyip kurtulalım. Benim de pek hoşuma gitmiyor saklamak.' dedi. Boş boş suratına bakmaya devam ederken Ares sakince nefes alıp veriyordu. İlk geldiği zaman bana karşı duygusal bir bağı olacakmış gibi gözükse de sonrasında Jason ile yakın olmuştu ve beni koruması gereken bir kardeşi gibi sahiplenmişti. Benim için bu durum en iyisiydi. Ben bunları düşünürken sessizliği bozan Ares oldu. 'Hadi Alison. Bunu istemiyor muydun ?' dedi. Başımla onaylasam da cesaret edemiyordum. Adras ile bu konuda yüzleşmektense Walter'ın karşısında olmayı seçerdim. Bu durumdan kurtulmak istesem de bunu yapamayacağımı şuan anlamıştım. Jason'ın da bu duygular içinde olduğunu düşünmek canımı daha da sıkmıştı. Onun kuzeniydi Adras ve bu onun için büyük bir azap olmalıydı. Yutkunarak 'Ares... Ben yapamam... Galiba.' diye fısıldadım. Ares ellerini omuzlarıma koyarak 'Bunu anlamanı istemiştim. Burada şuan bunu kimse yapamaz. Henüz değil.' dedi. Beni kendisine çekerek sarıldı. 'Bazen bazı şeyler için zaman gerekir Alison.' dedi. Sessizliğimi koruyarak onayladığımı belirttim. Ares beni bıraktığında Jason öksürerek varlığını belli etti. Üzerinde siyah bir deri ceket , kot pantolon ve siyah bir bere vardı. 'Konuşmanızı böldüğüm için özür dilerim ama sizi eğitim alanında bekliyoruz.' dedi. Arkasını dönüp yürümeye başladığında bizde Ares ile peşinden hızlı adımlarla gitmeye başladık. Eğitim alanına geldiğimizde Dios ve Riddle dışında herkes bizi bekliyordu. Ares 'Ne oluyor ?' diye sorduğunda herkes birbirine bakmaya başladı. En sonunda her zamanki gibi Noah 'Ariçem'e baskına gidiyoruz.' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİÇEM
FantasíaElementlerin tarihi. Ariçem soyu ve çember. Logan'ın bağlılığı ve mutluluğu. Noah'un eğlenceli hali ve sadakati. Ava'nın neşesi ve dostluğu. Jackson'ın profesyonelliği ve şefkati. Jason'ın sahiplenmesi ve aşkı. Alison'ın gücü ve acemiliği. Walter'ı...