thirteen

5.3K 509 552
                                    

"N-ne yapıyorsun?"

Ben yükseltmeye cesaret edemediğim sesimle onu sorgularken, belime sardığı kollarını geri çekerek bana bakmaya başlamıştı.

"Sen," dediği sırada daha önce tuttuğum tişörtümün eteklerini tuttu, ardından hızla kollarımı kaldırmama bile izin vermeden çıkartıp bir rastgele bir yere attı. "Beni sorgulayamazsın."

Aniden hissettiğim hava sebebiyle titrek bir nefes aldım, o ise tekrar belime sarılıp aramızdaki boşluğu kapatmıştı. Ben halen ne yaptığını kendi kendime sorgularken, yüzünü boynuma gömmesiyle birlikte ellerimi omuzlarına yerleştirdim.

"Sanırım bazı şeyleri sana hatırlatmam gerekiyor." Dedikten hemen sonra boynuma bıraktığı küçük öpücüklerin sesini dinliyordum, konuştuğu sırada kullandığı ses tonu bile bana susmam ve itaat etmem gerektiğini söylüyor gibiydi.

Belki itebilirdim onu, izin vermeyebilirdim de. Ama tehlikeli bir adama karşı çıkmak gibi bir şey benim gibi biri için fazlaydı.

Kollarını daha da sıkılaştırırken sol tarafımda kalan duvara yaslanmamı sağladı. Her ne kadar cesaret edemiyor olsam da elimde olmayan bazı sebepler vardı tabii.

"Mmmh..." Bu adam, beni aşırı derecede etkiliyordu. Demek istediğim, ben ergenin tekiydim, ne beklenirdi ki?

Tutamadığım mırıldanmam yüzündendi sanırım, boynumun üstündeki dudaklarının gerildiğini hissetmiştim. Durup yüzünü kaldırdı, bana ukala sayılabilecek şekilde sırıttı.

"Üzgünüm Sungie, istediğini biliyorum ama reşit olmanı beklemeliyiz. Şimdi kahvaltıya gel."

'Hah! İstiyormuşum da reşit olmamı beklemeliymişiz de bilmem ne! Gıcık adam...'

İçimden kendi kendime söylene söylene hazırladığım kıyafetleri giymeye başladığımda bana son bir bakış atıp gitmişti. Dediğim gibi; gıcık, kendini bir halt sanan adamın tekiydi.

Odadan çıkmadan önce kendime aynadan çok bir kez baktım, boynumda hafif kızarıklar olsa da önemsemeden yoluma devam ettim. Kimden, neyi saklayacaktım ki?

Hiçbir zaman kapımın önünden ayrılmayan hizmetli beni yemek odasına götürdü. Beyaz fayanslarla kaplı zemin, tavandan sarkan büyük avize ile çok daha fazla parlak görünüyordu. Avizenin altında ise on iki kişilik yemek masası duruyordu. Bu koca masayı kullanan tek kişi ise ev sahibi olduğunu belli edercesine baş köşede oturuyordu.

Benim geldiğimi gördüğünde kısaca gülümseyip sağ çaprazında duran sandalyeyi işaret etti. "Gel bebeğim, yanıma otur."

Hitap şekline takılmadan gösterdiği yere yerleşip beyaz tabakların içindeki yiyeceklere baktım. Garip bir şekilde, hepsi de en sevdiklerimdendi.

"Bu bir tesadüf değil, değil mi?"

Neyden bahsettiğimi anladığında gergin olduğunu belli eden küçük bir kahkaha çıktı ağzından.

"Yakalandım sanırım... Şöyle ki, buraya geldiğin gün ailen için ne kadar endişelendiğini fark ettim. Çalışma odamda gördüğün kişi, Seungmin, tekrardan benim adıma onlarla konuşmaya gitti. Yani endişelenmene gerek yok, iyi olduğunu biliyorlar. Ve ben de hazır annenle konuşuyorken Seungmin'den senin hakkında böyle ufak tefek detayları öğrenmesini istedim, hepsi bu."

Anladığımı belirtmek adına kafamı sallayıp bana yetecek kadar yemek koydum tabağıma. Kaşığı alacağım sırada ise bileğime sardığı eli yüzünden durdum. Kendi kaşığını, içindeki sosis dilimleri ile bana doğru uzatmıştı ve dökülme ihtimaline karşı, boşta kalan elini de kaşığın altında tutmuştu.

"Aç ağzını bebeğim."

----------
Ağağağağa feels geldi bana

Kahvaltı etme özürlüsü olduğum için sosis yazıverdim çok şey etmeyin dlslfelfef

sürekli bu tür sahnelere uyarı koymak istemediğim için direkt yetişkin içerik olarak işaretledim kitabı, bir daha öyle şeyler görmek istemiyorsanız burada bırakabilirsiniz, sorry not sorry

öhöm, okuyun burayı eğer smut yazarsam, öhöm yani, daddy kink falan ister misiniz 👉👈 moonlight_8998 bu soru çoğunlukla sanaydı

Ve merak etmeyin tabii ki Jisung reşit olduktan sonra smut yazmayı planlıyorum, tabii becerebilirsem ✊🏻

AY VALLAHİ UTANDIM GİDİYORUM öptüm :3

I Killed Someone For You, Minsung ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin