"Bay Han, Bay Lee kahvaltı için sizi bekliyor."
Uyanalı sadece dakikalar olmuştu. Odama giren hizmetlilerden birinin dediği şeylerle birlikte oturur pozisyona geçtim. Hani şu her sabah yaşanan, gözümüzü açar açmaz yaptığımız ilk işi yapmıştım yine; hayatı köküne kadar sorgulamak.
İyice ayılmak için yumuşak sayılmayacak birkaç tokat attım yanaklarıma, işte şimdi güne başlayabilirdim. Bacaklarımı kapatan kalın örtüyü bir kenara ittirdim. Sıcak kumaş ile temasım kesildiğinde bacaklarımın titremesine engel olamamıştım.
Sonbahar mevsiminde olsak da ev anlamlandıramadığım bir şekilde sıcacıktı, temmuz ayında gibi hissettirmişti. Böyle olunca da gecenin bir yarısı üzerimdeki yünlü pijamalarım yüzünden terli olarak uyanıp kısa bir şort ve kolsuz bir tişört giymiştim.
Bu dev gibi evi nasıl böyle ısıtabilmişlerdi ki? Gelen faturada kaç adet sıfır olduğunu tahmin edemiyordum bile...
Banyoya gidip elimi yüzümü yıkamış, dişlerimi fırçalamıştım. Ardından her gün rutin olarak gerçekleştirdiğim şeyi, yüzümü en ince ayrıntısına kadar inceleme işini yapmıştım.
Şu an ise bana verilen kıyafetlerin bulunduğu dolap ile bakışıyordum. Elim belimdeydi, kısaca anlatmak gerekirse hamile pozu veriyordum. Gözlerimle tek tek tüm giysileri taradıktan sonra aklımda oluşan kombin ile gülümsedim.
Aksesuarlara kadar, her parça fazlasıyla güzeldi. Bunları seçen kişinin zevkini bayağı sevmiştim.
Dün bana giydirdiklerinin aksine, dolapta günlük kıyafetler de vardı. Aslına bakarsanız, her tarzdan kıyafet vardı ve bu da hoşuma gitmişti. Ben liseye giden bir gençtim, kot pantolon - sweatshirt ikilisinden başka ne giyebilirdim ki?
Bir çift ayakkabı da seçtikten sonra üstümdekini çıkarmak amacıyla tişörtümün eteklerini tuttuğum anda odanın kapısı açıldı. Bulunduğum konumun tam olarak karşısıydı, bu yüzden giren her kimse beni net bir şekilde görebiliyordu.
İlk başta hizmetlilerden biri sanmış olsam da sonradan aklıma gelmişti, hizmetliler kapıyı çalmadan odaya dalmazlardı. Çıkarmak üzere olduğum tişörtümü bırakıp omzumun üstünden gelen kişiye baktım.
Ve evet, Lee Minho'dan başkası değildi. Ne harika (!)
Konuşmadan bana bakmaya devam etmesi sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Kaşlarımı sorgular biçimde havaya kaldırdım, mesajı anlamadığında pes ederek küçük bir nefes verdim.
"Efendim?"
Gözlerini kollarımdan çekip benimkilerle buluşturmuştu sonunda. Yeterince anlaşılıyordu; kollarımın cılız, kürdan gibi bir şey olduğunu sanıyordu ancak tişörtüm sayesinde gözler önüne serilen kaslarım onu şaşırtmışa benziyordu.
Hah! Ben de boru değilim sonuçta?
"Sadece kahvaltıya gelmeyince merak ettim. Sen olmadan başlamak istemedim de."
Yaslandığı kapıdan ayrılıp bana yaklaştı. Önümde durduğunda biraz kalbim hızlanmış olabilirdi, beni gerdiği için olduğunu düşünüyorum.
Aramızda bir karışlık mesafe bırakmıştı, ondan kısa olduğum için yüzüme bakabilmek adına hafifçe eğildiği sırada kollarını da belime sardığını hissettim.
"Zamanlamam harika değil mi? Tam da sen üstünü giyerken..."
----------
Öhhöömm
Bu tür sahneler niyeyse çok hoşuma gidiyor ve yazabileceğim en uygun kitabım bu mdnakdmwldmwlf sevmediyseniz de diyecek bir şeyim yok
ve burDAKİ MİNHO BANA İNANILMAZ DERECEDE SUGAR DADDY HAVASI VERİYOR
huhh feels de geçirdiğime göre gidebilirim
Öptümm :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Killed Someone For You, Minsung ✔︎
Fiksi PenggemarAilesinden koparılıp tanımadığı bir adamın evinde yaşamaya başlamıştı Jisung. Gün geçtikçe daha da kapıldığı bu adam için her şeyi yapabilecek düzeye gelmişti. -Rahatsız olabileceğiniz kısımlar içerir. Han #2, 02.09.21 Minsung #1, 10.08.22 Lee Minho...