"N-ne demek o?"
"Hadi sana bir soru sorayım Jisung. Sen olsaydın; sevdiğin insanın vücudunda başkasının izlerini gördüğünde ne tepki verirdin? Özellikle daha kendin bile ona dokunamamışken,"
Korkudan titremeye başlamıştım şimdi. Minho'yu bitirmeye çalışıyordu, ama beraberinde beni de bitirecekti. Aynı zamanda da Minho onu bitirecekti, beni kaçırması yetmiyormuş gibi ima ettiği şeyi yaparsa eğer sonu nasıl biter, tahmin bile edemiyordum.
"Ne zamandır burdayım?"
Az öncekine göre özgüvensiz sesimi duyduğunda sırıttığını duydum. Gözlerim hala bağlı olduğu için bulunduğum ortamı da, benimle konuşan adamı da göremiyordum.
"Birazdan 23 saatin dolmuş olacak. Açıkçası şaşırıyorum, Bay Lee bu zamana kadar nasıl burayı bulamadı diye. Ama zaten bu akşam her şeyi bitireceğiz, eğlenceyi kaçırsın istemezdim."
Dedikten hemen sonra bileklerimdeki kalın iplerin gevşediğini hissettim. Birisi düğümleri çözüyordu. Ellerim serbest kaldığında ipler yüzünden hava almayan kısımları hissettiğimde canım bir kez daha yandı. Derim çoktan aşınmış olmalıydı.
Daha gözümdeki kumaşı çıkarmaya fırsat bulamadan iki büyük el hiç de nazik olmayan bir şekilde kollarımı tutup hareket etmemi engelledi ve zorla bir yere yürütmeye başladı.
Bir dakika sonra duyduğum kapı seslerinden başka bir odaya girdiğimizi anlamıştım. Beni sürükleyen adam hiç beklemediğim bir anda sırtımdan itmişti. Sert bir yüzeye düşmemiş olmama sevinmiştim. Ki, bu bir saniye kadar sürmüştü.
Çünkü yüz üstü düştüğüm yumuşak yer bir yataktı. Adam hala kollarımı tutuyordu ve hareket etmeyeyim diye bedenimi yatağa bastırarak sabit kalmamı sağlamıştı.
Sırada ne olacağını beklerken ağır topuk sesleri odada yankılandı.
"Sana söylediğimi yap ve git."
Komutundan sonra kollarımı tutan büyük ellerin baskısı azalmıştı. Yavaşça kendime doğru çektim ellerimi, ani bir hareket yaparsam kaçmamam için tekrar aynı şeyi yapacaklarından korkmuştum. Fakat odada hiçbir ses yoktu. İzin verdiklerini düşünerek gözlerime bağlanan kumaşı çıkardım.
Beyaz duvarları olan büyük, basit odadaki tek eşya olan büyük yatağın üzerindeydim. Tam karşıda tahta kapı, yatağın hemen yanında ise tripod üstünde bir kamera duruyordu. İstemsizce kaşlarım çatıldığı sırada odadaki diğer kişinin varlığını unutmuştum.
Orta yaşlarda yapılı bir adam önümde durmuş, elinde bir kutu tutuyordu.
"Şimdi senden birazcık sessiz kalmanı istiyorum Hannie. Yaptığım şeylere müsaade edeceksin yoksa çok değerli sevgilinin başına pek iyi şeyler gelmez."
Son cümlesi ilk başta korkutmuş olsa da, daha sonra Minho'nun öyle kolay yıkılmayacağı aklıma gelmişti. Ona bir şey yapamazlardı. O herkesten daha güçlüydü sonuçta, değil mi?
Adamı kışkırtmak istemediğim için sadece kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim. Çok korkuyordum, işin sonunda ne olacağını bilmiyordum ve Minho'nun şu anda ne yaptığını bile bilmiyordum.
Çekinerek yere bakmayı, belimde hissettiğim parmaklarla sonlandırdım. Normalden fazla güç kkullanrak direnişlerime rağmen sırtımı yatakla buluşturmayı başarmıştı.
"Sakin ol, sadece biraz kışkırtmamız gerek. Başka nasıl ayağıma gelecekti ki?" Derken yine zorla ellerimi kendi avuçları arasına sıkıştırıp demir yatağa kelepçe ile sabitlemişti.
"Senin sayende, Jisung. Senin sayende ayağıma kadar gelecek ve ben, onun bu sefer buradan çıkamadığına emin olacağım."
----------
AboooSonraki bölümlerde ne olacağını merak edip sürekli yb soranlara sesleniyorum. Size öküz gibi spoi vermişim, kitabın adının ne olduğuna bakın bakalım bi'.
Neysa, hadi öptüm :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Killed Someone For You, Minsung ✔︎
Fiksi PenggemarAilesinden koparılıp tanımadığı bir adamın evinde yaşamaya başlamıştı Jisung. Gün geçtikçe daha da kapıldığı bu adam için her şeyi yapabilecek düzeye gelmişti. -Rahatsız olabileceğiniz kısımlar içerir. Han #2, 02.09.21 Minsung #1, 10.08.22 Lee Minho...