5.3

27 2 0
                                    


🍀
                                                                       

 
“Hayır yine niye başladı bu ya? Ben sabahın 7’sinde kalkmak istemiyorum. Banane ya.”
 
“Kız söylenme geç kalacaksın.”
 
Maalesef okulumuz açılıyordu. Grupla çekiliyordu en azından şimdi onlarda yok. İzoyla birbirimize bakıp bakıp dururuz artık.
 
Yatağımdan sonunda kalkıp işlerimi hallettim. İçine bir defter, bir kalem attığım çantamı da aldım.
 
“Çıkıyorum anne ben.”
 
“Tamam dikkatli git.”
 
Söylene söylene ayakkabılarımı giydim.
 
“Çilli’m.”
 
Başımı kaldırdım.
 
“Alkın? Sabah sabah ne işin var burada?”
 
Sırıttı.
 
“Seni yalnız yollamak istemedim ilk gün. Hem şu yeni gelenlere de bir boy gösterelim.”
 
Göz devirdim.
 
“Ben gayet boylarının ölçülerini gösterebilirim.”
 
“Olsun güzelim. Hadi geç kalmayalım. İzem’i de alalım.”
 
Başımı sallayıp kolunun altına girdim. Belli etmese de o Alplerin gidişinden bizden çok etkilenmişti. Normaldi tabi kaç yıllık arkadaşları sonuçta. Çalan telefonumla kimin aradığını tahmin ettim. Dün geceden beri sabahın köründe ders olmasından tek yakınan ben değildim.
 
“Teo günaydın.”
 
El salladı.
 
“Günaydın best çiftim. Uyanabildiniz mi yoklayayım dedim.”
 
“Mecbur uyandık ya.”
 
İzem’i beklerken Alkın telefonu aldı.
 
“Sen niye hala evdesin lan? Dersin 8’de değil mi?”
 
“Alkın aşkım benimle ilgilenmen çok hoşuma gitse de yanında sevgilin var ya.”
 
“Şerefsiz.”
 
“Oğlum yurtla okul arası 5 dakika napayım erkenden gidip?”
 
“Haklı.”
 
İzem gelince telefonu o aldı.
 
“Teo kapat hadi geldik okula.”
 
“Okulu gösterip öyle kapatın vicdansızlar.”
 
Saniyelik gösterip kapattık.
 
“Mehir ben gidiyorum gelirsin.”
 
Alkın’a sarıldım.
 
“Olmaz ama bir sorun olursa ara.”
 
“Tamam çok yorma sende kendini.”
 
Yanağımı öpüp gitti.
 

 
“Ya Mehir kızım valla bak. İlk defa böyle hissettim. Kalbim çarptı diyorum.”
 
Göz devirdim. İzemle okul çıkışı bize gelmiştik. Okula yeni gelen 12lerden birinden hoşlanmış onu anlatıyordu. Pek inanmıyordum açıkçası ama neyse.
 
“Sen herkes için bunu diyorsun İzo.”
 
“Amaa biliyorsun kaç aydır bu durumlardan uzağım. Doğru kişiyi bekliyorum. Kalbim onu görünce deli gibi atıyor ya.”
 
“İsmi ne demiştin çocuğun?”
Telefonumu elime aldım. Test edelim bakalım.
 
“Lan leyla leyla sırıtma da ismini söyle?”
 
“Hee tamam ya. Boran soy ismini bilmiyorum tabi.”
 
Okulun sayfalarını takip ediyordu ilk çıkan çocuk. Buydu herhalde.
 
“Bu mu?”
 
Gülümseyip başını salladı. Gözleri parlıyordu gerçekten. Ciddi miydi yani?
 
İkimizin telefonu da çalınca grubun aradığını anladım.
 
“Selam gençler.”
 
“Oo kızıl kafayla sarışın birlikte. Alp’im yurtta. Alkın belli idmandan gelmiş, göl gibi. Melis yengem nerede ya?”
 
“Babası erken gelecekti.”
 
“Alp de maşallah her şeyi biliyor.”
 
“Sevgilim lan tabi bileceğim.”
 
“Sarışın okulun ilk günü dedikodularını alalım. Canan bu sefer kime aşık oldu kız?”
 
İzem elini havda rastgele salladı.
 
“Ne bileyim ya?”
 
Erkekler gözlerini hafif açtılar.
 
“Sen ayaklı gazete gibisin İzem. Mehir bir şey mi oldu güzelim?”
 
“Leyla oldu Leyla.”
 
İzem koluma vurdu.
 
“Ne oldu ne oldu?”
 
“Yok bir şey ya Alp. Mehir saçmalıyor.”
 
“Baldız bizden kaçmaz dökül.”
 
“Off. Bir çocuk gelmiş 12lere. Baya kibar, düşünceli bir çocuk. Biraz hoşlanmış olabilirim.”
 
“Uzun süredir hayatına kimse girmiyordu.”
 
“Evet Teo da ne bileyim ya? Kalbim çok hızlı atıyor.”
 
Anlatırken bile gözleri parlıyordu.
 
“Bu çocuğun düşünceli olduğunu nasıl anladın peki?”
 
“Şimdi Alp biz grup olarak her şeyimizi biliyoruz ve siz erkekler kibarlıktan çok uzaksınız.”
 
“Bu çocuğu şimdiden sevmedim.”
 
Diğer ikisi de başlarıyla Teoyu onayladılar.
 
“Nasıl tanıştınız tam olarak? Bana anlatacaktın anlatamadın bir türlü.”
 
“Ya ben kantine indim ya karam alayım diye. Neyse sıra maşallah mahşer sırası gibi. Güç bela aldım. Açtım paketi tam ısıracağım pat biri arkadan çarptı çikolata düştü yere. Bir ısırık bile alamadım ya.”
 
İsyanına güldüm. Karam delisiydi de kendisi.
 
“O çocuk muydu çarpan?”
 
“Hayır İzmir’deki başka bir okuldan gelmiş. Arkadaşı varmış yani. Şakalaşırken beni fark etmemiş itmiş çocuğu. Neyse işte çarpan çocuk pardon dedi geçti kenara. Ben tabi sinirle döndüm. Ama Boran’ı görünce hiçbir şey diyemedim. Sorun değil falan dedim çıktım sınıfa.”
 
“Çarpan çocuk kim? Aldırtalım hemen 1 kutu karam.”
 
“Gerek kalmadı. Öbür teneffüs Boran geldi yanıma. 2 tane karam var elinde. Kendini tanıttı önce. Sonra işte dedi  ‘Önceki teneffüs için çok üzgünüm. Seni görmemiştim. Çikolata düşünce baya da üzgün baktın belli çok seviyorsun. Telefi etmek istiyorum.’ Bende dedim işte gerek yoktu falan. Oturduk konuştuk 10 dakika boyunca. Böyle yani.”
 
“Şimdi bu çocuk bir çikolata aldı diye mi kibar?”
 
“Düşündüğü için tabi ki. Ben olsam aklıma gelmezdi ama onun gelmiş.”
 
“Kibar ve düşünceli kavramı ben duymayalı değişmiş.”
 
“Derdin ne Teo?”
 
“Yok bir şey abi ne derdim olacak? Çocuk piç gibi geldi biraz sadece. Seni düşündüğüm için söylüyorum.”
 
Tenis maçı izler gibi gözlerimiz İzem ve Teo arasında gidip geliyordu.
 
“Teşekkür ederim ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Zamanla göreceğiz zaten.”
 
“İzo bana emanet merak etmeyin ya. Çocuk piçse bakarız icabına.”
 
“Bilirim reis bakarsın.”
 
“Güzelim yarın çıkışta geleyim de bana da gösterin şu Boran’ı.”
 
“Gösteririz.”
 
Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete hadi hayırlısı.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

BİR TAHAYYÜL MESELESİ | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin