14. Bölüm

5.1K 481 125
                                    

Farklı bedenlerdeki aynı heyecanlar

Ali kurduğu alarmdan önce uyanmanın şoku ile banyoya yürüdü. Bugün Hasan ile İstanbul'a gideceklerdi. Sonunda aynı ortamda bulunacaklardı. Onun öncesinde deli gibi hoşlandığı çocuk ile yakın olacaktı Ali. Şimdiden içinde büyüyen heyecan, onu gördüğünde daha da artacağını biliyor, hatta panik halinde olacağını hissediyordu.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra yol boyunca rahat edeceği şekilde giyindi. Siyah kargo pantolonunun üstüne geniş beyaz tişört giyindi ve saçlarıyla uğraşmadan dağınık bir şekilde bıraktı. Hasan'ı arayıp uyandığından emin olduktan sonra mutfağa geçti.

Fazla bir şey yemeden  Hasan'a çıkması için mesaj attı. Babasından arabayı istememişti. Çünkü Hasan'ın arabası olduğu için gerek duymamıştı. Ayakkabısını giydikten sonra hazırladığı çantasını omuzlarına atıp kapıyı açtı. O sırada Hasan'da çıkıyordu. İkili birbirini gördüğünde gülümseyip günaydın dediler.  

Arabaya geçtiklerinde önde duran maske kutusundan maske alıp yüzlerine taktılar. Yol sürecinde sorun olursa  cezaya hiç uğraşamazlardı.  "Yusuf çıkmış mı yola?" dedi Ali gittikleri düz yola bakarken.

"Aynen, attı mesaj." dedi. Konum belirlemişlerdi. Direkt Yusuf'u alacaklardı. Ali cevap vermeden başını salladı. Hasan ise dışarıdan belli etmese de kanı hızlıca akıyordu ve kalp atışlarını uyandığından beri sakinleştirmeye çalışıyordu. Sevgilisi ile sonunda karşı karşıya gelecekti. 

"Yusuf çok tatlı oğlan değil mi ya?" dedi Ali sessiz ortamı bozmak adına.  Kuzeni gülümseyip cevap vermeden başını salladı ve mırıldandı. "Çok."

Ali tek kaşını kaldırıp kuzenine baktı. Yusuf'un adı geçtiğinde ya da Yusuf konuştuğunda hep bu yüze bürünüyordu. Yusuf tam onun tarzıydı. "Arada sert çocuk gibi davranıyor ama onu daha tatlı yapıyor lan." dedi Ali. Harbi çocuk ona çok tatlı ve komik geliyordu. 

"Hayırdır kardeşim?" dedi Hasan kaşlarını çatıp kuzenine kısa bakış attı.

"Ne?" dedi Ali eğlenen sesle.

"Fırat'tan sıkıldın herhâlde."

"Yoo, Yusuf'u bir kardeş olarak sevmek suç mu gabi? Senin gibi maymunu mu öveyim?"

"Az öv it." dedi Hasan.  Ali yüzündeki sırıtmayı büyütmüştü. Hasan'ın deli gibi kıskanç olduğun biliyordu.

"Bana bir şeyler anlatmıyorsun ama neyse." dedi ve yanındaki camdan dışarıyı izlemeye başladı. Ona bakmadan devam etti, "Oysa ben direkt Fırat'tan sana bahsetmiştim." dedi.

Hasan kuzenine baktı ve derin nefes alıp, "Çünkü anladım ona olan ilgini sen demedin." dedi. 

"Eee bende Yusuf'a olan ilgini biliyorum." dediğinde Hasan muzip bir ifadeyle, "Evet lâkin ben senin gibi geri duymuyorum kardeşim, Yusuf sadece ilgi duyduğum çocuk değil aynı zamanda sevgilim." dediğinde Ali hızlıca ona dönüp gözlerini büyüttü.

"Siktir! Hangi ara?"

"Aniden oldu, planladığım bir şey değildi." dediğinde ikisinde güldü. "Bir ara Yusuf beni çok sinirlendirdi, soğuk davranıyordum. Aradı beni ve konuştuk, konuştukça açıldık, sonra sevgili olduk." Hasan susup onların önüne geçmeye çalışan arabaya sinir olmuştu, arada kornaya basıyordu. Sövüp kenara çekildi. Başka zaman olsa söve söve adama izin vermezdi fakat hızlıca gidip bebeği ile buluşması gerekiyordu.  Sağa doğru döndüğünde devam etti.

" Oyunda ya da grup sohbetlerinde kanka gibi konuştuğumuza bakma Aliş, özel konuşmaları görsen var ya başından beri flört halindeydik."

"Vay be." diye mırıldandı Ali. "Ee ne diyeyim, hayırlı olsun kardeşim." deyip devam etti. "Göt sen bazen kendini bilmezsin, çocuğu üzeyim deme. Odunsun sen yaparsın mal mal hareketler." 

İSYANCILAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin