30. Bölüm

4K 335 61
                                    

Yok mu seni istemem

Ali heyecandan yerinde duramıyordu. Sevdiği çocuk  sana geliyorum dediğinden beri kanı kaynıyor,  kalbi depar atıyordu. 

Kısa sürede ona deli gibi özlem duruyordu. Dua ediyordu ki ailesinin karşısında dudağına yapışmasın.

Saatler geçmişti. Beş dakika önce yaklaştım diye mesaj atmıştı. Geliyordu ulan dövmeli yari.

Ailesine, Fırat'ın buraya geleceğini ve birkaç gün kalacağını söylemişti. Ailesi, misafirleri her zaman seven insanlar  olmuştur. Bu yüzden sıkıntı çıkarmayacaklarını biliyordu.

Telefona gelen bildirimle heyecanla ekranı açtı. Gördüğü mesajla genişçe sırıttı.

Fırat: Geldim Ali'm.

Kapıyı gidip dış kapıyı açmak için düğmeye bastı. Dairenin kapısını açıp beklemeye koyuldu. Asansörün düğmesine basılmış, aşağıya doğru inmişti.

Kalbinin hızından dolayı yerinde duramıyordu. Derin nefesler alıp kendini rahatlatmaya çalıştı.

Asansör yukarıya çıkarken ellerini birbirine kenetledi. "Ulan ne gelmez asansör, sanki uzaydan geliyor." diye söylendi.

Kısa süren bu eylem bile uzun gelirken,  nasıl bir aşkın içine düştüğünü  farkında değildi. Aklı şaşıyordu, birkaç gün nasıl ayrı kalmışlardı.

Uzun uzun düşünüyordu zaten ayrı eve çıkmayı ama işte tereddütleri vardı. Başta Fırat'ın  ondan sıkılacağı korkusu. Sonuçta ilişkileri sıcaçıktı ve her şey toz pembe gibi geliyordu. 

İlişkileri ilerleyen zamanda daha ciddileşecekti ve asıl karakteristik özellikleri salt bir şekilde önlerine serilecekti. Peki, şu anki hali ne eksik ne fazlaydı ama işte bilemiyordu yinede.

En sonunda asansörün kapısı açıldığında  dişlediği dudağını serbest bıraktı. Kenetlediği ellerini ayırdı ve dayanamayıp asansörden çıkmakta olan Fırat'a yaklaşıp parmak uçunda yükseldi ve sıkıca boynuna sarıldı.

Başını yana çevirip yüzünü dövmeli boyna gömdü, derince soludu. Özlemişti, hem de deli gibi özlemişti.

Fırat ani sarılmaya kıkırdayıp karşılık verdi.  "Çok özledim seni." diye mırıldandı boyna doğru Ali, ardından öpücük kondurdu.

Fırat, Ali'nin belindeki kollarını sıklaştırdı.  "Ben de seni özledim yavrum."

Ali, ailesi her an geleceği korkusu ile geri çekildi. Fırat ağzındaki maskeyi henüz indirmemişti. Başını eğdiğinde Ali'nin yere çıplak ayakla bastığını fark etti ve kaşlarını çattı.

"Ali, hava soğuk ve sen bu halde mi duruyorsun? Gir içeri. "dedi.

Bir anda yükselen gence kıkırdadı Ali. "Tamam bey, kızma." dedi. İçeri geçerken Fırat'ta ayakkabılarını çıkartıp içeri geçti.

"Annemler içerde. Sen önce elini yüzünü yıka, içeri geçersin. " O sırada montunu çıkartan sevgilisine yardım etti ve çıkardığı montu eline alıp kapının yanındaki vestiyere astı.

Fırat, Ali'nin gösterdiği lavaboya ilerledi ve içeri girdi. Ali, Fırat'ın geldiğini ve lavaboda olduğunu söyledi anne ve babasına.

Fırat, lavabodan çıkıp, gelen seslere doğru ilerledi. Sevgilisi kapıda dikiliyordu zaten. Fırat çekingen bir genç değildi, hatta baya rahattır.  Bu yüzden Ali'nin ailesi ile tanışacağı için fazla gergin değildi.

Eh, inkar edemezdi, ucundan bir heyecan söz konsuydu. Aşık olduğu sanat eserinin, sanatçılarıyla tanışacaltı.

İçeriye girdiğinde, Ali'nin anne babası gülümseyerek ayağa kalktı. Babası elini uzatıp, "Hoş geldim oğlum." dedi.  Fırat uzatılan eli sıkıp, "Hoş buldum efendim." Yok yok canım kayınpederim diye düşündü kumral genç.

İSYANCILAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin