27. Bölüm

3.9K 379 118
                                    

Birkaç bölüm Aytunç ve Batuhan ile gitse sıkılır mısınız?
.

Abi eki fazla sanki

Küçük yattığı yataktan doğruldu. Havanın sıcak olması onu hep uykusundan ediyordu, hele biriyle uyuması ekstra bir sıcaklık demekti onun için.

Ama Batuhan kesinlikle bundan şikayetçi değildi. Doğruldu yataktan, sağına dönerek hâlâ uyumakta olan esmer adamı izledi. Dudaklarında peyda olan gülümsemesini gizlemedi.

Aytunç ile ne zaman karşı karşıya gelse aşağıdan yukarı sıcaklık yükseliyor,  yanaklarının al al olmasını saklayamıyordu.

Dışarıda gören biri abisine sevgi ya da saygıdan böyle olduğunu düşünse bile o hissettiği değişik duyguların getirdiği utangaçlıktı.

Ondan etkilenmemek için çabalamış mıydı? Buna net bir şekilde hayır diyebilirdi küçük. Ona bir şeyler hissettiğinden beri içi kıpır kıpırdı. Yusuf onı Aytunç ile tanıştırdığı zaman hissettiği duyguları  hayranlık olarak betimlemişti. Ama ne vakit onunla ilgili normal olmayan hayaller kurmaya başladı,  o zaman hayranlıkla sınırlı olmadığını anlamıştı.

Geleli iki gün olmuştu. Hâlâ şaşkındı. Dağılacakları gün bilet alacakken Aytunç tarafından engellenmişti. Ailesini arayıp bir hafta daha izin aldığında şaşırmıştı.  En büyük şaşkınlığı ise ailesinin izin vermesiydi.

Eve geldikleri zaman 2+1 evin içinde nerede uyuyacağını düşünmüştü.  Bir oda yayın odasıyken diğer oda yatak odasıydı. Salonda yatmayı planlamıştı ama Aytunç zaten yan yana uyumaya alıştıklarını söyleyip, aynı odada kalmanın sorun olmayacağını söylemişti.

Pekâlâ bu durum Batuhan'ın canına minnetti ama işte utangaç denen lanetle uğraşıyordu.  Onun yanında daima domates olmak zorunda mısın, diye kendine kızıp duruyordu.

Dirseğini yumuşak beyaz yastığa yaslayıp yanağını avucunun içine aldı ve esmer adamı izledi. Kesinlikle yan yan abi-kardeş gibi duruyorlardı. Bu durum onu bir miktar üzüyordu. Hoş yanında yatan adamda öyle düşünüyordu büyük ihtimal.

İstemsizce dudağını büktü. Ali ve Fırat abileri gibi olmak istiyordu ya da Hasan ve Yusuf abileri gibi.  İki çifte birbirlerini tamamlarken Batuhan ne kadar istese de uyumsuz olduklarını fark ediyordu.

İstanbul'a geldiğinden beri onun kokusunda uyuyor, onun kokusuyla uyanıyordu. Bu olgu yüzünden ona daha çok bağlanmıştı.

Eğilip hâlâ uyumakta olan adamın omzuna başını koydu ve gözlerini kapattı. Bu his onun için paha biçilemez bir şeydi. Daima tekrarlamak istediği...

Aralarındaki yaş farkını görmezlikten gelmek istiyordu.

Sıcaktan rahatsız olan küçük beden, esmer adamın ısısından rahatsız olmamış daha da sinmişti. Kolunu onun beline attı. Biraz daha kendini yukarıya çekip Aytunç'un boyun girintisine  yüzünü sakladı.

Kokusunu solurken gözlerini kapattı. Altındaki beden kıpırdamaya başladığında kaskatı kesilmişti. Biliçsizce hareket ettiğini şu an algılayabilmişti.

Aytunç gözlerini aralayıp onu sarmalayan çocuğu fark etti. Sıcak nefesi boynunu okşarken beyaz tavana bakarak gülümsedi.  Minikle böyle uyanmaya alışmıştı artık.

Bir haftadan sonra büyük ihtimal yanında onu  çok arayacaktı. 

Batuhan uyuma numarısını yapmaya devam ederken Aytunç uykunun vermiş olduğu sersemlikle ona doğru dönerek küçük bedeni kendisine çekerek sıkıca sarıldı.

Batuhan bu eylemden sonra yaşadığını pek sanmıyordu.  Kalbi ağzında atıyordu adeta.

"Hmm ayıp değil mi minik?" dedi yeni uyandığı için çıkan pürüzlü kalın sesiyle. Çenesi miniğin kumral saçlarında kaybolurken başını biraz daha eğip saçlarından gelen güzel kokuyu içine çekti. Yüzünde oluşan muzip ifadeyi bozmuyordu.

Batuhan yakalanmanın verdiği utangaçlıkla başını sert göğüsten kaldırmadı.  Aytunç bunu anladığında kahkaha attı.

"Ulan bu kadar tatlı olma." dedi. Kendisini geri çekip kızaran yüze bakmak istedi. Batuhan gözlerini araladı ama başını kaldırmadı. Nasıl açıklayacaktı sarılmasını?

Aytunç, miniğin çenesinden tutup kaldırdı. Yakın yüzü izledi. Dün gece yayından sonra dizi izledikleri için geç uyumuşlardı. Bu yüzden gözleri şişmiş haldeydi miniğin.

Bu görüntüsünden bile etkilendiğini fark eden Aytunç, yutkunma ihtiyacı hissedip, yutkundu.

Batuhan kızaran yanaklarla tatlığını esmer adama sunarken Aytunç görüntü karşısında iç çekmekten başka bir şey yapmadı. 

Eğilip burnunu, minik burnun ucuna sürtüp geri çekildi. "Bebek gibisin oğlum ya. " dedi eğlenir tonda.

Batuhan donmuş haldeydi. Hiçbir eylem gerçekleştirmeyen çocukla Aytunç kaşları havalandı.

Küçük hâlâ ayılmamış mıydı?

Batuhan'ın midesi heyecandan kasılıyordu. Ne demesi ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Batuhan hisettiği yoğun duygularla yakın olan yüze biraz daha yaklaştı ve kuru dolgun dudaklara dudaklarını bastırdı. 

Aytunç gözlerini büyütmüştü. Batuhan kısa süre sonra dudaklarını geri çekti. Kalbi duracak gibiysi sanki...

Ondan kötü tepki almak fena incitirdi onu. Aytunç şaşkınca ona bakarken kendini daha kötü hissetmeye başladı.

Korkuyla yutkundu ve kendini açıklamaya çalıştı. "Ben, ben şey..." beyni şu an cümle kurma işlevini yitirmiş gibiydi.  Ağlayacaktı şimdi.

"Bir anda oldu Aytunç abi, ben," derken yine durakladı.  Hâlâ bir tepki vermemişti Aytunç.

Aytunç kendine geldiğinde, Batuhan'ın sırtında tuttuğu elini ensesine çıkardı ve kendine çekti. Demin kısa süreliğine hissettiği yumuşak dudakları yoğun bir şekilde tatmak istiyordu.  Küçüğün alt dudağını dudaklarının arasına alarak birkaç dakika sürecek öpüşmeye başlattı. Sırtını yatağa yaslayıp küçüğü kucağına çekti.

Yavaş ve hissederek öpüyordu. Batuhan şaşkınlıkla ilk önce ne yapacağını bilememişti. Şu an Aytunç'un onun öpmesi bir hayal gibi geliyordu.

Neyseki kendine gelip onu tutkuyla öpen adama karşılık verdi ve minik ellerini kirli sakallı yanaklara yasladı.

Aytunç, et parçasını tadarken daha da ileriye giderek dilini küçüğün ağzına soktu. Şimdi mimiğin diliyle kendi dilini dans ettiriyor, sıcak ağzı talan ediyordu. 

Batuhan, yaşadığı yoğun hazla kendini tutamayıp inledi.  Aytunç zar zor kendini minikten çekti. Koyulaşmış gözlerini miniğin kahverengilerine çıkardı.

İkisi de derince ve hızlı bir şekilde nefes alıp verirken Aytunç genişce gülümsedi. Başını kaldırıp küçük öpücük kondurup başını tekrar yastığa bıraktı.

Elini Batuhan'ın yanağına koyup okşadı. "Abi eki ismimin yanında fazlalık değil mi minik?" dedi.

Batuhan gülümsedi ama konuşamayacak kadar heyecan doluydu. Bu yüzden yüzünü Aytunç'un boynuna sakladı.

Aytunç derince kahkaha atıp kollarını zayıf bedene sardı.

.

Oy oy ne tadlular.

İSYANCILAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin