alyans pt2

457 68 29
                                    

Bir sağıma bir soluma döndüm yanlışlıkla uyandığım uykuma geri dönebilmek için. Ama kaç koyun, kuzu, keçi, zürafa saysam da bir türlü tekrar dalamamıştım. Muhtemelen uykumu yeterince almıştım ama kabullenmek istemiyordum işte. 

Tekrar uyuyamamış olmamın verdiği huzursuzluk ve sinirle üstümdeki yorganı tepiklemiştim ayaklarımla. Sanki suçlu oymuş gibi. 

Yattığım yerde doğrulup gözlerimi kaşıdım. Odanın içi karanlıktı, ne zaman akşam olmuştu ki?

Cidden fazla uyumuştum. 

Midemin guruldama sesi kulaklarımı doldurduğunda bütün gün hiçbir şey yemediğimi hatırlamıştım. Yine de yiyebileceğimi sanmıyordum. Yemek hazırlamayı geçtim, odadan çıkıp Mark'ın yüzüne nasıl bakacaktım ondan bile emin değildim. 

Yine de işemem gerektiği bir gerçekti şu anda. 

Derin bir nefes alıp yarısı yere düşen yorgana basarak yataktan çıktım ve sessizce kapımın önüne geldim. Televizyon sesi duymayı umut etmiştim kulağımı kapıya yasladığımda, o zaman Mark'ın izlediği her neyse ona daldığını anlayacak arkasını bile dönmeden lavaboya gidip geri gelebilecektim. 

Ama televizyon falan çalışmıyordu. 

Alt tarafımın sızlamasıyla dizlerimi birbirine bastırıp yavaşça kapının kulbunu çevirdim. Sadece kafamı çıkarıp önce etrafa bakmış, kimseyi göremeyince hızla kapıdan sıvışıp kaşla göz arası banyoya atmıştım kendimi. 

Şu anda çocuk gibi davrandığımın farkındaydım ama Mark bu tavırlarımı ona yaptığımı çoktan anlamıştı. Muhtemelen konuşmak isteyecekti ve ben.. Ben pot kıracaktım. Biliyordum bunu. 

Evet daha bu sabah kucağında uzanıp güneşin doğuşunu izlerken demiştim kendime, iki yakın arkadaşız diye. Ama doğru olmadığının ben de pekala farkındaydım. Hangi 'iki yakın arkadaş' lunaparkta, sahilde, yatakta öpüşürdü ki? Yakın arkadaş falan değildik. Ancak sevgili de değildik. Sevgiliyi geçtim, Mark nişanlıydı ve ağustosta düğünü vardı. Yani eşini daha evlenmeden benimle aldatıyordu ve ben bunu bile bile hâlâ onun kuyruğu gibi peşinde dolanıp durmaya devam edemezdim. Mark'la gerçekten konuşmam gerekiyordu. Hâlâ hatasını düzeltebilir, mutlu bir ilişkiye yelken açabilirdi. 

Belki onu gerçek anlamda uçurumun dibinden kurtardığım için bağlanmıştı bana, belki duygusal boşluktaydı, biraz ilgiye ve temasa muhtaçtı, tutunduğu dal ben olduğum için yakınlaşmıştı bana. Belki de eskiden olan yakınlığımız yüzünden bana samimi davranmıştı. Bilmiyordum sebebini, sadece Mark aldatmazdı. 

Mark gözümde bunu yapabilecek biri değildi. 

Psikolojik olarak her ne kadar günden güne toparlasa da bazı şeyler eksikti Mark'ta. Tamamlaması zor ve zaman isteyen birtakım duygular.. 

Dediğim gibi, Mark bu hatadan dönebilirdi ve ben belki bu hatayı bir sır olarak saklayabilirdim. Bunun tek sebebi ise Mark'ın kasıtlı olarak kaba tabirle iki kişiyi aynı anda yürütecek biri olduğunu düşünmememdi. 

Lavaboda fazla oyalandığımı fark edip ellerimi ve yüzümü yıkamıştım kendime gelebilmek adına. Lisedeymişim gibi değil de yaşımın getirdiği gibi davranmalı, bu konuyu ondan kaçıp trip atmak yerine onunla bizzat konuşmalıydım. 

Midem tekrar guruldadığında üzgünce başımı eğip karnıma baktım sanki midemi görebilecekmişim gibi. 

Belki ufak bir şey atıştırdıktan sonra konuşabilirdim Mark'la. Hayır, ertelemiyordum. Sadece mideme üzülüyordum.

beginning of the end/markhyuck ✞︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin