aile

430 50 50
                                    

Mark, ben ve Jaemin balkonda oturmuş soğuk kahvelerimizi içerken Jaemin yurt dışında neler yaptığına dair anılarını anlatıyordu.

"Sonra bodyguardlardan biri gelip Hey! You are not Jimmy Falcons! diye bağırdı, beni yaka paça attılar clubtan." dedikten sonra kahkaha attı.

Mark da gülmüş, ben onun gülüşüne daha çok gülmüştüm. Jaemin'in saçma sapan bir sürü anısı oluşu çok işime gelmişti çünkü yaklaşık yarım saat önce annem arkasına bile bakmadan gittiğinde ağlamak üzereydim. Mark ne yapacağını bilememişti ama destek olabilmek için kırk takla atmıştı her ne kadar içinden anneme çok sinir olduğunu bilsem de.

O an için konuşmak istemediğimi söylediğimde Mark kahve fikrini ortaya atmış, Jaemin de çenesiyle kafamı dağıtmayı oldukça iyi başarmışlardı.

Yine de balkona oturduğumuzdan beri içtiğim dördüncü sigaramı yakmama engel olamadım.

Mark ve Jaemin çok iyi anlaşmışlardı beklediğimin aksine. İlk başta Mark, Jaemin'in yılışık hareketlerine sinir olsa da şu an gayet güzel sohbet ediyorlardı.

En azından çok yakın arkadaşım ve sevgilim birbirlerini sevmişlerdi.

"Hyuck sigaraya tekrar ne zaman başladın?" diye sordu Jaemin, Mark'la olan geyiklerini bitirmiş olmalılardı. Kafamı verememiştim ne konuştuklarına.

"Ara ara içiyorum ya." diye cevaplasam da Mark'tan sormasını beklediğim soru gecikmedi. "Tekrar derken?"

"Üniversitedeyken Donghyuck o kadar çok sigara içiyordu ki onun kıyafetlerini geçtim ne kadar yıkarsam yıkayayım benim ceketlerim hep sigara kokuyordu. Evin her yeri hatta banyo dahil tabacco shop gibi kokuyorduk."

Gözlerimi kapatıp elimi alnıma götürdüm. Rezil edecekti illa beni.

"Bunu bilmiyordum." dedi Mark bana dönerek. Ben de ona döndüğümde kısaca bakışmış, gözlerini kaçıran kişi ben olmuştum.

"Daha bilmediğin neler vardır... Bir keresinde Hyuck o kadar sarhoş olmuşt-" demesiyle uzanıp Jaemin'in ağzına elimi koydum. "Sus yoksa valizine işerim."

"Ne olmuş ya? Merak ettim şimdi sen böyle yapınca." deyip elime uzanan Mark, Jaemin'in ağzını açtırdı.

Jaemin derin bir nefes alıp bayılan Feriha taklidi yaptıktan sonra "Dans eden kızların birinin platformuna çıkıp onunla dans etti, sonra da midesi bulandığı için oradan kalabalığın üstüne kustu."

Mark, abartmıyorum tüm caddeyi inletecek kadar güldüğünde oturduğum sandalyeden kalkıp korkuluklara yönelmiş ayağımın birini yukarı atmıştım. "Seni tanımak güzeldi Mark'ım, kendine iyi bak." demiştim hüzünlü iç çekişlerimle birlikte.

Jaemin uzanıp bacağımı tutmuş geri çekmişti beni bir yandan gülerken.

"Meydan dayağı yiyecekti neredeyse, sırtlayıp kaçırdım onu ama çok zor oldu." diye hikayesini tamamladı Jaemin.

"Senin gibi arkadaş olmaz olsun yaktım bende kalan bütün kışlıklarını, donla gezersin Kanada soğuğunda. " dedim suratımı asıp kendi yerime oturarak.

"Kanada mı?" dedi Mark da şaşırmış bir şekilde. "Evet. Orada çalışıyorum." diye onayladı Jaemin de onu.

"Ben de Kanada'da doğdum, 6-7 yaşlarımdayken buraya gelmişiz." dedi Mark. İlk defa duyduğum şeyin üzerine kaşlarımı çatarak Mark'a baktım.

"Nasıl ya? O yüzden mi ingilizce sınavlarından hep tam puan alıyordun?" diye sordum.

Başıyla onaylamıştı beni. "O zaman bir ara gelin tatile." dedi Jaemin, kahvesinden büyükçe bir yudum aldı.

beginning of the end/markhyuck ✞︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin