Louis mektubu göndermesi üzerine Niall'ı görevlendirdikten sonra arkasına rahatça yaslandı. Tabii ki kapı rahat durmadı. Zayn ve Liam içeri el ele girdiler. Zayn bağırarak "Louis!" dedi. Louis'nin aklı zaten mektuptaydı. Sıçradı.
"Hoş geldiniz Zayn ve Liam. Ben iyiyim siz nasılsınız?" diye sordu imalı bir şekilde."-BİZ HALKA AÇILMAK İSTİYORUZ!"
diye bağırdı Liam. Louis tam anlayamamıştı ki Zayn mırıldanmaya başladı.
"-Co diyorlar buna aslında. Hani açılmak. İşte fanlar falan. Hatta diyolar ki... "
Der demez Liam atladı. Onu dinlemiyordu bile heyecandan.
-Ben Harry ile konuştum. Seve seve yardım edeceğini söyledi. Eğer Harry'e rastlamasam, Zayn de sana rastlamasa ne olurdu bilemiyorum gerçekten. Artık zamanı geldi.
Louis de seve seve buna yardım edeceğini, bunu sonra güzel bir şekilde kutlamak istediğini söyledi....
Louis ertesi gün Harry'nin şirketine gidecekti. Yarın duş alırım diye yattı. Ama... Tabiki uyuyamadı. Gece 3 gibi telefon ile uğraşmaya başladı. Devamı yoktu. Sabah eli göbeğinde ve yine orada telefon ile uyandı. Saate baktı. Öğlen olmuştu! Bok gibi kokuyorum dedi kendi kendine. Bu gün duş almak yerine küvete girmeye karar verdi. Sıcak su dolunca. Bu sefer kendinin hiç kullanmadığı kokuları attı küvetin içine. Neden yaptı bilmiyordu. Yani şimdi karşı şirket... Güzel kokmalı... Çünkü... Öyle işte...Küvetin içine kendini attı. Gözlerini kapadı. Oraya gideceğinde Harry'e ne diyeceğini düşündü. Şimdi koskoca Bay Tomlinson, yanlış kelime mi kullanacaktı?
Saate baktı. TAM 2 SAATTİR KÜVETTEYDİ! Hemen iç çamaşırlarını giydi. Siyah bol baça bir pantalon giyip paçalarını kıvırdı. Üstüne siyah gömlek giydi ve birazını pantalonuna soktu. Hemen ceketini ve anahtarlarını alıp çıktı. Artık neredeyse akşam olacaktı. Arabaya bindi ve şirketin yolunu aldı. Şirketin önünde durdu. Arabadan indi ve çıkan birkaç kişi gördü. Çok mu geç kalmıştı? İçeri girdi ve Harry'i sordu. Cevabını alamadan kolunda bir el belirdi "Bay Tomlinson?" Louis korkuyla arkasını döndü.Harry'ydi bu. Harry bu haline çok küçük güldü. "Kusura bakmayın, sizi korkutmak istememiştim. Ben çıkıyordum. Gelmeyeceğinizi düşünmüştüm. Sürekli gittiğim tanıdığım bir restoran var. Çay sözümü orada gerçekleştirmeye ne dersiniz? Beni mazur görün." Louis, karşısındaki puantiyeli iç gösteren birkaç düğmesi açık gömlekli, güneş gözlüğünü de o açık yere asmış, uzun saçlı, kırmızı dudaklı, beyaz tenli çocuğa baktı. Ve lanet olsun! Gözleri, zümrüt yeşili olmuştu. Havanın karanlığından olsa gerek. Çok güzeldi. Louis bunu bir saniye düşündü ama cevap vermesi gerekti. Bu mükemmel diksiyon ile konuşan boğuk sesli çocuğa cevap veremedi. Kafası ile onayladı. En azından bir şey belli etmemişti.
Harry, Louis'nin arabasını çalışanlardan birine verebileceğini, Louis'nin evine park ettirmesini,gidecekleri yere de onun arabasıyla götürebileceğini söyledi. Louis kabul etti. Ve ön koltuğa oturdu. Araba onun gibi kokuyordu. Yol boyunca Louis dışarı baktı. Normalde artık insanlardan utanmıyordu. Louis kötü zamanlar geçirmişti ve artık insanlara karşı bir duruşu vardı.Ama şu an farklı hissediyordu. Harry'nin yüzüne bakmak istemedi. Bakarsa yanlış bir şey söyleyecek gibiydi. Belki yakın ünlerde olan iki şirket olduları için yanlış bir şey demekten korkuyordu. Evet evet. Kesinlikle.
Harry de tam aksine sanki yol boyunca Louis'ye gözünü dikiyordu. Ya da Louis gerçekten paranoyak olmuştu. Mekana vardıklarında ikisi de indi.
Louis'nin ağızından
Mekana geldiğimizde yerlerimizi biri göstermişti. Ne yani Harry bunları planlamış mıydı? Yok yok. Harry o kişiye samimi bir şekilde sarılınca zaten hep geldiği yer olduğu için öyle olduğunu anladım. Herhalde yakın arkadaşıydı. Belki 5 yıl falan. Yani biz Zayn ile bu kadar yakınlığa 5 senede geldik. Bunlar da bu kadar samimiyse... Aman banane. Gösterilen yerlere oturduk. Çok güzel bir yerdi inkar edemem. Manzarası çok iyiydi. Işıklandırmalar da çok iyiydi. Ya da Harry'nin üzerinde çok güzel duruyorlardı. Ahah tabii ki böyle bir şey düşünmüyordum.
Harry yine ilk lafa giren olmuştu.
-Buraya her seferinde geliyorum. Sonuçta Liam ve Zayn'den de dolayı tanışmamız geç bile oldu diyebiliriz bence. Buraya gelmemiz iyi oldu.
Tamam Louis, sadece onayla.
- Tabii.
Aferin oğlum.
- Liam ve Zayn'in olayını biliyorsun. Kutlayalım diyorum. Ortam sakinleştikten sonra. Herkes için iyi olur ve aramızda rekabet olmadığını da anlar artık insanlar. Haberlerden bahsediyorum.
Siktir. Bu kadar uzun konuşmasa ne olacak sanki? Ne dediğine bile tam odaklanamamıştım. Nasıl bu kadar düzgün konuşuyordu. Ses tonunda bir şey vardı... Bir saniye bana bakıyor. Neden? Ha şey, cevap bekliyor.
- H-a? T-tabi tabi. Ben de öyle düşünmüştüm.Dedim zaten Zack... Zayn'e
İki dakika normal konuşama gerizekalı. Gerizekalı!
-Mükemmel o zaman. Konuşuruz onu. Ben başlamak istiyorum, sorun olur mu? Zevkime güveniyor musun?
Ne diyordu lan böyle? Bir saniye pantalonumda bir haraketlenme vardı. Ne demek şimdi bu?
-Ha-hayır yanlış anlama. Buranın yemeklerini çok iyi bilirim ondan dedim. Kendin sipariş etmek istiyorsan değişir tabi.
Siktir Louis. Yanlış anladın işte.Gömleğimi biraz çıkardım. Şişliği kimse görmemeliydi değil mi?
- Hayır Tabii ki söyleyebilirsiniz.
Harry bana siz demiyor artık. Ben neden dedim ki amk.
-Bana siz demene gerek yok Tomlinson. Ben de artık tanışıyor olduğumuz için demeyi kesmiştim. Ama eğer isterse...
Tomlinson... Köşeye yazdım.
-Yok yok hayır. Alışkanlık sadece... Ben lavaboya gideceğim istediğini söyle hemen geliyorum.
Harry onayladı ve siparişini verdi.Medya gittikleri restoran mskshdidkosks
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSESSIVELY (Larry Stylinson) (Smut!)
FanfictionLouis ve Harry'nin birbirinden üne sahip şirketleri vardır. Birbirlerinden bihaber olan Louis ve Harry, büyük bir reklam fırsatını kaçırmamak üzere karşı karşıya gelir. İşlerine bu kadar takıntılı olan mavi ve yeşil, zamanla birbirine daha çok takın...