26- what are we now?

833 75 195
                                    

BÖLÜM ŞARKISI MEDYA 💜

Louis uyandığında çoktan akşam olmuştu. Harry başına muhtemelen sirkeli ve ıslak bir bez koymuştu. Belindeki kollar ile de tam düşündüğü gibi Harry'nin ona arkadan sarıldığını fark etmişti. Arkasını tam dönüp kolların arasından kendini daha da çok Harry'e itti. Ve ona tamamen sarılarak boynuna kafasını gömdü.

Harry de kollarını sıkılaştırdı. Ama henüz uyanmamıştı. Louis kafasını kaldırıp Harry'nin yüzüne baktı. Harry... Çok güzeldi. Ona nasıl kızabilirdiniz ki? Louis onunla ilgili olan her şeyi çok seviyordu. Kıvırcıkları çok güzeldi. Özenle uğraşılmış gibiydi her noktası. 

Louis Harry'nin içine girdikçe onu daha çok sevmeye başladı. Onu ilk gördüğünde hayatında bir yeri olacağı çok belliydi. Olaylı günde o yüzden hiç tepki vermeden olayları akışına bırakmıştı. Ama onu tanıdıkça, nasıl biri olduğunu görünce, onu tam anlamıyla bilince... İşte o zaman, Louis'nin şu ana kadar hiç tanımını yapamadığı ama zaten şu an da sorsan kelimelere dökemeyeceği sonsuz aşk denen şey olmuştu.

Louis Harry'nin çenesine bir öpücük bıraktı. Hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Zaten düşünecek bir şey de yoktu. Hayatlarında geçici küçük pürüzler vardı o kadar. Mesela bu hastalık. Ama... Hah! Ölecek değildi ya... İnsanlar ona bu kadar acıyarak bakmasaydı.

Harry'nin yüzünde bir gülümseme belirdi. Sonra gözlerini hafifçe açtı. Gözlerini okyanusla birleştirince durdu. Bir şey demeden izledi. Yüzündeki gülümser ifade durdu. Aşk ile bakmaya başladı sadece. Louis de durumdan memnun ve kendini olaya kaptırmış bir şekilde bakmaya devam ediyordu.

Louis birden Harry'nin dudaklarını hızla öpüp çekildi. Harry andan kurtulup gülümsedi. O da aynısını yaptı. Louis'nin küçük vücudunu biraz daha sararak Louis'nin saçlarını kokladı. Louis de sevgilisinin uzun saçlarına parmaklarını dolanmış oynuyordu. Bir süre konuşmadan bunu devam ettirdiler. Harry sessizliği bozan ilk adımı attı. Louis'nin sol elini sağ elinin içine aldı. Dudaklarına getirip elinin içini öptü.

"Merhaba meleğim."

Louis alnını Harry'nin göğsüne dayayarak utandığını belli eden bir gülümseme ekledi dudaklarına. 

Harry ile mükemmel bir hafta geçirmişlerdi. Kontrol için hastaneye gittiklerinde doktor ilerlemenin durduğunu, ona iyi gelen şey ya da kişi kimse ondan ayrılmaması gerektiğini söylemişti. Louis Harry'e bu faktörün hep kendisi olduğunu söylerdi. 

Harry Louis için ağlamayı kesmişti. Çünkü ikisi birbirine iyi geliyordu. O iyileşecekti. Louis'nin hastalık belirtileri bile gördüğü birkaç rüyadan başka bir şey değildi. 

"Bu gün de dışarı çıkalım mı Harold? İki gün önce Niall'ın tripleri yüzünden erken dönmüştük..." 

"Olur bebeğim. Nereye gitmek istersin?" 

Louis işaret parmağını dudağına koyarak düşünür gibi yaptı. 

"Hmmm..." aniden bir şey bulmuş gibi yapıp sonrasında Harry'nin dudaklarına kapandı."Aha!.. Hazır mısın duymaya?" 

Harry gözlerini açıp merakla baktı. Kafasını hızla çevirdi. Louis doğruldu ve Harry'e doğru oturarak bağdaş kurdu. 

"Lunapark'a gideceğiz!" 

Harry ilk önce fazla haraketin Louis'ye iyi gelmeyebileceğini düşünüp reddedecekti ki gözündeki ışığı söndürmek istemedi. Yavaş bir şeylere binerlerdi hem. Lunapark... Güzel fikirdi. 

"Tamam. Ama... Hızlı şeylere binmeyeceğiz.Ben korkarım." 

"Hadi ama Harry. İkimiz de bunu neden söylediğini biliyoruz." 

OBSESSIVELY (Larry Stylinson) (Smut!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin