Louis Harry'nin kolundan tutup çekti. Araba fren ile kıl payı durmuştu ama Louis Harry'i öyle güçlü çekmişti ki ikisi de yuvarlanarak yere düşmüştü. Ne olduğunu anlamayan Harry yerde yatarken diğer gelen arabaları gören Louis Harry'i tutarak yolun kenarına attı. Bu sefer yolun ortasında kalan Louis'yi de olanlar olurken oraya doğru koşan Niall kurtarmıştı.
Niall havaya küfürler savurarak onlara iyi olup olmadıklarını soruyordu. Louis bir an Harry ile göz göze geldi.
"Lou-"
Louis bir an bile durmadan Harry'i tuttu ve dudaklarını onunla birleştirdi. Onu kaybetmekten o kadar çok korkmuştu ki... Ona bir şey olmuş olma ihtimalini düşünmek bile istemedi. Dudaklarını istedi sadece. O an öyle olmak zorundaydı. Onu sanki son kez öpüyor gibi öptü.
Louis fren yapan arabanın sahibinin park edip onlara doğru geldiğini gördü.
"Beyefendi masrafı neyse karşılayacağımızdan emi-"
"Aman tanrım Louis Tomlinson! İyisiniz değil mi efendim?"
"Te-teşekkür ederiz hastaneye gideceğiz sanırım yere çok sert düştük sadece o kadar. Dediğim gibi parasını..."
"Ah tanrım parayı boş verin ben götüreyim sizi arabama atlayın ufak bir çizik oldu sadece."
Louis tam gerek olmadığını söyleyecekti ki Niall, kafası kanayan Harry'i arabaya doğru götürüyordu. O da bir şey demeden arabaya yöneldi.
...
Hastaneye geldiklerinde ikisine de ufak pansumanlar yapılmıştı ve nolur nolmaz diye bir gece kalacakları söylendi. İç kanama belirtisi yoktu ama her an her şey olabilirdi sonuçta.Birbirlerini Louis'nin Harry'i öptüğünden beri görmemişlerdi. Louis tepkisinden korkuyordu o yüzden onun.
Niall Louis'nin yanındaydı.
"Dostum şimdi de Harry'nin yanına gidiyorum. Ona da bakmalıyım. Bir şey isterse-"
"Şey, ben de gelebilir miyim?"
Niall olanları görmüştü. Ondan dolayı çok mutluydu ama belli etmemeye çalışmıştı. Şu an ise kendini tutamadı.
"Ahhhh sonunda dostum! Ne zaman soracaksın diye bekliyordum totem bile yapmıştım. Of larry birleşme anı ahahahhehhehe" (Captain Niall gülüşü)
"Lar- ne?"
Bu Harry'nin ona söylediği andan beri Niall'ın onlara taktığı ship ismiydi. Ya olurlarsa diye düşünerek koymuştu bunu. Ama heyecandan Louis'yi dinlemeyip kolundan yavaşça kaldırdı. Harry'nin odasına yöneldiler.
Harry'nin ağzından
Odama girdiklerinde utancımdan Louis'nin yüzüne bakamadım. O da bana bakmıyordu çünkü. Utanıyor muydu? Yoksa istemsiz gelişen bir öpücük müydü o? Ah tanrım benden nefret ediyor olmalıydı... Hem saçmalamıştım hem de sonrasında kendimi arabaların üstüne atmıştım. Tamam biraz da sarhoştum. Beni isteyecek olsa bile artık deli olduğumu düşünüyordur.
Niall yanıma yaklaştı, Louis geride kalmıştı.
"Dostum iyisin değil mi?"
"Evet anneciğim sağolll"
Bana bin kere bunu sorduğu için imalı söylemiştim. Ve biraz dramalı ve abartılı bir şekilde elini tutmuşum. Louis gülümser gibi oldu. Ama yüzüme hala bakmıyordu. Gözlerini kaçırdı. Ne güzel gülüyordu öyle... Sanki insan olmayı seçmiş bir melek gibiydi... "Melekler Şehri" filmindeki gibi... Louis ile onu izlemeli ve ona nereden geldiğini hatırlatmalıydım.Sahi, yapar mıydım bir gün?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSESSIVELY (Larry Stylinson) (Smut!)
FanficLouis ve Harry'nin birbirinden üne sahip şirketleri vardır. Birbirlerinden bihaber olan Louis ve Harry, büyük bir reklam fırsatını kaçırmamak üzere karşı karşıya gelir. İşlerine bu kadar takıntılı olan mavi ve yeşil, zamanla birbirine daha çok takın...