10- I can't forget

1.3K 102 173
                                    

***
Bu bölümü Nazlı  (_purson_) bebeğime adıyorum belki biraz moral olurr  iyi okumalarrr muah💚💙
***

Louis o gün arabada uyuyakalmıştı.Ertesi gün yoğun baş ağrısı ile kendini eve attı. Duşa girdi. Yatağa uzandı. Uyudu.Hep rüyada kalmayı diledi.

...
Harry de çalışmıyordu bu gün.Olanları düşündü. Evet belki de onu kandırmıştı. Ama bu iş kaçırmaması gereken bir işti. Onu sevmişti. Eğlenceli biriydi evet. Rekabet yoktu,hep Harry öyle derdi ama bazen bazı şeyler öyle olmuyor demekki diye düşündü Harry.

Olanları gereğinden fazla düşündüğünü farketti. O da oyalanmak için bir şeyler aradı ve evde eksikler olduğunu fark etti. İnternetten almak yerine alışveriş yapmayı her zaman daha çok sevmişti.

Gittiginde hemen ev ihtiyaçlarını almaya başladı. Köşede bir çorba bardağı gördü. Maviydi. Ama... Farklı bir mavi. Sanki oraya değil de tanıdığı birinin gözlerine ait bir mavi. Aman kimse kimdi.Sonuçta evde yoktu böyle bir şey ve almak istedi.Başka bir nedeni olmadan... Bir tava gördü. Yemek yapmayı çok severdi.O yüzden onda fazlasıyla vardı.Ama evinde böylesine güzel bir mavi tava olmasa mıydı? Onu da aldı.

Kendi kendine konuştu "Ama bu iş çok önemliydi.Hem benimkine bayıldığını söyledi. Bence her halükarda beni seçerdi" eline gelen mavi tuvalet fırçasını sepete attı. "Yani Bay Tomlinson da iyi bir şirkete sahip buna üzülmüş olmamalı." Soy adını söylediğinde oluşan karın bölgesindeki karıncalanmayı es geçti ve sepete mavi bir diş fırçası atıp devam etti."Hem yapabileceğim başka bir şey yoktu. O haberler..." kasaya doğru yürüdü.Elimdekileri tek tek koydu. "Bunu yapmalıydım."

O günü hatırlayıp utanınca anca kafasını çevirdi. "Beyefendi ,478$58cent diyorum.Paranız çıkışmadıysa..." Harry ona şaşkınlıkla bakan kasa görevlisine parayı uzattı. Normalde olsa Harry'i tanırlardı ama bu gün kafası o kadar doluydu ki biraz kendini kamufle ederek çıktı dışarıya. Özür dileyip marketten çıktı.

Eve kendini attığında aldıklarını yerleştirmek üzere poşetleri açtı. Biraz fazla mı mavi ürün almıştı? Hayır hayır sadece lazım olan şeyleri aldı. Mavi denk gelmiş demekki.

Ne yani bu mavi çatala da mı ihtiyacı vardı? Zaten evde yeterince çatal vardı...

Her şeyi yerleştirip kendini yatağa attı. Kafasını çok şey karıştırıyordu.Nedenini bilmiyordu ama sürekli Louis aklına geliyordu. Sanırım vicdan yapmıştı. Televizyonu açtı. Youtube açıktı. Bir tiktok videosu açtı. Şarkı ağırlıklıydı.

Eyes blue like the Atlantic,
Gözler mavi  Atlantik gibi,

And I'm going down like the Titanic.
Ve ben düşüyorum Titanik gibi.

Bu şarkı ona birini hatırlatır gibi hissetti. İzlemeye devam etti. Ne ? Biri Louis 'ye bu şarkı ile video hazırlamıştı. İçinde gözleri olan... Çok güzeldi... Yani... Video güzeldi.Kimse yanlış anlamasın. 5 tane falan izledikten sonra ne yaptığını fark etti ve televizyonu da kapadı. İyice yatağa yerleşti. Uyumadan önce, şarkı ağızına takılmasa da söylemek istedi.

Eyes blue like the Atlantic.
And I'm going down like the Titanic.

Sanki birini düşünür gibi oldu. Sonra uyudu.

Harry uyandığında gözünde yaşlar vardı. Rüyasında garip bir şekilde Louis'yi görmüştü. Ne kadar pişman olduysa demek bilinç altına yerleşmişti. Sahi o neredeydi? Onunla konuşmalı mıydı? Gerçi ne diyecekti..? Belki konuşmayı dener tokat yer dönerdi.Tokat da yiyecek olsa  konuşmaya gitmeyi düşündü. Polisi aramayacak olmasını umdu.

OBSESSIVELY (Larry Stylinson) (Smut!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin