8- how it feels

1.7K 107 140
                                    

Harry şirkete adımını attı. Herkesin onun geleceğinden haberi olduğundan yukarı rahatça çıktı. Harry Louis'nin tarif ettikleri odasına ilerledi. Niall'ın çıktığını gördü.
-Hey, Niall! 
-Hey, Harold... 
Düzdü
El tokuştular. Harry Niall'ı beraber çay içmeye davet etti. Niall belki birazdan katılabileceğini çünkü toplantı ile ilgili işleri olduğunu söyledi. Niall hala ona kırgındı. Jess ile işinin bittiğini söylemişti. Ama Harry ile henüz konuşmamışlardı.
-Seninle özel konuşmak istiyorum dostum. Böyle olmaz cidden. Onu en kısa zamanda işten atacağım yeni asistan bulmak zor olmaz umarım... 
Niall onayladı. Harry onun çok masum ve şirin olduğunu düşündü. Saçlarını aşağı atıp karıştırdı.Güneşgözlüklerini kafasına taktı.Son kez düzlettikten sonra kapıyı çaldı. "gel." Harry içeri girince Louis doğruldu. Gülümsedi. 
-Erken olmadı değil mi? 
Dedi Harry. 
-Hayır hayır gel lütfen. 

Harry sakince oturdu. T-shirt giymişti. İlk defa. Yine göğüsü boldu. Kuş dövmelerinin gözükmesine neden oluyordu. Ve bu kadar ince t-shirt mü olurdu? Hiç giymeseydi bari... Kelebek dövmesi de gözüküyordu. Kafasının üstünde aynı zamanda saçlarını tutturduğu siyah gözlüğü vardı. Siyah dar pantalonuyla da gayet klasik duruyordu. Ama bu kadar normal kıyafetlerle deli gibi ateşli nasıl duruyordu acaba? Ve bi de evet. Gökkuşaklı minik bilekliği... 
Louis ceketini çıkardı çünkü sıcak mı oluyordu ne? Zaten bu kadar sıcak havada bunu giymesi saçmalıktı. 

Louis'nin birkaç saat sonra o önemli toplantısı vardı. Ve işler o kadar iyi gitmişti ki Harry'nin gelmesinde bir sakınca yoktu. Niall da ortalıkta görünmediğine göre her şey gayet iyiydi. Yani koskoca Bay Styles'ı reddedecek hali yoktu. O onu yemeğe götürmüştü. Ah zaten o yemeği gören bir kaç insan yüzünden bir iki haber bile çıkmıştı. 

Harry'nin toplantısı da ertesi gündü. Başka bir şirket daha dahil olmak üzere 3 şirkete teklif edilmişti bu vakıf olayı.

-Hoş geldin Harry. Ben mükemmel restoranlarda karşılayamadım seni ama... 

Dedi sırıtan bir ses tonuyla. Konu açmak istemişti. Becerememiş miydi? Çünkü Harry ona ifadesiz bakmaya başlamıştı yine. Bu sefer dudaklarına. Anlamamış olmalıydı. 

-Neyse neyse. Sen nasılsın?

Diye devam etmeye çalıştı. Harry şimdi kendine gelmişti. Sakin ve boğuk ses tonuyla tekrar konuşmaya başladı. Birbirlerine alışmışlardı. Sürekli gülüyorlardı. Harry bir ara ayağa kalkıp hararetli bir şeyler anlatmaya başladı. Louis dediği şeye inanmayıp onunla dalga geçince, Harry onu şaka amaçlı ittirdi. Odasının dışarı bakan tarafı duvar yerine full camdandı.Sandalyesi arkadaki cama doğru ilerledi ve oraya çarptı. Oraya kadar gidince Louis şaşırdı ve orada gülerek bekledi. 

Harry bir an ciddileşti. Louis'nin üzerine yürümeye başladı. Hızla yürüdü ve önüne geldi. 

-Tamam tamam en güçlü sensin. 

Deyip gülümsedi Louis. Tam kalkacaktı ki Harry onu omzundan geri oturttu. Dikkattli bir şekilde ona bakıyordu Harry. Yüzünü yüzüne indirmeye başladı. Louis dalga geçtiğini sanıyordu. Harry iyice yaklaştı. Yüzü çok korkan bir hal almıştı. Louis "Har..." diyemeden Harry dudaklarını birleştirdi. O kadar hafif birleştirdi ki Louis bir pamuğu öpüyor gibi hissetmişti. Dudakları sıcacıktı. Louis kendini çekmek yerine gözlerini kapadı. Ne yapacağını bilmiyordu. Düşünmedi. Harry birkaç saniye sonra dudaklarını ayırdı. İkisinin gözlerini birleşti. Mavi yeşili, yeşil maviyi deli gibi istiyordu. Harry çok bakarsa etkisine kapılacağını düşündü. Ondan dolayı tekrar dudaklarını birleştirdi. Biraz daha sertti. Harry Louis'nin kucağına oturdu. Yerleşme haraketini yaptıktan sonra öpmeye devam etti. Louis buna inledi. Geri çekilip tekrar öpmeye başladı. Louis bazen alt bazen üst dudağını öperek karşılık vermeye başladı. Sabaha kadar birbirleriyle öpüşebilirlermiş gibi hissettiler. Harry dilini Louis'nin üst dudağına sürerek içeri giriş izni aldı. Louis ağzını minik bir inlilti bırakarak açtı. Artık dilleri buluşmuştu ve  haraketleri sertleşmişti. Biraz daha öpüşükten sonra Harry öpücüklerini Louis'nin çenesinden boynuna indirdi. Küçük bir ısırık bırakınca Louis inledi. Harry öptüğü yeri yalamaya ve tekrar tekrar emmeye başlayınca ikisinin de pantalonları canını yakmaya başlamıştı. Louis melek gibi sesler çıkarıyordu. Louis de aynısını Harry için düşünüyordu. Harry bir anda elini Louis'nin pantalonuna attı. Louis boğuk inledi "ah... Siktir..." Harry de bu sese karşılık inledi. Ve elini haraket ettirerek dudaklarını emmeye devam etti. Harry Louis'nin dudaklarından ayrılıp yerde diz üstü durdu. Louis'nin pantalonunun düğmesini ve fermuarını açtı. Pantalonunu hızla çıkarmayı beceriler. Louis tekrar oturunca Harry önündeki manzaraya şaşkın bir şekilde baktı. Sonra Louis'e dönüp pis bir sırıtış attı. İkisinin de gözleri anlamsız yaşlıydı. Ve ortamdaki duygu yoğunluğundan ağlayacak gibilerdi. Harry Louis'nin baksırından da Louis'yi okşadıktan sonra Louis huzursuz haraket etmeye başladı. Artık bir şeyler istiyordu ve eğer biraz daha uğraşırlarsa iç çamaşırına gelebilirdi. Harry de aynı durumdaydı. Ama fikri başka yöndeydi. Ana kapılmamalıydı. Louis'nin baksırını da tek haraketle çıkardıktan sonra Louis'nin penisinin dikliği ve sertliği Harry'i daha da çıldırtmıştı. Nasıl böyle olabiliyordu? Hem de çok büyüktü. Neyse... İşine dönmeliydi. Penisine doğru yüzünü yanaştırdı. Başına minik bir öpücük bıraktı. Öptüğü yeri yaladı. Sonrasında da boydan boya yaladı. Louis çığlık atacak duruma gelip kendini kasmıştı. Harry anlayınca penisi ağızına doğru götürdü. Başını yavaşça aldı. En dibe kadar alabildiğinde biraz bekledi. Ağızı çok sıcaktı ve dil haraketleri çok iyiyidi. Geri çekilip tekrar ağızına aldığında Louis yüksek sesle inledi. Tüm oda yankılandı. Harry de inleyip haraketlerini hızlandırdı. Ellerini Louis'nin toplarına koydu. Küçük küçük sıkınca Louis'nin inlemeleri bağırışa döndü. Harry de ağızı penis ile dolu olmasına rağmen deli gibi inliyordu. Ellerini Louis'nin gömleğinin içine soktu. Göğüs uçlarıyla karnının arsında elini dolaştırıyor yer yer sıkıyordu. Louis Harry'nin saçlarını istemsiz kavradı.O sırada gözlüğü yere düştü o yüzden. Umursamadılar. Saçları çok güzeldi. Mükemmel kokuyorlardı. Saçlarını hafifçe çekiştiriyordu. Bu Harry'i daha da çıldırtıyordu. Louis "ah... Çok yakınım..." dese de Harry ağızını çekmedi. Aksine iyice haraketlerini hızlandırdı. Louis artık o kadar bağırmaya başlamıştı ki. Duymayan biri sağır olmalıydı. Harry son kez sert haraketini yaptıktan sonra Louis Harry'nin adını inleyerek ağızının içine boşaldı.Harry meniyi yuttu. Ağızını sildi. Louis baksırını giydi. Harry saate baktı ve Louis'nin kucağına oturdu. Dudağına masum bir öpücük bıraktı "Artık gitmeliyim." dedi. Kalktı ve hızla kapıya yöneldi. 

Louis şaşkınlıktan ne yapacağını bilmiyordu. Nasıl hissettiğini de. Telefonunu eline aldı. 20 arama. Pantalonunu giydi. Sesleri mi duymuşlardı acaba? Niall'ı odasına çağırdı. Niall hızla içeri girdi. 

-Şirkette iş yaptığımızı düşünüyordum Bay Tomlinson. Kusura bakmayın ama bu kadar ne önemli işiniz vardı bilemiyorum. 

-Ne diyorsun Niall? 

-SİZCE NEYDEN BAHSEDİYOR OLABİLİRİM? TOPLANTINIZ YAKLAŞIK YARIM SAAT ÖNCEYDİ VE ADAMLARI TUTAMADIM. ONLARA ÇAY BİLE ISMARLAMAMA İZİN VERMEDİLER. BAŞKA BİR GÜN TELAFİ EDECEĞİMİZİ SÖYLEDİM AMA ADAMLARIN LONDRA'DA OLDUĞU DİĞER SON 3 GÜNDE DİĞER ŞİRKETLERİN TOPLANTILARINA GİRECEKLERMİŞ. SİZİ ARAMAYI,HATTA ODANIZA GİRMEYİ DENESEK DE ULAŞAMADIK MAALESEF. KAPI KİLİTLİYDİ. BU KADAR ÖNEMLİ NE İŞİNİZ VARDI BAY TOMLİNSON?KUSURA BAKMAZSANIZ SORABİLİR MİYİM? 

Siktir. Bay Styles bana blow job veriyordu. Ne işim olacak... Hem kapı kilitli mi dedi? Harry bu blow job u önceden planlamış mıydı yani..? 

-Siktir git Niall... 

-Ne? 

-SİKTİR GİT! 

Niall hızla kapıyı açıp çıktı. Yarım saat sonra odaya dalıp bir kağıt bıraktı. Louis'nin elleri yüzündeydi. İSTİFA DİLEKÇESİ! Niall tekrar hızla çıktı. 

Niall şirketten kendini dışarı atar atmaz bir taksi çağırdı ve şoföre "Styles Şirketi" dedi. Arabadan indi. Styles'in odasına kapıyı çalarak girdi. 

-Merhaba, bir asistan arıyordun değil mi?

Medyayı çok daha güzel bir şey koyacaktim bulamadım affedin bana...Neyse efsane bölümler geliyor hazır olun djdkksksms

OBSESSIVELY (Larry Stylinson) (Smut!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin