.........
Vakit buldukça elimden geldiği kadar hızlı yazacağım 💙
Ama okuyup yorum yapmamazlık yapmayın lütfen :))
.........
Celal ve Kaan abiyi beklerken yemekleri getirmişlerdi. Ama onlar gelmeden yemek yemedik.
15 dakikaya yakın sonra içeriye girdiler. Bizi aradılar. Ayağa kalkıp el salladım. Yılmaz abim de baktığım yere doğru baktığında onları gördü.
Bizim masaya geldiklerinde Yılmaz abimde ayağa kalkmıştı.
"Hoşgeldiniz" dedim.
"Hoşbulduk" diyerek sarıldı Celal abi.
Yılmaz abim boğazını temizledi.
Kaan abiyle de biraz samimiyetsizce sarıldım. Çünkü Yılmaz abim sinirlensin istemedim. Kaan da durumu fark ettiği için normal karşıladı.
"Hoşgeldiniz" diye el uzattı Yılmaz abim.
"Hoşbulduk" ikisiyle de tokalaştıktan sonra oturduk.
"E anlatın bakalım Derya'yla nasıl tanıştınız?"
"Deniz sayesinde"
"Deniz kim?"
"Şey"
"Evet?"
"Arkadaşım"
"Öyle mi? O neden gelmedi?" üçümüzün de yüzü düştü.
"Gelemezdi"
"Neden ?"
"Abi, daha fazla soru sormasan?"
"Peki, ama eninde sonunda öğreneceğim biliyorsun değil mi?"
Evet anlamında kafa salladım."Bize hiç abisinden olduğunu bahsetmemişti Derya" dedi Kaan.
"Fırsat olmadı"
"Aslında, biz üvey kardeşiz. Ama Derya benim her zaman gerçek kardeşim oldu. Aynı kandan olmasak da o benim kardeşim" dedi bana göz kırparak. Bu konu her açıldığında gözlerim doluyordu. Bana bakmasa bile bunu anlamış olacak ki elimi sıkıca tuttu.
"Ben kurt gibi acıktım ya hadi yiyelim artık" göz devirdim. Abim Celal'in böyle demesine şaşırmış gibi olsa da fazla umursamadan yemek yemeğe başladık. Yemeğin devamında pek sohbet etmedik. Deniz'in konusu hiç açılmadı."Ha bu arada ye- ımm, Derya"
"Efendim"
"Deniz'e gidemeyeceğimizi haber ettik ama yarın bekliyor bizi" sinirli bir şekilde baktım ona. Deniz'in konusunu açmamalarını gerektiğini söylemiştim.
"Tamam"
"Artık Denizin kim olduğunu söyleyecek misiniz?" bana doğru döndü.
"Derya?"
"Arkadaşımız dedim ya abi"
"Peki o nerde ki onu ziyarete gideceksiniz ? Hastanede falan mı?"
"Hayır"
"O zaman nerede ?" nasıl söyleyecektim böyle bir şeyi?
"Derya?" bu kez sesi sinirli çıkmıştı.
"Şeyde"
"Neyde ? Derya benden ne saklıyorsan daha fazla uzatma da söyle artık"
"Cezaevinde"
"Ne !?" bugün ikinci şokunu yaşıyordu.
"Ne demek cezaevinde ?"
"Cezaevinde işte abi"
"Cezaevinde ve sen onunla arkadaşsın öyle mi?"
"Evet"
"Derya, Deniz kız mı erkek mi?"
"Erkek" masanın altındaki elini yumruk yaptığını gördüm. Uzanıp yumruk yaptığı elini tuttum.
"Derya sen ne işler peşindesin?"
"Bir işler peşinde değilim abi"
"Yılmaz düşündüğün gibi birisi değil Deniz. Biz çocukluk arkadaşıyız onun. Farklı düşünüyorsun"
"Hapishaneye giren birisi için nasıl bir düşüncem olabilir" diyerek bağırdığında artık boynunda saklanan damarlar belirginleşmişti"
"Her hapishaneye giren suçlu, her dışarıda elini kolunu sallayarak gezen de masum olmuyor" dedi Kaan abi.
"Kaan abi tamam" Kaan abinin dediklerine bende şaşırmıştım. Çünkü Deniz kendi isteğiyle masumları öldürdüğünü söylemişti. Ama Yılmaz abim sinirlendiğinde yapamayacağı şey yoktu. O yüzden önce onu sakinleştirmem gerekiyordu.
"Masum biri ya da değil. Derya hapishanede olan birisiyle görüşemez"
"Abi! Fazla ileri gidiyorsun ama. Deniz'i tanımadan yargılıyorsun. Lütfen yapma"
"Neden senin için bu kadar önemli bu Deniz! Eski Derya olsaydı şuan benim dediklerimi haklı bulurdu!"
"Ben eski Derya değilim artık. Hayatın gerçeklerini öğrendim. Bunu Deniz sağladı. Onu tanıdığım zaman değiştim. O neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğretti. İnsanları tanımadan yargılamamam gerektiğini öğretti bana. O öğretti bana..." aşkı o öğretti diyemedim. Bir de üstüne aşık olduğumu söyleyemezdim.
"Tamam! Madem öyle bana da öğretsin o zaman Deniz insanları nasıl yargılayıp yargılamamam gerektiğini"
"Nasıl yani?"
"Yani yarın görüşmeye bende geliyorum"
"Abi"
"Merak etme sadece tanışacağım. Madem o senin için bu kadar değerli. Tanımam lazım değil mi?" evet anlamında başımı sallayıp konuyu daha fazla uzatmadım.15 dakikaya yakın daha oturduk. Bu süreç çok gergin geçmişti.
"Kalkalım mı artık?"
"Kalkalım abi" Celal ve Kaan abiyle de vedalaşıp ödemeyi yaptıktan sonra arabaya geçtik.
Hala tam sakinleşmediği için ağzımı açmıyordum.
"Deniz'e neden bu kadar değer veriyorsun?"
"Çünkü, çünkü o benim arkadaşım. İnsan arkadaşına değer vermez mi?"
"Biraz fazla veriyorsun sanki" göz devirdim.
"Neyse, nasıl tanıştınız? Annemgilin haberi var mı? Hapishaneye girmeden önce de tanıyor muydun?"
"Hangi birini cevaplayım?"
"Hepsini"
"Peki, şöyle tanıştık. Ben internetten araştırma yaparken karşıma çıktı ve mektup gönderdim" herşeyi kabadan abime anlatmamın yeterli olacağı şekilde anlattım.
"Ne gerek vardı böyle bir heyecana girmeye"
"Hiç arkadaşım yoktu abi. Annemgille de aram soğuktu. Sen de bir buçuk-iki yılda bir geliyorsun. Yani çok yanlız kalıyordum. Hem fena mı oldu 3 tane arkadaşım var artık"
"Aman ne arkadaş"
"Neyse, annemgilin haberi yok. Lütfen onlara birşey söyleme"
"Duruma bağlı"
"Abi!" alay edercesine kafasını çevirmeden gözlerini bana çevirip baktı.
"Hapishaneye girmeden önce tanımadım. Çok uzun zaman olmadı onu tanıyalı. O çok uzun zamandır cezaevinde"
"Hmm" arabada sorduğu soruları cevaplayarak geçirdik.………
Wuhhuu bölümler artık biraz daha uzun oluyor 😸
Yılmaz hakkında ne düşünüyorsunuz??
Bazı zamanlarda Celal ve Kaana Celal abi, Kaan abi diye yazmayacağım. Çünkü 3 kişiye de abi diye hitap ettiği için çok karmaşık oluyor.
ÖpüldünüzZzZz <3
Şu resmin güzelliğine bakar mısınız? 😻😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapishane Kaçkını
JugendliteraturHayatına heyecan katmak için kendinden yaşça büyük bir mahkuma mektup gönderen genç kız... Her şey böyle başlıyor ve olanlar oluyor. ÖpüldünüzZzZz<3