16. Bölüm

23.1K 856 138
                                    

………

Sizi bu  kadar uzun beklettiğim için özür dilerim :(

İyi okumalarr <3

………

Bu ne olduğu belirsiz ilişkinin olmasını istemeyen Deniz'di ve yine mektup yazan Deniz olmuştu.

Titreyen ellerimle yavaşça mektubu açtım.
Daha okumaya başlamadan gözlerim dolmaya başlamıştı bile.

"Özür dilerim Efulim... Sana söylediğim o ağır sözlerim için özür dilerim. Ama... Ama ben sana bunu yapamam. İlk mektubumda söylemiştim yazmaman gerektiğini. Özür dilerim Efulim... Yapamam... Ben buradayken seni düşünemem... Kafayı yiyorum çünkü... Lütfen...
AŞK ÇOK GÜÇLÜ, BENİ ZAYIF HİSSETTİRİYOR..."

Bu, bu bir şarkı sözüydü!
Aklıma gelen güzel bir şarkıyla hemen kalem ve a4 kağıdı aldım.

"SAÇLARININ KOKUSU BENİ SARHOŞ EDİYOR. BENİ SENDEN ESİRGEME DENİZ'İM. KAÇMADAN KURTAR KENDİNİ. GÜLÜŞLERİN HEP BENİM OLSUN. YEMİN EDERİM SENİ HEP SEVERİM. KORKULARINI HEMEN TERK ET!"

Başka hiçbir şey yazmadan sadece şarkı sözlerini yazıp kağıdı zarfa yerleştirdim.

4 Gün Sonra

4 gün içinde tekrar mektup gelmişti. Hızlı bir şekilde açtım ve sessizce okumaya başladım.

"Ama ben normal sevmeyi bilmem;
GARİP SEVERİM,
TUHAF SEVERİM,
BAŞKA SEVERİM,
DEĞİŞİK SEVERİM,
AMA GERÇEK SEVERİM..."

Tekrar bir şarkı sözü yazmaya karar verdim.

"SENİ GÜNEŞ SÖNENE KADAR SEVECEĞİM"

Kocaman kağıda tek bir cümle yazdım. Başka hiçbir şey yazmadım. Artık içimde tutamadığım birşeyi tek bir cümlede yazdım ve gönderdim.

5 Gün Sonra

"BEKLE, SADECE BEKLE. SENİ SANKİ HİÇ ACIYI HİSSETMEMİŞİM GİBİ SEVECEĞİM... SADECE BEKLE. SENİ SANKİ HİÇ KORKMAMIŞIM GİBİ SEVECEĞİM... SADECE, BEKLE.

Bu hafta beni ziyarete gel :)"

Yazdığım şarkı sözünü devam ettirmişti. Benim sevdiğim şarkıyı dinliyordu. Ortak noktamızı bulmuştum sonunda! Şarkılar!
Ziyarete gidip gitmemekle kararımı okuduğum an verdim. Gidecektim! Fazla uzatmaya gerek yoktu 15 gündür görmüyordum onu.

★★★★

En son aldığım mektubun ardından bir gün geçmişti. Mutfakta oturmuş atıştırıyordum.
Kapı çaldı. Yerimden kalktım.
"Ben bakarım"
Kapı deliğinden bakmadan direk kapıyı açtım.
"A-abi?" kollarımı açtım ve sarıldım.
"E burda böyle ayakta bekleyecek miyiz?"
"Hayır, gel hadi içeri"
"Annemgil evde mi?"
"Evdeler" oturma odasına ilerledik.
"Oğlum, Yılmaz!"
"Hani iznin yoktu senin?"
"Sürpriz yapmak istedim"
"İyi yaptın. Hoşgeldin" hoşgeldin hoş buldum faslını bitirdikten sonra oturma odasında oturduk.
"Üniforma çok yakışıyor sana abicim"
"E yakışıklıya ne yakışmaz dimi" göz kırptı.
"Öyle" diyip gülümsedim.
Yılmaz abim bavullarıyla birlikte odasına girdi ve duş almak için banyoya geçti.
Bende abimin habersiz gelişinin mutluluğunu yaşıyordum. Küçüklükten beri tek sığındığım sırttı o. Yüz üstü bırakmayan tek kişiydi. Her zaman yanımda duran beni hayatta tutan tek kişiydi.
Ona Deniz ve Celal, Kaan abiden bahsetmemiştim. Söylediğimde çok kızacaktı.

O duştan çıkana kadar bende odamı toparlamıştım. Annem ve babam odama girmediği için mektup gibi özel eşyalarımı haftada bir saklıyordum.

"Piştt" mektupları sakladığım dolabı kitlerken odama girdiği için yerimden sıçramıştım.
"Napıyorsun"
"Hiç odamı toparlıyordum"
"Birşey mi saklıyorsun sen?"
"Hayır, odamı toparlıyordum"
"İyi bakalım, saat geç oldu. Yarın kahvaltıya birlikte bir yerlere gidelim. Hem hafta sonu işinde yoktur. Konuşuruz biraz"
"Aslında şey... Evet yok, olur" yarın Deniz'i ziyarete gidecektim ama bir gün ertelesem birşey olmazdı bence.
"Abi senin kaç gün iznin var?"
"15  gün"
"Tamam" dedim gülümseyerek. Çünkü izinleri 1 haftayı geçmiyordu çoğu zaman.

………

Mektuplaşmalarda geçen şarkıların adı; this side of paradise-coyote theory, aksel-begonya, little do you know.

Kitaba yeni karakter geldiii. Onu da tanıyalım bakalım.

Yılmaz Öztürk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yılmaz Öztürk. 28 yaşında Derya Öztürk'ün abisi. Uzman Çavuş. (Gerçek adı; Yılmaz Kunt)

………

Beğendini mii ?
Sizi seviyorummm
ÖpüldünüzZzZz <3

Hapishane Kaçkını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin