hayatımın ışığı

18 3 0
                                    

Gözlerimi zorla araladığımda yatağa attığım telefonu alıp saate baktım. Saat sabahın yedisiydi.

ağrıyan başımla yataktan kalkıp saçımı topladım ve telefonumun mesaj kutusunu kontrol ettim.

*Rüya, Rüzgar taburcu olacak birazdan, eve geleceğiz.*

Saat sabah altı buçukta Cemre tarafından atılan mesajın ardından aşağıdan gelen seslerle hızla odadan çıkıp aşağıya indim.

Toprak ve Buğra'dan destek alarak yürüyen Rüzgar'a baktım. Onlar oturma odasına geçtiğinde Rüzgar yavaşça koltuğa oturdu.

Gözgöze geldiğimizde yutkundum.

"Eğer açssanız yiyecek birşeyler hazırlayabilirim.."

dediğimde Rüzgar hala bana bakıyordu.

"Hayır. Toprak odama çıkıp biraz dinleneceğim. yardımcı olur musun?"

gözlerimi yere çevirdiğimde Rüzgar Toprak yardımıyla odasına çıkmıştı.

Toprak aşağı geri indiğinde herkes koltuklara dizilmiş oturuyordu. Bende oturup çenemi dizime dayadığım elime yasladım. Açıkcası ağlamamak için zor duruyordum.

Gözümden bir damla yaş aktığında geriside gelmeye başlamıştı .

Cemre hızla yanıma gelip oturduğunda kollarıyla beni sardı.

"Ağlama Rüya. Aranız düzelecek,bak ben diyorum.." Başımı iki yana salladım.

"Bilmiyorum."

Toprak'ta öbür yanıma oturduğunda kolunu omzuma attı.

"Rüya,Bende Rüzgar'ı tanıyorsam seni affeder üzülme.."

Buğra'da önümde diz çöküp elini dizlerime koydu.

"Aynen Rüya.."

"Çok büyük bir teselli oldu Buğra gerçekten."

Cemre'nin esprisiyle güldüm gözyaşlarım arasından.

"Cemre çocuğumuz olunca Rüya'yı teselli ettiğimiz gibi teselli eder,koruruz onuda ."

dediğinde Cemre güldü.

Benide Güldürmüştü.

Tüm hatalarıma rağmen yinede dostlarım arkamdalardı..ve bu bana yetiyordu.

Ayağa kalktım.

Arkadaşlarımın sözleri bana umut olmuştu..

"Ben Rüzgar'la bir kez daha konuşacağım."

deyip Yukarı çıktım ve yavaşça Rüzgar'ın odasına girdim.

o uyurken yavaşça yatağın kenarına oturup elimi saçlarına götürdüm.

ama elim havada kalmıştı.

Onu hakketmediğimi düşünmeye başlamıştım.

tam elimi çekecekken Rüzgar elimi bastırıp saçına dokundurdu.

Gözlerini araladığında gözlerinin en derinine baktım.

Orada beni  affedebileceğine dair küçücükte olsa bir umut ışığı görüyordum..

derin bir nefes alıp veriş ardından elini elimden çekti.

"Zamana ihtiyacım var. O zaman bu zaman değil."

dediğinde ne konuşacağımı anlamış gibi cevabını vermişti ve  beni affetmesi için bir kaç zaman geçmesi gerektiğini söylüyordu.

Haksız değildi,bir yaranın bile iyileşmesi için o yaranın kabuk bağlaması gerekirdi..Bazen o kabuğu sökerdik ve yara yine kanardı ama sonuçta iyileşirdi işte...

GİTARİST~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin