Polisler Eymeni ve adamlarını almıştı.
Ve biz şimdi karakolda sorgudan çıkmıştık.
Rüzgar yanıma yaklaşıp bana sımsıkı sarıldı.
Bende ona sarıldım.
"O." dedim yutkunup. "Size yaptıklarının cezasını çekecek."
Ondan ayrıldığımda yüzüne baktım tekrar.
İçim gidiyordu.
Kalbim o kadar acıyordu ki o yaralı yüzünü gördükçe gözümden bir damla yaş aktı.
Rüzgar gözümden akan yaşa baktı sonrada gözlerimin derinine çevirdi okyanus gözlerini.
Parmağıyla yanağımı sildi.
" Hadi gidelim artık. Burada daha fazla kalmayalım"
Başımı salladım.
Yiğit, Rüzgar ve ben eve vardığımızda Cemreninde evde olmadığını farkettim.
"Kıza haber dahi vermedik." dedim ve hızla cebimden telefonumu aldım.
...
+Alo!
+Alo Cem-
+Rüya neredesin? İyimisin?
+sakin ol bir. Ben iyiyim evdeyiz sen neredesin?!
+ben karakola gidiyorum şimdi. Toprağın olduğu.
+Tamam bizde geliyoruz.
+Tamam. Görüşürüz.
+Görüşürüz.
Rüzgar merakla bana bakarken telefonumu cebime koydum.
"Cemre karakola gidiyormuş. Bizde gidelim. Yeni gelişmeler olabilir."
Rüzgar başını salladı.
Yiğite baktım oda başını salladı.
Evden çıkıp hızla Yiğitin arabasına bindik.
Karakola vardığımızda koltukta çaresizce oturan Cemreyi gördüm.
Başını kaldırıp gözleri benimkilerle buluşunca hızla ayağa kalkıp yanıma geldi.
Bana sarıldı, bende ona sarıldığımda benden ayrılıp bizi soru yağmuruna tutmaya başladı.
"Rüya sana ne yaptılar? Siz ikiniz niye o kadar saat telefonlarımıza cevap vermediniz?!"
Yüzüne baktım.
"Sakin ol biraz. Anlatacağım. Ama önce bir Toprakla görüşmemiz gerek. Onunla birlikte sanada anlatacaklarımız var."
Deyip önce Rüzgara sonra Yiğite baktım.
"Biz bir komiserle görüşelim. Siz burada bekleyin."
Rüzgara başımızı sallarken Rüzgar ve Yiğit komiserin odasına yöneldiler.
Aklımda çok iyi bir plan oluşmuştu.
Bu plan hem Toprağı kurtaracaktı hemde Eymenden kurtulmamızı sağlayacaktı.
Ben planı kafamda kurgularken Rüzgar ve Yiğit komiserin odasından çıkmış bize doğru yaklaşıyorlardı.
"Hadi gelin. Sadece 10 dakika izin verildi. Onuda zoraki aldık. Hemen konuşmamız gerek."
Rüzgara başımızı sallayıp görüşme odasına girdik.
Toprak içeri girdiğinde bir süre Cemreye baktım.
O kadar acı dolu bakıyorduki Toprağın gözlerine.
Gözünden akan yaşı hızla eliyle sildi.
Toprak bir süre bize kapıdan bakıp içeri girdi ve hızla yanımıza oturdu.
"Nasılsınız?" dedi Toprak yutkunup.
"İyi olmaya çalışıyoruz diyelim. Sana ve Cemreye anlatacaklarımız var."
Dedim Cemreye bakıp.
Toprak başını salladı 'dinliyorum' der gibi.
Baştan sona her şeyi anlattık.
"Aslında benim kafamda bir plan oluştu."
Dedim herkes bana meraklı gözlerle bakarken.
"Şimdi Eymen şuan polislerin elinde.
Eymene gidip onun Toprağa karşı olan şikayetini geri almasını ve eğer alırsa bizimde şikayetimizi geri çekeceğimizi söyleyeceğiz. O şikayetini çekecektir, en azından ben öyle düşünüyorum. O çekecek ama biz çekmeyeceğiz. Bu sayede Toprak kurtulacak. "
Dediğim sırada Yiğit söze girdi.
" Çok mantıklı düşünmüşsün ama bir ihtimal varki, Eymen bizim şikayetimizin geri çekilmediğini öğrendiği an tekrar şikayette bulunabilir. Yani bu bir ihtimal. "
Başımı salladım.
" Ama denemeye değer. " dediğim sırada kapının açılma sesiyle başımı oraya çevirdim.
Buğra.
Kapıda Buğrayı görmemle onu unuttuğumuz gerçeği suratıma bir tokat gibi çarptı.
" Buğra? "
Dedi Yiğit sorarcasına.
" Ben bahçeye inmiştimde. Sizin geldiğinizden haberim yoktu. Komiser söyledi. Geldim."
Rüzgar eliyle Buğraya gelmesini işaret etti.
"Gel kardeşim. Bizde plan yapmaya çalışıyoruz."
İç çektim.
"Ne planı?"
Rüzgar kısa bir süre bana bakıp Buğraya geri döndü.
"Toprağı kurtarma konusunda bir plan."
Buğra bize baktı.
"Eymenin size neler yaptığını biliyorum."
Kaşlarımı çattım.
"Nasıl?"
Ona daha bir şey söylememiştikki.
"bakmayın öyle saçma hareketlerime bazı konularda Yiğiti bile geçerim."
Biz gülüşürken Rüzgarın derin iç çekişiyle ona döndük.
"Biz hiç ayrılmayalım."
Deyiverdi.
Yutkundum.
"Ayrılmayacağız."
Dedim.
"Ayrılmayacağız."
Dedi Yiğit.
"Ayrılmayacağız"
Dedik hepimiz tek tek.
Biz birbirimizi tamamlayan puzzlelerdik aslında.
Bir parçamız eksilmemeliydi
O zaman puzzleninde bir anlamı kalmazdı.
Ki biz puzzle parçalarını hiç ayırmayacaktık.
"Toprağı kurtaracağız merak etmeyin. Hatta kurtuldu bile diyebiliriz."
Buğraya kaşlarımı çattım.
"Nasıl yani?"
Buğra gülümsedi.
"Ben siz karakoldan ayrıldıktan sonra biraz araştırma yaptım. Komiserlerdende bilgi edindim.
Eğer biz Eymenin şikayetini bir şekilde geri çektirirsek, ve o sonrasında tekrar şikayette bulunmak isterse bulunamayacak. Çünkü şuan o tutuklu. Ve şikayette tekrardan bulunamaz. Yani sadece Eymeni buna ikna etmemiz yeterli olacaktır. "
Hepimiz Buğraya kocaman gözlerle bakarken kafamın içinde yavaş yavaş umut ışıkları yanmaya başlıyordu.
" İşte. Benim planıda bu işin içine katarsak tamamdır. "
Dedim heyecanla.
Açılan kapı ile başımızı oraya çevirdik.
İçeri komiser girince ayağa kalktık.
"Süreniz doldu gençler."
Başımızı sallayıp kapıya doğru yöneldik.
Komiser kapıdan çıkınca Rüzgar söze atladı.
"Toprak sen sadece biraz sabırlı ol. Biz seni kurtaracağız kardeşim."
Deyip eliyle Toprağın omzunu sıvazladı.
Toprak başını sallarken.
Polis Toprağı alıp uzaklaştı.
"Hadi bizde eve gidip planı masaya yatıralım artık."
Yiğitin dediğiyle başımızı salladık.
Bu sefer Buğrada bizimle geliyordu.
Buğra, Yiğit, Cemre, Rüzgar ve ben arabaya bindik.
Eve vardığımızda salondaki koltuklara oturduk ve planı konuşmaya başladık.
"Rüyanında dediği gibi onun planını işin içine katarsak kolay olabilir. Bu çok işimize yarayacaktır."
Rüzgarın dediğini onaylarken telefonumdan gelen bildirim sesiyle elimi cebime attım.
Telefonumu elime aldığımda yabancı numaradan gelen bir mesaj olduğunu farkettim.
Mesajı açtım ve tane tane okumaya başladım.
*Rüya. Ben annen. Sadece seninle bir kere daha görüşmeme izin ver. İstanbulda olduğunu biliyorum. Ve seninle konuşmak istediğim birtakım şeyler var. Bu yüzden yarın saat 15.00 da sahildeki kafede olmanı istiyorum. Gelmek veya gelmemek senin tercihin fakat Sadece son bir kez bu ricamı geri çevirmezsen çok mutlu olacağım kızım. Kendine iyi bak. *
Telefon elimde öylece kalakalmıştım.
Ne yapacaktım?
Gidecekmiydim?
Yoksa inadına gitmeyecekmiydim?
Beynim ne kadar gitmememi söylesede kalbim oraya son bir kez onunla görüşmek için gidebileceğimi söylüyordu.
Sanırım bu sefer kalbimin sesini dinleyecektim.
"Güzelim iyimisin?"
Rüzgar'ın sesiyle başımı telefondan kaldırıp ona çevirdim.
"hı hı."
Dedim hala ne yapacağımı düşünüyordum.
"Mesaj kimden gelmiş?"
Yutkundum.
Rüzgarın gözlerine baktım.
"Önemsiz bir mesaj."
Dediğim sırada Rüzgar telefonu elimden aldı ve mesajı gözleriyle takip ederek okumaya başladı.
Bir kaç saniye sonra başını kaldırıp gözlerimin içine baktı.
"Gidecekmisin?"
Omuzlarımı kaldırıp indirdim.
"Bilmiyorum. Ama galiba gideceğim."
Dediğim sırada Cemre söze atladı.
"Ne oluyor bizede söylesenize?! "
Başımı Cemreye çevirdim.
Telefonumu Rüzgarın elinden alıp Cemreye verdim.
Onlar mesajı okurken offlayıp arkama yaslandım.
" Gideceğim. "
Dedim Yutkunup.
Ayağa kalktım.
" Ben bugün epey bir yoruldum. Uyuyacağım. İyi geceler. "
Cemreden telefonumu aldığım sırada Rüzgarda ayağa kalktı.
"Bende uyuyacağım iyi geceler."
Herkes başını sallarken biz Rüzgarla yukarı çıktık.
Ben odama girdiğimde Rüzgarında arkamdan geldiğini gördüm.
"Sen nereye?"
Dedim tek kaşımı kaldırıp.
"Bu aralar başbaşa kalamadık. Ayrıca seni özledim. Seninle yatacağım."
Başımı sallayıp yatağımın pikesini kaldırdım ve yatağa uzandım.
Rüzgarda yanıma uzanınca pikeyi üstümüze örttüm.
Rüzgar arkadan belime sarılıp başını boynuma gömdü ve derin bir nefes aldı.
" En çokta şu kendine has güzel kokunu özledim. "
Dedi.
Elini tuttum.
Bir kaç saniyelik sessizlik sonunda dudaklarımı araladım.
"Rüzgar."
Dedim kısık sesle.
"Efendim Güzelim."
Derin bir nefes aldım.
"Ben korkuyorum."
Dedim iç çekip.
Evet artık tam anlamıyla korkuyordum.
Hemde çok korkuyordum.
Onları kaybetmekten.
Onlara zarar gelmesinden.
Onların acı çekmesinden deli gibi korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİTARİST~
Teen FictionGİTARİST İKİ GENÇ... Bir gitar var... Bu gitar bu iki gencin hayat gitarı.. Uzun ince parmaklar bir tele dokunuyor.. Ve bir ses çıkıyor.. Tiz bir ses ve bu ses tüm dünyada yankılanacak kadar gür. Sonra bir tele daha dokunuyor parmaklar.. Başka bir s...