Gözlerimi açmaya çalıştığımda tepemde duran florasan buna engel oluyordu.
Gözlerim ortamın ışığına alışınca gözlerimi araladım.
Etrafıma bakınmaya başladığımda bir hastane odasında olduğumu farkettim.
Yatakta yavaşça doğrulup bir süre kolumdaki serumun akışını izledim...
Başım ağrıyor, kafam bir milyondu sanki..
Ne olmuştu bana böyle?
Başımı sağa çevirdiğimde koltukta uyuyan Rüzgar'la karşılaştım.
Bir süre onu izledim öylece.
O an korktuğum şey başıma gelmişti.
Evet ben bu çocuğa aşıktım...hemde kör kütük aşıktım.
Neredeyse daha yeni tanışmış olabilirdik ama öyleydi işte.. Reddedemezdim bunu.
Ben hala öylece Rüzgar'ı izlerken Rüzgar kıpırdanmaya başladı ve yavaşça gözlerini araladı.
"Rüya" mayışmış sesiyle adımı söylerken o kadar tatlıydıki..
Saçları hafif dağılmış, gözleri uykudan yeni kalktığı için biraz şişmişti.
"uyanmışsın. Neden bana haber vermedin?"
Ben bu çocuğu yerim.
"Uyandırmak istemedim önemi yok."
O sırada başımın ağrısı keskinleşmeye başlamıştı. Başımı elimle ovuşturmaya başladım.
Rüzgar ayağa kalkıp yanıma geldi. Kaşları çatıktı.
"iyimisin? Başınmı ağrıyor? Hemşire çağırayımmı?"
O sorularını sayıklarken ben hala başımı ovuyordum.
"Dur sakin ol. Ben iyiyim sadece biraz başım ağrıyor o kadar."
"Ağrı kesici vermemi istermisin? Bu arada doktor yüksek derecede panik yaşadığın için tansiyonunun yükseldiğini ve bu etkiyle bayıldığını söyledi."
Ben olanları yeni yeni hatırlarken gözüm saate kaydı. Saati görünce şoka girdim. Saat tam 19:15ti.
Akşam olmuştu bile.Bir yandan saate bakarken bir yandan İçimden annemin eve gelmemiş olması için dua ediyordum.
" ilaç çok iyi olur. B-benim yüzümden oldu herşey ben özür dilerim Rüzgar gerçekten."
Benim yüzümden geldiğimiz durumlara baksanıza.
"Rüya şuan gerçekten saçmalıyorsun ne özrü"
Ama benim aklım hala Rüzgar ve Ayazın birbirlerini nereden tanıyor olduklarıydı."Rüzgar." bence sormanın tam zamanıydı. Rüzgar bana hapı ve suyu uzatırken elinden aldım.
"efendim güzelim." hapı ağzıma atıp suyu içtim.
"Sen Ayazı nereden tanıyorsun?"
Rüzgar sıkıntılı bir nefes verdi.
"Boşver bunun bir önemi yok."
İçimdeki merak beynimi kemiriyordu adeta...
"Ama merak ediyorum" bunu öğrenmenin tek yolu vardı.
Tabikide şirinliğimi ön plana atacaktım!
Ben Rüzgara yavru köpek bakışlarımı atarken benim bakışımın değiştiğini farkedince kaşları bir anda gevşeyiverdi.
"Bakma bana şöyle" dedi gülümsememeye çalışarak.
"Nasıl?" dedim bozuntuya vermeyip.
"şuan baktığın gibi işte.. Bakma öyle"
Evet oyun daha yeni başlıyordu.
"nedenmiş?" dedim. Şirinlik dozunu ikiye katlarken.
"çünkü seni öpesim geliyor"
İşte o an nefesimin kesildiğini hissettim. Yüzüm kıpkırmızı olunca konuyu değiştirdim."konuyu başka yerlere saptamayalım lütfen ve evet seni dinliyorum."
Merak duygum bi siktir ol plis!!"bilmeyi çokmu istiyorsun?"
Ben iki saattir ne için uğraşıyorum.
Başımı sallayıp hevesli gözlerle ona bakmaya başladım."Tamam o zaman anlatıyorum..."
" Bundan 9 yıl önceydi.."# 9 Yıl önce..
Rüzgar okula gitmeden önce kahvaltı yapmak için oturdukları villanın büyük merdivenlerinden küçük adımlarla inmeye başladı. Aşağı doğru indikçe bağırış ve çağırış sesleri artıyordu.
" Sarp gerçekten bilerek olmadı gerçekten. Birdenbire oldu. Kafam yerinde değildi. Affet beni n'olursun!!"
Rüzgar annesinin ağlayış ve yakarış seslerini duyunca kaşlarını çattı. Gerçek bir kaş çatmaydı bu. Rüzgar daha 9 yaşında bir çocuk olmasına rağmen gerçek anlamda kaş çatabiliyordu." sus artık seni dinlemek istemiyorum anladınmı! Çabuk eşyalarını topla ve evi terket!"
Babasının annesine bağırdığını farkedince hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladı Rüzgar...
Evlerinin büyük salonuna adımını attı ve etrafına bakınmaya başladı.
Heryer darmadumandı. Duvarda yumruk atıldığı belli olan bir çukur yerde cam kırıkları...
"Baba" Rüzgar babasının yanına yaklaştı.
"Oğlum!" Sarp oğlunun yanına yaklaşıp sarılacakken Rüzgar geri çekildi.
"baba N'oldu burda?"
Sarp bi an onu en yakın dostuyla aldatan eşine baktı sinirle.
"Yok birşey oğlum. Sen bugünlük kahvaltını okulda yap tamammı?"
Rüzgar bu cevaptan tatmin olmamıştı. "Baba buraların hali ne?"
Babası küçük oğlunun gözlerinin içine baktı.
"Bak oğlum Annen artık bizimle olmayacak.
O artık başka birini seviyormuş ve onun yanına gidecek tamammı? Sen şimdi okuluna git paşam?" Rüzgar annesine baktı bir süre.
Babasına başını sallayıp okul çantasını sırtına taktı.
Şöfor arabanın kapısını açtığında Rüzgar son kez kapının önündeki babasına baktı sonra arabaya bindi.
Yolda aklı hala annesinde kalmıştı.
N'oluyordu acaba?..
Okula vardıklarında Rüzgar arabadan inip okula doğru yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİTARİST~
Teen FictionGİTARİST İKİ GENÇ... Bir gitar var... Bu gitar bu iki gencin hayat gitarı.. Uzun ince parmaklar bir tele dokunuyor.. Ve bir ses çıkıyor.. Tiz bir ses ve bu ses tüm dünyada yankılanacak kadar gür. Sonra bir tele daha dokunuyor parmaklar.. Başka bir s...