"Rüzgar bardağını uzatırmısın" geceyi sarmaş dolaş geçirdikten sonra sabah olmuştu. Şuan saat 15.15 sularındaydı.
Rüzgar bana elindeki bardağı uzatırken içine biraz kola doldurdum.
"Hadi körebe oynayalım!" kafamı Buğraya çevirdim.
"çok iyi fikir!" dedi Yiğit.
"Banada uyar."
"aynen."
Herkes onay verdiğinde hepsi bana döndü.
"hadi!" dedim heyecanlı sesimle.
Uzun süren taş kağıt makastan sonra ebe ben çıkmıştım. Hay ebenizi! Bu oyunlarda hiç iyi değildim zaten!
Rüzgar gözümü bandajla bağlayıp benden uzaklaşmıştı.
"3 2 1 Başladık!" Buğranın komutuyla kollarımı iki yana açtım ve öne doğru yürümeye başladım.
"Rüya!"
"Burdayım!"
Herkesin bir şeyler söylemesi ve ıslık sesleriyle bir oyana bir buyana yürüyordum. Uzunca süren seslerden sonra hala oraya buraya sürünüyordum.
Sonra bir an ses kesildi.
Ben bile bile yaptıklarını düşünüp oraya buraya yürüyordum. Yaklaşık yarım saat kadar onları aradığıma emindim.
"Tamam bulamadım yeter bu kadar!"
Bir çıt dahi çıkmamıştı.
"Hey size diyorum bakın çıkarıyorum bandajı." yine ses gelmeyince bandajı çıkardım ve dehşetle etrafıma bakındım. Kamp alanında değildim. Başımı sağa sola çevirdim. Arkama baktım. Ama kamp alanından epey uzaklaşmış olmalıydım. E bunlar neredeydi allah aşkına!
Bir an beni bırakıp gitme ihtimalleri aklıma gelirken iç sesim bana
'Saçmalama Rüya' diye bağrıyordu adeta.
"Rüzgar!" diye bağırdım. ellerim titremeye başlamıştı bile.
"Cemre!" diye seslendim tekrar.
Hiç ses yoktu.
"Bakın bu bir şakaysa hiç ama hiç komik değil. Korkuyorum!" diye bağırdım. O sırada çalılıkların arkasından hışırtılı sesler gelmeye başlayınca Korkuyla sıçradım.
O sırada ağzımdan küfür savuruyordum.
"allah belanızı vermesin ya" diye söylenip korkak adımlarla çalılığa doğru adımlamaya başladım. Tekrar hışırtı geldi ve ses kesildi. Arkadan bir kurt sesi gelince kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Gözyaşlarım akarken ağaca yaslandım. Sanırım korkudan bayılacaktım evet.
Başım döndü önce sonra gözüm karardı ve yere serildim. Ve evet yine.."Abi ben size dedim yapmayalım diye ya!"
"Ne bilelim oğlum kızın yalancı kurt sesiyle bayılacağını!"
"Tek sorun yalancı kurt sesimi sence Buğra!"
Rüzgar ve Buğra nın seslerini işitmeye başladığımda yavaşça gözlerimi araladım.
"Rüya iyimisin güzelim... İyimisin!?"
Rüzgar bir yandan saçlarımı okşuyor bir yandan iyi olup olmadığımı soruyordu. Gözlerimi tektek bana bakan endişeli yüzlerde gezdirdim.
Sonra dudaklarımı araladım hiç tereddütsüz şu cümleyi söyledim."Hepiniz malsınız. Hiçbirinizle konuşmayacağım." dedim.
Yavaşça doğrulduğumda Buğra hemen söze atladı.
"Kanka vallahi hepsi bunların fikriydi. Ben dedim yapmayalım dedim. Yazık kankama dedim dinletemedim. Bana küsme!"
Buğraya göz devirip yapmacık bir tavırla ayağa kalktım. Telefonumu alıp saate baktım. 17.13 tü. Akşam olmak üzereydi.
"Hadi toparlanalım akşam olmak üzere"
Deyip yüzlerine bakmadan yerdeki minderleri toplamaya başladım. Az naz yapmak lazımdı ama değilmi!"abi cidden küsmüş" yiğitin lafıyla tribimi iki katına çıkarmıştım.
Cemre yanıma gelip omzuma dokundu.
"kankacığım yardım istermisin?!"
Onada tripliydim tabiki. Hepsinden beklerdim. Ama ondan asla!
"istemez." deyip çadıra yöneldim. İçine girip eşyalarımı çantama doldurmaya başladım. Bugün hava o kadar sıcaktıki kazağımı çıkarıp üstüme bol açık mavi bir thsirt ve siyah şortumu geçirdim. Çadırdan çıkıp etrafa bakındım. Toparlanma işi bitmişti neredeyse çantamı çadırdan alıp arabaya yöneldim. Çantamı bagaja koyup arabaya bindim.
Trip atmanın 1.yolu konuşmak yok.
2. Yolu onlardan uzaklaş ;)
Herkes çadırları toplayıp arabaya bindiği sırada Rüzgarda arabaya bindi. Hemen kulaklığımı takıp son ses müzik açtım. Trip atmanın 3. Yolu onu kâle alma.
Bir kaç dakika sonra çıkan kulaklığımla Rüzgara döndüm.
"Ne yapıyorsun!?" dedim sinirle.
"Abartıyorsun" dedi bana bakarken.
"Hayır abartmıyorum "dedim onun bakışlarına dayanamayacağımı bilerek önüme döndüm.
" Evet abartıyorsun. Bak ben onlara gerçekten dedim. Yapmamamız gerektiğini söyledim. Bunu beni affet yada ay ne merhametli çocuk demen için söylemiyorum. Ama çok ısrar ettiler. Tamam dedim. Ne yapsaydım."
Kulaklığımı çıkarıp ona döndüm.
"Tamam. Bende sadece şakadan trip atıyordum zaten. Ama çok korktum. Bir daha yapmayın tamammı?" dedim.
Başını sallayıp elimi tuttu ve dudaklarına götürüp öptü.
Benim elim başka nereye bu kadar yakışır diye düşündüm.
Yada kalbim başka kime bu kadar güzel atardı. Yada kime bu kadar şiddetli atardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİTARİST~
Teen FictionGİTARİST İKİ GENÇ... Bir gitar var... Bu gitar bu iki gencin hayat gitarı.. Uzun ince parmaklar bir tele dokunuyor.. Ve bir ses çıkıyor.. Tiz bir ses ve bu ses tüm dünyada yankılanacak kadar gür. Sonra bir tele daha dokunuyor parmaklar.. Başka bir s...