31

4K 427 219
                                    

Valizini toplarken aklına gelen şeyle duraksadı. Öyle çat kapı gidemezdi ki halasına. Arayıp haber vermesi gerekirdi en azından. Kıyafetleri yerleştirmeyi bir yana bırakıp telefonunu eline aldı.

"Hala, merhaba." demişti telefon açıldığında.

"Keiji, merhaba!"

"Nasılsın? İyisindir umarım." Aslında pek fazla konuşmak istemiyordu. Bir an önce gideceğini söylemek istiyordu.

"İyiyim canım. Ya sen? Yeni evin nasıl?"

"Aslında..ben tekrardan sana gelebilir miyim?"

"Ah, üzgünüm Keiji ama ben evde değilim."

"Öyle mi? Pekala, sorun değil."

"Bir sorun mu yaşadın arkadaşınla? Ne oldu?"

"Bir şey olmadı, merak etme." Derin bir nefes aldı. "Neyse, sonra görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz canım."

Telefonu kapattığı anda "OF!" diye bağırmıştı. Şimdi yapabileceği en iyi şey kendini odaya kapatmak ve Bokuto'yla karşılaşmamaya çalışmak olacaktı.

Birkaç abur cubur ve içecek alıp odasına geçti ve kapıyı kilitledi. Yine sabah erkenden çıkıp okula giderdi. Ve diğer akşam da yine kendini kilitlerdi böyle.

Bokuto'nun nerede olduğunu merak ediyordu istemsizce. Belki Yoko'nun yanına gitmişti özür dilemek için. Bunun olduğunu düşünmek bile öfkelenmesine (ayrıca üzülmesine) yol açıyordu.

Kapı sesi geldiğinde huzursuzca kıpırdandı. Çocuğun gelip de kapıyı çalmayacağını umuyordu. Onunla tek bir kelime bile konuşmak istemiyordu.

Birkaç dakika hiç ses duymadı ama sonra istemediği şey olmuş, kapı çalınmıştı. Ses çıkarmadı. "Akaashi orada mısın?" Çocuğun sesini duyunca bile kalbinin acıdığını hissetmişti.

Bokuto içeriden ses gelmeyince kapıyı açmaya çalıştı ama kilitliydi. Demek ki içerideydi çocuk.

"Akaashi, kapıyı açar mısın? Lütfen." Akaashi sertçe yutkundu. Ne diye zorluyordu ki sanki!

"Üzgünüm. Yaptığım tam bir şerefsizlik biliyorum. Ama beni engellemedin Akaashi. Rahatsız olsan engellemez miydin?" Sesinde garip bir şey vardı. Sanki..çaresiz gibiydi. Ya da Akaashi'nin uydurmasıydı, emin olamamıştı.

"Devam etmeme izin verdin. İzin vermene rağmen şimdi beni mi suçluyorsun?" Akaashi sinirle ayağa kalkıp kapıyı açtı hızlıca. Bir anda karşı karşıya geldikleri için şaşırmıştı çocuk.

"Neden bunu yapıyorsun?" derken gözlerini kısmıştı hafifçe. Bu sefer sinirini içinde tutmaya uğraşmıyordu. Bağırıp çağırmak istiyordu hatta ama bu ona ters düşen bir şeydi.

"Ne yapıyorum?"

"Beni neden kullanıyorsun?" Gözlerinin dolmaması için kendini öyle sıkıyordu ki şu an..

"Neden bahsediyorsun Akaashi?"

"Daha dün sevgilinle ayrıldığın için ağlıyordun. Bugün eve gelip içmişsin, kafan yerinde değilken öptün yine beni. Aklını dağıtmak için öptün. BENİM NE HİSSEDEBİLECEĞİMİ HİÇ DÜŞÜNMEDİN Mİ?"

"Ben..."

"Düşünmemişsin belli ki." Sinirle güldü. "Her neyse, en yakın zamanda gideceğim zaten." Kapıyı çocuğun yüzüne kapattı sertçe. Bokuto telaşla arkasından seslendi.

"Ne gitmesinden bahsediyorsun? Akaashi! Kapıyı aç!"

"Gider misin Bokuto-san?"

"Gitmiyorum. Hem, ben sarhoş değildim."

"Yalan söylemenin ne manası var?"

"Yalan söylemiyorum."

"Salonda şişeyi gördüm. Git başkasını kandır."

"Tanrım! Akaashi, içmiş olmam sarhoş olduğum anlamına gelmiyor!" Akaashi cevap vermeyince Bokuto derin bir nefes alıp çocuğun söylediklerini aklından tekrar etti.

'Benim ne hissedebileceğimi düşünmedin mi?' cümlesi aklında yankılandığında şaşkınlıkla bakakaldı. Bu..bir şey hissettiği anlamına mı geliyordu?

"Akaashi? Kapıyı açar mısın? Lütfen?" diye kibarca sordu ama yanıt gelmemişti. Kapının dibine çöküp konuşmaya devam etti.

"Yoko'yla ayrılma nedenimi biliyor musun?" Akaashi kaşlarını çattı. Artık umrunda bile değildi. Tabii içten içe çok merak ediyordu ama bunu kabul etmek istemiyordu.

"Senden hoşlandığım için..."

Nefesini tuttu odadaki çocuk. Dediği şeyde ciddi miydi? Ciddiyse bile...imkansız geliyordu.

"Yalan söylüyor." diye mırıldandı kendi kendine. Ondan hoşlanma olasılığı yoktu ki!

"Seni o gün öptükten sonra bunu aklımdan çıkaramadım. Neden olduğunu anlayamamıştım. Ama şimdi biliyorum. Senden hoşlanıyorum Akaashi."

Akaashi'nin zorla tuttuğu gözyaşları gözlerine dolmuşlardı şimdi. Kendini çok garip hissediyordu. Çok sinirliydi hâlâ, çocuğun dediklerine inanmak istemiyordu. O hâlâ Yoko'yu seviyordu.

"Kendini kandırıyorsun." Çocuk bunu dediğinde Bokuto şaşırdı. Tepkisinin bu olmasını beklemiyordu.

"Ne?"

"Kendini kandırıyorsun. Başka birini öpmek garip geldiği için aklına takılmıştır."

"Bebek değilim ben Akaashi. Hislerimin ne olduğunu anlayabilecek yaştayım." Çocuk yine bir şey demedi. İnanmak çok zor geliyordu. Kalbi o kadar kırılmıştı ki, şimdi nasıl hissettiğini bile anlayamıyordu.

"Ya sen? Beni engellememiş olmanın bir nedeni olmalı."

"Yok. Bir anda gelip öptün."

"İstesen engellerdin. İleri gitmemize izin vermezdin."

"Şaşırmıştım." Bokuto hafifçe güldü. "İlk öpüşmemizden sonra benimle konuşmama nedeninin bana kızman olduğunu düşünmüştüm. Yani..yaptığım şey doğru değildi tabii ama kimse öyle tepki vermezdi de. Ne bileyim...iğrendiğini falan sanmıştım doğrusu. Ama iğrenmiş olsan bugün öyle ileri gitmemize izin vermezdin değil mi?" Biliyordu, Akaashi'nin de ona karşı hisleri vardı. O yüzden böyle tepki vermişti.

"Şimdi, kapıyı açar mısın?" derken ayağa kalkmış, odaya girmeye hazır hâlde duruyordu. Akaashi yavaşça kapıyı açtı ve çocuğun gözlerine baktı. Birkaç saniye sonra da kollarını boynuna sarmıştı.

Ağlamıyordu ama her an ağlayabilirdi. Hâlâ çok kötü hissediyordu, Bokuto'nun dediklerine tam anlamıyla inanamamış olsa da daha fazla uzatmak istemiyordu. Ona ihtiyacı vardı.

"Seni aklımı dağıtmak için öpmedim. Öpmek istediğim için öptüm." Çocuğun kulağına mırıldandığı şeylerden sonra Akaashi yumruğunu sıktı. Önceden Bokuto'nun böyle şeyler söyleyeceğini söyleseler güler geçerdi. İnanmak hâlâ zor geliyordu gerçi.

Birkaç saniye sonra karnının guruldama sesi bir anda yükseldiğinde utançla dudağını ısırdı Bokuto ama aynı zamanda gülmüştü de. Sarılmalarını bozduğu için kızmıştı midesine ama belli etmedi. "Sanırım artık yemek yemeliyiz."Akaashi yüzündeki üzgün ifadeye rağmen hafifçe gülümsedi ve başını salladı.

housemate || BokuAkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin