'İyi görünüyor muyum?' diye düşündü aynada kendini incelerken. Bokuto hâlâ duştaydı, Akaashi de o sırada giyinip yeterince iyi olduğundan emin olmak için aynanın karşısına geçmişti ve meredeyse on dakikadır buradaydı.
"Acaba bunu değiştirmeli miyim?" derken tişörtüne baktı ama büyük ihtimalle bu gömlekle uyumlu başka bir şey bulamazdı. Tişörtünün üstüne gömlek giymişti, altında da klasik olarak siyah pantolonu vardı.
Bokuto banyodan çıktığında giyinmek için odasına ilerledi. Akaashi onun çıktığını duyunca son bir kez bakıp iyi olduğundan emin olarak salona geçti. Bokuto da birkaç dakika sonra giyinip gelmişti.
"Saçların ıslak, kurusunlar öyle çıkalım. Hava serin."
"Sen öyle diyorsan." diyerek gülümsedi Bokuto. Çocuk kendisini düşündüğü için hoş hissetmişti.
"Ama bunun kurumasını beklemek sıkıcı olur. Bekle, iki dakikada kurutup geleyim hemen."
"Tamam."
Bokuto banyoya gittiğinde Akaashi oflayıp "neden geriliyorsun aptal Akaashi!" diye kızdı kendine. Sanki ilk kez birlikte bir şey yapacaklardı, ne diye heyecanlanıyordu ki? Tamam, bunun bir randevu olması düşüncesi yüzünden olduğunu biliyordu ama yine de kendine laf yapmaktan geri duramıyordu.
"Şimdi sakin oluyorsun, saçma hareketler yapmıyorsun ve kendini rezil etmiyorsun." Bunun için uğraşması gerekecekti çünkü ufacık bir şeyde bile utangaç versiyonuna dönebilirdi.
"Geldim. Artık gidebiliriz." Çocuğun neşeli sesini duyunca koltuktan kalktı ve yanına ilerledi. Ceketini giymekle giymemek arasında kalmıştı, kıyafetlerinin üstünde güzel durur muydu acaba?
"Hava serin dedin, buna rağmen ceketini giymeyecek misin?" diye sordu Bokuto sanki çocuğun aklını okumuş gibi.
"Bunların üstünde güzel durur mu emin olamadım."
"Durur. Ne giysen yakışıyor zaten." Oluyordu işte, ufacık bir şeye bile utanıyordu.
"Teşekkür ederim." diye mırıldandı başını eğmiş hâlde. Utandığını anlamıştı Bokuto ve bunu çok sevimli bulmuştu.
Ayakkabılarını da giydikten sonra çıktılar evden. Tam olarak ne yapacaklarını hâlâ bilmiyordu Akaashi.
"Bokuto-san, tam olarak ne yapacağız?"
"Umm, şey diye düşündüm. Önce biraz boş boş gezeriz. Görmediğin yerleri görmüş olursun bu sayede. Sonra yemek yeriz. Sonra da sahile gideriz."
"Tamam."
İkisi de konuşmak istiyordu ama ne konuşacaklarını bilmiyorlardı. Bir şey dedikleri an içine kötü şeyler girecek gibi hissediyorlardı ama Akaashi yine de durdurmadı kendini.
"Geçen günden sonra Yoko-san'la konuştun mu?" Bokuto gözlerini yoldan ayırmadan "hayır" diye yanıtladı çocuğu. "Onu fazla üzdüm, benimle bir daha konuşacağını sanmıyorum."
"Bana da sinirlidir kesin. Onun gibi birinin böyle hissetmesine neden olmak bana kötü hissettiriyor."
"Senin hiçbir alakan yok Akaashi. Onu üzen kişi benim."
"Ama ben olmasaydım-"
"Ne demek olmasaydım? Tanıştığımız için pişman mısın?" Cevaptan korkmuştu bu soruyu sorarken. Ya evet derse? O zaman ne olacaktı?
"Hayır. Öyle demek istemedim." Kendini doğru ifade edemediği için rahatsızdı. Konuşmadan önce daha çok düşünmesi gerektiğini kazıdı aklına.
"Ayrıca, artık Yoko'yu düşünme lütfen."
"Elimde değil. Ona kötülük yapmış gibi hissediyorum."
"Neden bu kadar yükleniyorsun ki kendine? Dediğim gibi, onu üzen kişi benim."
Akaashi bir şey demedi. Kendisine yüklenmek çocukluktan beri yaptığı bir şeydi. Olan her olayda kendisini suçlamak başkasını suçlamaktan daha kolay gelmişti ve alışmıştı buna.
"Buralar eve çok ters aslında ama daha sonra işin falan olursa..en azından görmüş olursun." dedi Bokuto yürüdükleri yola gözlerini dikerek. Akaashi ev ve okulun yakını dışındaki yerlere yabancıydı. Doğru düzgün dolaşma şansı olmamıştı doğrusu.
Bir süre yürüdüler sessizce. Konuşmaya başladıktan hemen sonra bile ortam gerilmişti, tekrardan böyle olmasını istemiyorlardı.
Karın guruldama sesi duyulduğunda Bokuto "hay sikeyim!" diye mırıldandı. Akaashi'nin duyduğunun farkındaydı ve utanmıştı. Yine dalgaya vurmalıydı yoksa garip hissedecekti.
"Tanrım! Ben niye böyleyim?" diye sordu başını kaldırıp. "Sürekli aç olmam normal değil." Akaashi kıkırdadı söylediği şeye. Utandığının farkındaydı ve o yüzden bir şey dememişti ama çocuğun bunun üstüne yorum yapıyor olması eğlenceliydi.
"Bokuto-san, utanmana gerek yok. Bu çok doğal bir şey."
"Ama sürekli oluyor!" diye mızmızlandı çocuk.
"Demek ki karnını doyurmamız gerekiyor." Bokuto başını salladı. "Ne yiyelim?"
"Et!" diye heyecanla konuştuğunda "Tamam sakin ol." diyerek güldü Akaashi.
"Buralarda bir yer var mı peki?"
"Evet. İki sokak ileride."
"İyi, yakınmış."
Bokuto farkında olmadan hızlandırmıştı adımlarını. Akaashi buna gülümseyerek ona yetişti. Kendisinden büyük olmasına rağmen onu bir çocuk gibi görüyordu bazen. Heyecanlı, sevimli bir çocuk gibi.
Bokuto'nun dediği yere gelmiş, cam kenarında bir masaya geçmişlerdi. Bu Akaashi'ye ilk kez kafeye gittikleri günü hatırlatmıştı. E haliyle Yoko'yu da.. Fakat şu an onu düşünüp moralini bozmaktansa bütün dikkatini karşısındaki çocuğa vermek istiyordu.
Yemeklerini beklerlerken camdan dışarı bakıyordu Akaashi. O sırada Bokuto'nun da ona baktığının farkında değildi ama bir anda hissetmiş gibi istemsizce ona döndü. Bokuto yakalandığı için utanıp gözlerini kaçırmıştı. Akaashi ona çaktırmadan gülümsedi hafifçe.
"Buyrun efendim, afiyet olsun."
"Teşekkürler." diye bir ağızdan söylediklerinde garson yanlarından ayrıldı. Bokuto hemen başlamıştı yemeye. Gerçekten, sürekli açtı.
"Yavaş Bokuto-san. Boğulacaksın."
"Bir şey olmaz." derken ağzı dolu olduğu için sesi boğuk çıkmıştı. Çocuk gülerken bir et parçası attı ağzına.
"O kadar uzun zamandır dondurulmuş şeylerle besleniyorum ki, tadı mükemmel geliyor şu an."
"Cidden güzelmiş ama."
"Aa aklıma ne geldi! Ben sana özür yemeği yapacaktım!"
"Uğraşma boşuna, gerek yok."
"Saçmalama, yapacağım tabii ki. Ama ne yapacağıma karar vermem lazım."
"Boşver şimdi, yemeğinle ilgilen." Yemeğini yerken aynı zamanda ne yapacağını düşünüyordu ve bulduğunda "tamam, buldum!" diye sevinçle konuştu.
"Boşver demiştim." diyerek güldü Akaashi. Bokuto'ya söz geçirmek zordu ama aynı zamanda eğlenceliydi de sanki. Gerçekten bir çocukla ilgilenmek gibiydi onunla olmak. Akaashi de çocukları severdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate || BokuAka
Fanfiction"Ben Akaashi Keiji. Ev arkadaşı aradığınızı yazmışsınız"