18

2.3K 77 21
                                    

Ayşe'den

Sabah uyandığımda aklıma hemen gece poyrazın kucağında uyuyuşum geldi ve gülümsedim. Beni buraya o getirmiş olmalıydı. Yerimde doğrularak vücudumu iyice esnettikten sonra üstümdeki battaniyeyi atarak ayağa kalktım. Erkeklerin barakasına baktığımda poyrazın tek başına oturduğunu gördüm. Dalgın bir şekilde önüne bakıyordu. Yüzünde gergin bir ifade vardı. Dün akşam oldukça keyifliydik. Ne olmuştu acaba?

Yerimden kalkıp yanına gittiğimde beni bile fark etmemişti. Etrafta kimse olmadığına emin olduktan sonra eğilerek yanağına bir öpücük kondurdum. İrkilerek bana döndüğünde bakışları yumuşadı ve ellerimi tutarak beni yanına oturttu. Kollarını belime sararak beni kendine çektiğinde ben de kollarımı boynuna sardım ve ensesindeki kıvırcık saçlarını okşadım.

Başını boynuma gömerek derin bir nefes aldı ve üst üste birkaç kere öptü. Yakınlığıyla mayışırken bir yandan da durgun hallerinin sebebini merak ediyordum. Onu kendimden yavaşça uzaklaştırırken mırıldandım.

Ayşe: günaydın aşkım

Konuşmamla poyraz gülümsedi ve dudaklarıma uzanarak beni öptü.

Poyraz: işte şimdi günüm aydı. Sana da günaydın bebeğim.
Ayşe: geldiğimi fark etmedin çok dalgındın. Bir sorun mu var?

Sorumla poyrazın yüzü gölgelendi.
Poyraz: yok güzelim sana öyle gelmiştir. Yeni uyandım ben de.

Dediğinde fazla uzatmadım. Nasılsa çıkardı ortaya. Hem belli ki benimle ilgili bir durum değildi. O yüzden sıkboğaz etmek istemedim.

Ayşe: tamam sen iyi ol da. Diğerleri nerede, yalnızsın?
Poyraz: reşat onlara horon öğretecekmiş deniz kenarına gittiler.

Dediğinde güldüm. Reşatı da çözememiştim. Eğlenceli bir tipti aslında. Fevri davranışları ona zarar vermişti ve biraz geç olsa da bu durumu fark edip düzeltmek için çabalamaya başlamıştı. Takımın iyiliği için bu davranışlara ben de olumlu yaklaşıyordum elbette. Huzursuzluk kimseye fayda sağlamıyordu sonuçta.

Ayşe: e iyi madem biz de ateşi yakalım. Sonra pilav yaparım.

Dediğimde beni onaylayrak ayağa kalktı. Kenarda parçalanmamış büyük odunlar vardı. Poyraz onları alarak kenara geçti ve onları kırmaya başladı. Onu beklerken kenara yaslanıp hareketlerini izlemeye başladım. Poyrazın oldukça yapılı bir vücudu vardı. İlk geldiği haline göre kilo vermiş olsa heybetinden pek bir şey kaybetmemişti. Elindeki baltayı her kaldırıp indirdiğinde gerilen kasları bende dokunma isteği uyandırıyordu. Onu izlediğimi fark ettiğinde bana bakarak göz kırptı.

Poyraz: nasıl yeterince serseri imajı veriyor muyum hanımefendi? Beğendin galiba.

Anlat bakalımdaki "serseri ve olgun" muhabbeti aklıma geldiğinde güldüm.

Ayşe: aleynanın işgüzarlığı işte. Öyle dalgasına konuşuyorduk barakada.
Poyraz: hmm. Başka nelermiş bakalım erkekte etkilendiğin özellikler.

Elindeki baltayı yan tarafa doğru atarak üstüme gelmeye başladı. Şımararak ona cilveli bir bakış attım.

Ayşe: bir düşüneyimm. Mesela böyle uzun boylu geniş omuzlu. Küçük bir çocuk gibi kıvırcık saçları olan yakışıklı bir tip. Tercihen fazla zeki ve gözlüklü de olursa tadından yenmez.

Dediklerimle kafasını geri yatırarak gür kahkahasını serbest bıraktı. Belimden tutup beni kendine çektiğinde hızlı hareketlerle ellerinden kurtuldum ve gülerek konuştum.

Ayşe: adadayız farkındaysan. Birazdan kameralar açılır.
Poyraz: ah şu adada olmayacaktık var ya. Seni dışarda bi elime geçireyim öpe öpe bayıltıcam kızım seni. Ne bu haller, bu tatlılık

Söyledikleriyle iyice şımarırken yanımıza doğru gelen erkeklerin sesiyle onlara döndüm. Her birimiz günaydınlaştıktan sonra kızların da kalkmasıyla kameralar da açılmıştı.

Aleyna yanımıza gelip bize günaydın dediğinde ona gülümsedim. Dün aramız biraz gerilmişti ama burası zor bir yarışmaydı ve bazen aslında söylemek istemediğimiz şeyler söyleyebiliyorduk. Poyrazın aleynaya cevap vermeden sert tavırlarla işine devam etmesiyle şaşırmıştım. Poyraz birilerine kolay kolay tavır alan bir adam değildi. Bu hareketlerini aleynanın dünkü sözlerine bağladım ama uyuşmayan bir şeyler vardı. Bu konu kafamı kurcalarken müsait bir zamanda poyrazı mutlaka konuşturmayı aklıma not ettim.

Akşam olduğunda anlat bakalım için hazırlanmaya başladık. Anlat bakalım gerçekten dinlendiğim ve çok güldüğüm bi oyundu. Oyun alanına gittiğimizde herkes yerlerine otururken poyraz beni kendi önüne çekerek bacaklarının arasına oturttuğunda kimsenin dikkatini çekmemiş olmayı diledim. Neyse ki herkes birileriyle konuşurken arada kaynamıştık.

Eşleşmeleri ayarlarken aklıma poyrazla anlat bakalımda yaptığımız kavgalar geldi. Aleyna kafasına göre eşleşmeleri belirlerken yüzümde buruk bir gülümsemeyle onu izledim. Kendisini poyrazla eşleştirdiğinde şaşırsam da bir şey dememiştim. Beni de berkayla eşleştirdiğinde ilk turdaki sıramızı belirlemiştik.

Poyraz ve aleyna çıktığında merakla onları izlemeye başladım. Oynadığımız oyundan daha çok önemsediğim bir şey dönüyordu ikisinin arasında. Gün boyu poyrazın aleynaya yüz vermemeleri ve aleynanın eşleşmelerde inadına poyrazı alması içime bir kurt düşürmüştü. İçten içe aleynaya gıcık olmaya başlamıştım. Anlattığı süre boyunca poyraz onu pek dinlemediği için sadece dört tane bilebilmişlerdi. Onlardan sonra çıkan öykü ve sergen beş tane bildiğinde sayı karşı tarafa gitmişti.

Sıra berkayla bana geldiğinde kalkmak için hamle yaptığım sırada poyrazın omuzlarımı tutmasıyla ona döndüm. Poyraz berkaya bakıyordu.

Poyraz: akıllı ol kardeşim, yorma kızı.
Berkay: yemedik ayşeni sakin ol iki kelime anlatıp dönücek.
Poyraz: ha bi de yeseydin lan

Diyerek güldüğünde ben de yüzümde beliren gülüşü saklamaya çalışarak ayağa kalktım ve muratın yanına geçtim. Ünlüler takımına yüzüm dönüktü. Murat bana hal hatır sorarken batuhanın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Onunla kısa bir an göz teması kurduktan sonra berkaya döndüm. Poyraz ne kadar baskılamaya çalışsa da beni en yakın arkadaşından bile kıskandığını biliyordum. Batunun bakışlarını yakalaması yeni bir gerginlik çıkmasına sebep olabilirdi. Muratın hazır olduğumda başlamamı söylemesiyle dikkatimi toparlayarak süreyi başlattım ve oyuna odaklandım.

Oyun bitip kampımıza döndüğümüzde oyunu kaybettiğimiz için biraz üzülmüştüm. Aç değildik ama ödül olarak verdikleri tatlıya da hayır demezdim. Barakanın arkasındaki kabinlere giderek üstümdeki şortu çıkarıp taytımı giydim. Henüz yatmak istemediğim için kıyafetlerimi barakaya bırakıp diğerlerini aramaya başladım. Dün geceki yerde olabileceklerini tahmin ederek o tarafa yöneldiğimde karanlığın içinden duyduğum seslerle duraksadım. Ağaçlara yaklaşarak ne olduğunu anlamaya çalıştığımda poyrazın sinirli sesini duydum ama ne söylediğini seçemiyordum. Dikkatle dinlediğimde yanındakinin aleyna olduğunu anladım. Aleynanın eli poyrazın koluna gidip tuttuğunda poyraz aleynanın elini ittirdi.

Aleyna: ayşe öğrenecek diye ödün kopuyo senin be. Sende onu söyleyecek cesaret yok.

Neden bahsediyordu bu? Poyrazın bi derdi vardı acaba onunla ilgili miydi?

Poyraz: kendini daha ne kadar küçültebilirsin bilmiyorum. Olmamış bir şeyi bile olmuş gibi gösterecek kadar mı acizsin? O kız seni en iyi arkadaşı biliyo.

Aleyna: hayır suçlu olan o. Seni elimden alan o. Seni öpmek beni suçlu yapmaz!

Aleynanın sözleriyle beynimden vurulmuşa döndüm. Nasıl yani poyraz ve aleyna öpüşmüşler miydi?

Yine heyecanlı bir yerde kestim. Biraz daha uzatsam bu geceye yetişmeyecekti bölümsüz bırakmak istemedim canım okurlarımı.

Aleyna bizimkilerin arasını bozmayı başarır mı sizce?

Bölüm hakkındaki fikirlerinizi yorumlara bırakmayı ve votelemeyi unutmayın lütfenn. Öpüldünüzzz

KENDİMDEN ÖNCE SEN (AYRAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin