Poyraz'dan
Ödül oyununu kazanmıştık. Daha önce hiçbir oyunda bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. Bahsettiğim zorluk parkurda değildi. Benchte kendimi tutmak zor olmuştu benim için. Ayşenin hak ettiği övgüyü görmesi güzeldi ama bunu batuhan yapmasa da olurdu. Yemeyip içmeyip kendi takımındakilerden çok ayşeyi izlediğini sık sık belli ediyordu. Ayşe desen zaten yüzüme doğru düzgün bakmıyordu bile beni baya bi süründürecek gibiydi. Bir de başıma dora çıkmıştı üstelik. Sanki birileri beni özellikle sınıyordu. Takımda birbirimize hep destek veriyorduk ama kızın yüzüne dokunup saçını okşamasına gerek yoktu. Üstelik ayşenin de mimiklerinden rahatsız olduğu anlaşılıyordu. Dünkü kavgamızın üstüne tepki göstermeye çekinmiştim. Zaten suçluydum ve daha da üstüne gidip olayı iyice çıkmaza sokmak istememiştim.Oyun sonunda bittiğinde kazanmış olmaktan çok adamıza döneceğimiz için mutlu olmuştum. Öncesinde ödüllerimiz geldiğinde ayşenin resmen yemekle aşk yaşadığını görüp güldüm. Onun mutlu olması beni de keyiflendirirken aramızın en kısa sürede eskisi gibi olması için dua ettim.
Adaya gittiğimizde karnımız tok olduğu için kızlar da pilav yapmakla uğraşmamış oldu. Önceden topladığımız odunları kırarak yakılmaya hazır hale getirdim ve ortada ateş yaktım. Bu gece hava serin olacak gibiydi. İşim bittiğinde bir kenara geçip oturdum. Gözüm ayşeyi aradı ama ortalarda görünmüyordu. Reşat ve berkay da yanıma gelip oturduğunda ödül oyunun kısa bir değerlendirmesini yaptık. Sıkılınca ormanda biraz dolaşmak için ayaklandık. Biraz yürüdükten sonra yaprakların arasında küçük yeşil bir yılan gördüğümde eğilip onu elime aldım ve reşata doğru tuttum.
Reşat: ha yine bulmuşun bi yılan öte git ben çok korkarım
Berkayla reşata gülerken reşat hızursuz bir şekilde bizden kaçmaya çalılıyordu.
Reşat: yılanla şaka olur mu bırakun oni ya
Derken ben de fazla uzatmayarak yılanı yere bıraktım ve yürümeye devam ettim. Barakaya yaklaştığımızda kızların bağırışlarını duyunca kısa bi an berkayla birbirimize bakarak barakaya doğru koşmaya başladık. Reşat da arkamızdan söylene söylene gelirken aklımda sadece ayşe vardı. Düşüp bir yerini yaralama ihtimali aklıma gelirken kızlar barakasına varmıştım bile. Durdum. Ne olduğunu anlamaya çalıştım. Öncelikle ayşeye bakarken hızlı bir hasar tespiti yaptım görünürde bir şey yoktu
Poyraz: Ayşe! Noldu
Reşat: ne çığrineysunuz ha bi yerinuze bi şey olmuş gibiAleyna yüzündeki dehşet ifadesiyle ayşenin saçına gösterdiğinde o tarafa baktık. Fark ettiğim şeyle yaşadığım rahatlamayla birlikte bir kahkaha koyverdim.
Berkay: birinize bir şey oldu sandık bu muydu gerçekten survivordasınız kızım siz
Dediğinde benim gülmem şiddetlenirken diğer erkekler de bana katıldı. Ayşenin saçında büyük bir örümcek vardı. Anlaşılan korkusundan hiçbiri almaya cesaret edememişti ve ayşe de öylece bekliyordu. Ayşe bizim gülmemize bakıp kaşlarını çattı.
Ayşe: ben valla çok korkarım nolur biriniz alın şunu oofff
Ayşenin titreyen sesiyle gülmeyi bıraktım. Kızın gözleri dolmuştu. Güldüğüm için kendimi kötü hissettim. Hemen yanına giderek arkasına geçtim ve hızlı bi hareketle örümceği elime alıp barakanın dışına fırlattım ve ayşenin kafasını tutarak göğsüme bastırdım. Dikkat çekmemek için kendimi hızla toparlasam da kokusunu içime çekecek fırsatı bulabilmiştim. Geri dönüp erkeklerin bir süre kızlarla dalga geçmesini keyifle izlemeye başladım.Ayşe: gülmeyin artık ya sizin de kafanıza gelseydi görürdüm sizi.
Yunus emre: bize gelse alır atardık ayşe
Aleyna ç: yeter he çok gittiniz kızın üstüne
Ayşe: ay evet canım ne olmuş yani korktuysak. Çok büyüktü bi kereDedi ve dayanamayarak o da gülmeye başladı.
-1 hafta sonra-
Geçtiğimiz haftada ayşeyle aramızı tam anlamıyla düzeltememiştim. Zaman zaman bana biraz pas verse de devamında soğuk durmaya devam ediyordu. Artık kırgınlığının geçtiğini fark etmeye başlamıştım. Beni biraz daha süründürmesine izin vermiştim. Benchte benimle köşe kapmaca oynuyor, anlat bakalımda benle eş olmamak için en az orkurlarda çabaladığı kadar çabalıyordu tribini yediğim. Ama benimki de candı artık bugün konuşup meseleyi kökten çözecektim.Bugün oyun yoktu yani boş günümüzdü ve ben de bunu fırsat bilerek ayşenin hareketlerini izlemeye başladım. Yalnız kaldığı anı kolladım konuşmak için. Bir süre barakada kızlarla muhabbet ettikten sonra yerinden kalktı ve kızlara bir şeyler söyledi. Duyabilmek için dikkat kesildiğimde steven ve berkayın gülüşüp şakalaşmaları bana engel oldu. Onlara içimden küfredip ayşenin arkasından ayaklandığımda sahile doğru gittiğini görerek peşine takıldım. Ayşe kumların üzerine gidip yattığında bir süre onu izledim. Düşünceli bir hali vardı. Daha fazla beklemeyerek yanına gidip oturdum.
Ayşe: yalnız kalmak istediğim için buradayım poyraz.
Ona üzgün bakışlar attığımda dayanamayarak tebessüm etti. Bu hareketinden yüz bularak konuşmaya başladım.
Poyraz: bebeğim süründürdüğün yetmedi mi beni. Bir haftadır uzaksın benden tüm yaşam enerjim çekildi görmüyo musun? Ben hatamı anladım sen de senin için yanıp tutuşan şu zavallıyı bi affetsen. Seni bi öpsem.
Dediğimde göz bebeklerinin büyümesine şahit oldum. Yüzünden kararsız bir ifade geçerken kendini toparladı.
Ayşe: benim çok hoşuma gidiyo bu durum sanki. Ama benim de bir gururum var. Sana söylemiştim. Senin bana söylediğin her sözün yaptığın her hareketinin büyük önemi var. Sen sinirlendiğinde gözün beni bile görmedi. Kalbimi kırmaktan korkmadın hiç. Düşünmeden konuştun.
Poyraz: söz konusu sen olduğunda kendimi tutamıyorum işte. Seni kaybedeceğim diye ödüm kopuyor. Seni bir üzdüğümde kendim bin üzülüyorum hayatım.
Ayşe: bi daha saçma sapan kıskançlık krizlerini bana yansıtmazsan kaybetmezsin beni poyraz.
Poyraz: tamam daha kontrollü olmayı öğrenicem. Senin için.
Ayşe bana gülerek bakmaya başladı. Dalga geçer bi ses tonuyla konuştuğunda neşesi çok tan yerine gelmişti.
Ayşe: hem parkurlara sakla bu hırsını lazım olur. Eski performansına dönmen için yani.
Diyerek muzip gözlerle bana baktığında ona döndüm ve ani bir hareketle belinden tutarak kucağıma çektim.
Poyraz bak sen benim çok bilmişime. Senin derdinden elden ayaktan düştüm kızım. Sen hala dalga geç.
Diyerek onu gıdıklamaya başladığımda kahkahalarla kucağımda çırpınmaya başladı. Yüzü kızarmaya başladığında insafa gelip bıraktım. Derin bi nefes aldı.
Ayşe: tamam aşkım ya şaka yaptım gerçektenSözleriyle bir an duraksadım. Benim ona kullandığım sevgi sözcüklerine alışkındık. Ama ilk defa onun o güzel ağzından bana adımdan başka bir kelimeyle hitap ettiğini duymuştum. Aşkım demişti bana yanlış duymamıştım di mi?
Poyraz: sen bana aşkım mı dedin. O ağzını yicem artık senin.Dedim ve ani bir hareketle dudaklarını öpmeye başladım. Vücudum daha fazlası için ihtiyaçla kıvranırken ayşe de ellerini enseme koyarak beni daha çok kendine çekti. Sonunda nefes almak için durakladığımızda gülerek yanağını çenesini ve boynunu öptüm ve derin bir iç çekerek başını göğsüme yasladım. Bir haftadır çektiğim işkence bitmişti sonunda. Saçlarını okşayarak kafasına bir öpücük kondurduğumda kedi gibi mayışarak mırıldandı. Kokusunu derince içime çekerek arkama yaslandım ve bulunduğum bu ana şükrettim.
Yeni bölüm geldiiii. Bölüm biraz geç geldi çünkü yeni bir aybat -ayraz hikayesine başladım. Ona da profilimden bakıp fikirlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Lütfen yorum ve votelerinizi eksik etmeyinn seviliyorsunuz💕