22

1.9K 101 29
                                    

Ayşe'den

Bugün adadaki boş günümüzdü ve biz takımca bize Yaay'dan verilen kıyafet görevini tamamlamaya karar vermiştik. Tüm takım ateşin etrafına oturmuş beni dinliyordu. Onlara kafamdaki kombini ve ihtiyaç duyabileceğimiz malzemeleri anlatırken aleyna lafa girdi.

Aleyna: manken belirleyelim bence. Ben olabilirim fiziğim de uygun.

Dediğinde takımdakilerle birbirimize baktık.

Hanzade: aslında manken ben olurum diye konuşmuştuk.
Ayşe: kendi aranızda kararlaştırın bana fark etmiyor. Bir an önce başlayalım. Ben çiçekleri falan toplamaya gidiyorum.

Aleyna: senin fikrindi hanzadeyi çıkarmak değil mi?

Dedğinde anlamazca ona döndüm.

Ayşe: bana mı dedin?
Aleyna: evet ayşe. Beni kıskandığını bu kadar belli etmesen keşke. Sırf kendin mankenliği yapamıyorsun diye bana da engel olmaya çalışıyorsun pes.

Ayşe: ya sen şaka mısın Allah aşkına aleyna. Ben hiçbir şey söylemedim bu konuda.

Diyerek güldüm. Ben kimin mankenlik yapacağı konusunda fikir bile belirtmemiştim. Bir zamanlar yakın arkadaşım dediğim kızı tanıyamıyordum artık. Kafamı olumsuzca iki yana sallayarak güldüm ve ayağ kalktım.

Poyraz: ayşe bekle ben de geliyorum. Ağaçların üstünden güzel yapraklar buluruz.

Dediğinde başımla onayladım. Ynıma geldiğinde birlikte ormanın içine doğru yürümeye başladık.

Az ileride üstünde beyaz ve pembe çiçekleri olan bir sarmaşık gördüğümde hevesle o tarafa doğru ilerledim ve çiçeklerden birini elime alarak kokladım. O sırada poyraz da yanıma geldi ve belimden tutarak sırtımı ağaca yaslayarak hareket etmemi engelledi. Ardından başını eğerek  burnunu kulağımın arkasına sürttü. Huylanarak başımı o tarafa doğru eğdiğimde de boğukça gülerek belimdeki tutuşunu sıklaştırdı ve boynuma üst üste öpücükler kondurmaya başladı. İyice gıdıklamdığımda gülüşlerim kahkahalara döndü ve poyraz da beni biraz uğraştırdıktan sonra üstümden çekilerek beni serbest bıraktı. Satmaşığın üstünden aldığı beyaz bir çiçeği kulağımın arkasına taktı ve geri çekilerek bana baktı.

Ayşe: yakıştı mı?
Poyraz: o nasıl bir soru ayşeciğim yakışmama ihtimali var mıydı sence? Melek gibi oldun. Sanki survivorda değil de cennetteyim.

Dediğinde kahkahamı koyverdim. Övgü işini biraz abartmıştı sanki.

Ayşe: ay poyrişim halime bi bak. Issız adadayız duş bile alamıyoruz ne güzelliğinden bahsediyosun sen. Kaldı ki bi de melek olayım.

Dediğimde kaşlarını çattı.

Poyraz: senin güzelliğini görebilmem için bakımlı olmana gerek yok ki sevgilim. Şu güzel teninin pürüzsüzlüğü, gözlerindeki ışık, dudaklarının tadı ada şartlarının bile kapatamayacağı kadar etkileyici. En doğal halinle karşımdasın ve ben her haline olduğu gibi buna da bayılıyorum.

Poyrazın sözleriyle mest olurken utancımdan dolayı ısınan yüzümü saklama ihtiyacı hissettim. Bana hayal edebileceğimin ötesinde bir mutluluk yaşatan bu adamın varlığına ne kadar şükretsem az gelirdi. Nefes alan bir ölüyken poyraz sayesinde yeniden yaşama dönmüş gibiydim. Bu mutluluğun bozulmasından ödüm kopuyordu. Yarışma boyunca bir arada olup ilişkimizi sürdürebilsek de burası bitip kendi yaşamlarımıza döndüğümüzde sonumuzun nasıl olacağını deli gibi merak ediyordum.

Düşüncelerimden poyrazın kolunu omzuma sarmasıyla uzaklaştım. Kasvetli şeyler düşünüp kendimi üzmemeye karar verdim. Şimdilik elimdeki işe odaklanmak bana yardımcı olabilirdi.

KENDİMDEN ÖNCE SEN (AYRAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin