Ayşe'den
Her şeyi kafaya takan moralini bozmaya yer arayan biri değildim. Genelde güçlü durmaya çalışırdım. Ama son günlerde adada yaşadıklarım bana bile ağır gelmeye başlamıştı. Arkadaşım diye güvenip sonuna kadar destek çıktığım insanın gerçek yüzünü bunca zaman görememiş olmak bana çok koymuştu.
İlk zamanlarda onun söyleyip söylemediğinden bile emin olmadığımız bir cümle yüzünden tüm takım ona sırt çevirmişken onun yanında olan bendim. Poyraz ona samimiyetsiz derken ben aleynayı savunduğum için poyrazla aramı bozmuştum. Bunların karşılığında o da bulduğu ilk fırsatta arkamdan kuyumu kazmaya başlamış hatta bununla yetinmeyerek sevgilimi öpmeye çalışmıştı. Oyun alanında kimsenin onları duyamayacağı yerlere geçerek stevenı yanına almış ona bir şeyler anlatıp durmuştu. Sanki stevenı da bana karşı doldurmaya çalışır gibi bir hali vardı.
Poyrazın yanımda olması bana güç veriyordu elbette ama son birkaç gündür kendimi bitmiş gibi hissediyordum. Ailemi özlemiştim, takımda kendimi rahat hissedemiyordum. Her şey üstüme geliyormuşcasına bir bıkkınlık gelmişti. Mental olarak çöküşte olduğumu söylemek yanlış olmazdı sanırım.
Birkaç gündür bendeki bu moral düşüklüğü yarışlardaki performansıma da yansımıştı. Sürekli yavaşladığımla ilgili yapılan imalar kendime olan güvenimi zedelemişti. Röpörtaj için çağırıldığımda kameraman son zamanlardaki performansımla ilgili sorular sorduğunda mümkün olduğunca yüzeysel olarak bunaldığımı ve ailemi özlediğimi falan söylemiştim. Bir de söyleyemediğim ve içimde tuttuğum problerim vardı ki onlar da ben konuştukça gözlerimden damlalar halinde dökülmüştü zaten. Sözü fazla uzatmayarak kendimi toparlayıp röpörtajı bitirdim. Oturduğum yerden kalkarak derin bir nefes aldım. Aniden ayağa kalktığımda görüşüm karıncalandı ve bir an duraksadım. Bir an önce gidip yatmak istiyordum. Artık toparlanma vaktiydi.
Beni destekleyenlerin beni iyi görmek istediğini bildiğim için ümitli konuşmuştum. Söylediklerimin arkasında duracağımdan da şüphem yoktu. Sadece kötü bir zamandan geçiyordum. Takımda beni daha da aşağıya çekmeye çalışan insanlara istediğini vermemeye kararlıydım ve en kısa zamanda herkese eski ayşeyi gösterecektim.
Son bir kez yanaklarımdaki yaşları silip yürümeye başladım. Kendimi çok halsiz hissediyordum. Henüz birkaç adım atmışken poyrazın hızlı adımlarla yanıma geldiğini gördüm. Gözleri kısa bir an yüzümde gezindikten sonra kollarını açarak bana sarıldı.
Poyraz: bebeğim noldu biri bi şey mi dedi? Neden ağladın sen?
Poyrazın sıcaklığını hissetmemle zar zor dindirdiğim ağlamam şiddetlenirken poyrazın üstündeki tişörtüne tutundum. Ona cevap vermek için gereken gücü kendimde bulamadığımda ağlamaya devam ettim. Poyrazın endişeli sesi kulaklarımda boğuklaşırken görüşüm yeniden karıncalandı ve poyrazın tişörtünü tutan elim gevşedi. Bacaklarımdaki güç çekilirken her yer dönmeye başladığında pes ederek gözlerimi kapattım.
Poyraz'dan
Röpörtaja giden ayşenin arkasından düşünceli şekilde bakakaldım. Son günlerde yaşadıklarının ona ağır geldiğini fark ediyordum. Gözümün önünde eriyordu ve elimden pek bir şey gelmemesi beni delirtiyordu. Eski performansına döneceğine zaten emindim takımın ayşeyi buradan vurmaya çalışması boşuna bir çabaydı. Benim umrumda olan tek şey onun mutluluğuydu ve ona iyi gelmek istiyordum.
Ayşe gideli uzun bir süre geçtiğinde yerimden kalkarak onun gittiği tarafa doğru yürümeye başladım. Biraz ileride onu kameralardan uzaklaşırken gördüğümde ağladığını fark ettim. Hiç iyi görünmüyordu. Telaşlı adımlarla yanına giderek ona sarıldığımda ağlaması şiddetlendi. Destek almak istercesine bana tutunduğunda sorularıma cevap verecek durumda olmadığını anlamıştım. Onu sıkıca sarıp ağırlığını bana vermesini sağlarken ayşenin hareketlerinin yavaşlayıp kolunun aşağı düşmesiyle telaşım mümkünmüş gibi daha da arttı. Ani bir hareketle onu kucağıma alarak hızlı adımlarla barakaların olduğu yere yürürken bir yandan da birilerinin yanımıza gelmesi için bağırıyordum.