3. Bölüm: "Akşam Çıkmazı."
Rosé - On The Ground
Elsa & Emilie - Waiting1K❤
•
O gecenin üzerinden sadece bir hafta geçmişti.
Eğlenmek üzere geldiğimiz mekanda yaklaşık bir saat kalabilmiş, daha sonrasında Nevin acil bir işi olduğunu söyleyerek beni orada bırakıp gitmişti. Arabasından sırt çantamı dahi almama fırsat bile kalmamıştı. Bu yüzden kıyafetlerimi değiştiremeden öylece taksiyle eve dönmek zorunda kalmıştım.
Şans benden yana olmalı ki, Eylem o gün eve hiç uğramamıştı. Zaten son zamanlarda hal ve hareketlerindeki değişim gözle görülür cinstendi. Benden elini eteğini çekmişti. Günümü ve yaptıklarımı eskisi kadar sorgulamıyordu. Neyseki bu durum işime geliyordu da, fazla kafa yormuyordum. O gün, eve döner dönmez kendimi yatağa atmış, uyumak için çabaladığım vakitlerde yatağımın içinde kıvranıp durmuş, aklımdan bir an dahi çıkmayan adamın akıbetini düşünmekten geceyi gündüze çevirmiştim. Bir ara konuşma yaptığı numarayı arayıp, durumunu öğrenmek istesemde buna cesaret edemeyip vazgeçmiştim.
Şimdi ise ablamın beni dershanede zannettiği vakitlerde, spor salonunun hemen yanındaki dans odasındaydım. Evet, Eylem Veran'ı, biricik ablamı kandırıyordum. Belki bir insanı olmayan bir şeye inandırmak dünyanın en can sıkıcı durumu olsada, ben buna her seferinde mecbur kalıyordum. Çünkü Eylem, üniversite eğitimimi yarıda bıraktığım için bana kızgındı ve ben, onun bana uygun gördüğü hiçbir mesleğin adamı değildim.
Şu an yeniden hazırlandığımı sandığı üniversite sınavının tüm giderlerini, bulunduğum dans okuluna yatırıyordum. Hem kendim ve mutluluğum içindi bu. Başka bir sebebi yoktu. Sevdiğim her anı ve işi ondan gizleyerek yapmak benim kaderimde vardı.
Peki, bir gün bu gerçeği ve onu kandırdığımı öğrenmeyecek miydi? Kesinlikle öğrenecekti.
Eylem'di bu.
Bir gün mutlaka fark ederdi.Çantamın sağ gözünden aldığım su matarasının kapağını açıp dudaklarıma götürürken, sırtımı dans salonunun amblemini taşıyan duvara yasladım. Neredeyse tamamını tükettiğim suyun ardından matarayı dudaklarımdan ayırdım. Yaklaşık yarım saati aşkındır çalıştığım kareografi beni epey bir yormuştu. Yerde bağdaş kurmuş bir vaziyette otururken ne denli terlemiş olduğumu karşımdaki aynadan görebiliyordum. Topuz yaptığım saçım hafif yamulmuş, firar eden tutamlar ise alnıma ve enseme yapışmıştı. Gri sporcu atletim sırılsıklamdı ve göğüs oluğumdan aşağı doğru inen su damlacıkları bir an önce duşa girmem için resmen sinyal veriyordu.
“Sahi kızlar, duydunuz mu olanları?” dedi Nevin, ağzında ıslanan baklayı yumurtlayacaktı en nihayetinde. Sırıtan bir ifadeyle telefondan kaldırdı başını. Yeşil gözleri Aylin ve benim üzerimde mekik dokuyordu.
“Hayırdır ne olmuş yine.” Dedi Aylin, sol çaprazımdaydı, yere doğru uzanmış dinleniyordu. Kısa kesim saçlarına taktığı bandanasını göz kapaklarına doğru indirmişti. “Kimin ocağı yine incir filizlendiriyor, bayan ayaklı gazete?”
"Üyelerden sorumlu olan kız var ya hani, şu feminist olan. İsmi lazım değil."
"Feyza mı?" Diye sordum tek kaşımı kaldırırken.
"Evet, o şahıs." Dedi Nevin. Burnunu kırıştırmıştı. Feyza'dan pek haz etmiyor olmalıydı.
"Eee, ne olmuş dik burun Feyza'ya." Diye sordu Aylin. Ellerini karnının üzerinde birleştirmişti. "Ne bok yemiş yine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELEZON (+18)
Teen Fictionİşaret parmağını meydan okurcasına iç çamaşırımdan içeri doğru sızdırırken bacaklarımda ılık bir titreşim hissettim. "Bir kaç dakika sonra benim için geleceksin..." Yutkundum. "Parmaklarıma akışını hissedeceğim." Diğer parmakları da tamamen kumaş...