5. Bölüm: "Kelime Oyunları."
Kygo, Sasha Sloan - I'll Wait
Tate McRae - Bad Ones•
Dün akşamdan beri gözüme zerre kadar uyku girmemişti.
Sabaha kadar olanları Eylem'e anlatıp anlatmama konusunda büyük bir ikilem yaşamıştım. Ablam Mirkan'ı nereden ve ne şekilde tanıyordu hâlâ bilmiyordum. Bana anlatmayacağını bile bile Eylem'i, Mirkan gittikten sonra bir saat boyunca soru yağmuruna tutmuştum. Nereden tanıyorsun? Ne zamandır iletişim halindesiniz? Benim böyle birinden neden yeni haberim oluyor? Arkadaşın mı yoksa flörtleştiğin adam mı? Kaç yaşında? Mühendis olduğuna emin misin? Neden bana özel dersi bir matematik öğretmeni değilde bu adam veriyor? Aranızda gerçekten ne var? Fakat tüm bu sorularımla, adam akıllı bir cevaba ulaşamamıştım. Geçiştirici yanıtları beni sinir etsede, fazla sorgulayıcı yanımı frenlemek zorunda kalmıştım.
Bir insan aynı hafta içinde karşınıza iki farklı şekilde çıktığında, mantığınız bu kişinin ne amaçla hayatınızda var olduğunu sorgulamaya başlıyordu. İkinci karşılaşmamız ikimiz üzerinde şaşkınlık etkisi yaratsada, yine de bu duyguya onun tarafınca güvenemezdim. Nihayetinde rol yapan iyi bir oyuncu olabilirdi.
O gece bir şeyler olmuştu ve her ne olduysa bunu ablamdan da saklıyordu. Kader onu benim önüme çıkarmış, ne yazıkki sert bir kayaya toslamasına neden olmuştu.
Ve onun gizeminin, ilk karşılaşmamızda saklı olduğunu hissediyordum. Her şeyden önce karşıma çıkışının bir tesadüf eseri olmadığını da gayet iyi biliyordum.
O.
Ailemin içine sızmak isteyen bir tehlike gibi görünüyordu şu an gözüme. Fakat bundan emin olamıyordum. Yaralanmasının sebebini ise deli gibi merak ediyordum.
Avucumdaki kupadan bir yudum aldım. Arka fonda çalan kısık müzik gerginliğimi azaltmak yerine daha da arttırıyordu. Masamın yanına gidip üzerindeki laptopun kapağını kapattım, müzik kesilmişti.
Eylem, sabahın erken saatlerinde emniyete gitmek için evden ayrıldığından beri odamın içinde dört dönüyordum. Bir sağ bir sola gidiyor, arada bir telefonuma bakış atıyor yalan üzerine kurulu hayatımı ablama anlatmamak için zor duruyordum.
Vicdan yapmanın sırası değil, Reyna!
Belkide, bu durumu kendi başıma bir yetişkin gibi halledebilirdim. Halledebilirdim değil mi? Duvardaki saate baktım, vakit gelmek üzereydi.
Üzerimde siyah sade bir bralet ve tayt vardı. Saçımı sıkıca bağlamıştım. Bacaklarıma geçirdiğim taytın beli yüksekti. Bu yüzden önünü açık bıraktığım bir gömlek giymiştim. Bugün çalışmam gereken figürler için oldukça uygun kıyafetlerdi. Ek ders saçmalığını atlattıktan sonra bir bahane bulup dans okuluna gidecektim, şimdiden hazırlanmıştım.
Zil çaldı.
Kupayı masanın beyaz yüzeyine bıraktım. Acele hareketlerle holde yürürken, kapı koluna asıldığım gibi kapıyı araladım.
Tam karşımdaydı.
Bir omzu pervaza yaslanmış hafif eğimli bir şekilde duruyordu. Sağ eliyle tuttuğu kalın kitaplara göz attım. Bana ciddi ciddi ders çalıştıracaktı. Bu durumu hâlâ kabullenemiyordum.
"İçeri buyur etmeyecek misin?" Diye sordu gözlerimin ta içine bakarken, kirli sakallarını çok az bir farkla kısaltmıştı.
Kapıyı biraz daha açıp yana kaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELEZON (+18)
Teen Fictionİşaret parmağını meydan okurcasına iç çamaşırımdan içeri doğru sızdırırken bacaklarımda ılık bir titreşim hissettim. "Bir kaç dakika sonra benim için geleceksin..." Yutkundum. "Parmaklarıma akışını hissedeceğim." Diğer parmakları da tamamen kumaş...