HELEZON (+18)

12. ÜŞÜŞMÜŞ ŞEYTAN

12. Bölüm: "Üşüşmüş Şeytan."

Modern Talking, Slow Motion
Dua Lipa, Swan Song

•

Herhangi bir fraktal örneğine bakarak kaos kavramını edindiğiniz bilgiler çerçevesinde açıklamaya çalışırdınız. Kıvrımlı bir nesneden, girintisi ve çıkıntısı olduğu halde aldığınız her kesitte, bir yeni benzer biçim görmeniz doğanın size bahşettiği bir sanatla mümkündü. Ve bu sanatı anlamanın en güzel yolu, kalkülüs, cebir ve nice rakamsal boyutu içeren soyut bir dil hakimiyetinden geçiyordu.

Matematik...

Bir dönem yalnızca sınıf atlamanın birincil koşulu olarak gördüğüm, şu anda ise hayatımın en etkili bilinmez elemanlarını açıklayan kavramın ta kendisine dönüşmüştü.

Beni bir adama, sakındığım yalanı örtbas eden eşlikçime bağlamış ve bizi kendi koşullarımızı yaratabileceğimiz bir dünyaya teslim etmişti. Yirmi iki yaşıma dek bir kalem ucuyla hesapladığım onca sayısal değer, mısırlıların keşfettiklerinin sadece belirgin bir iziydi. Beyaz bir kağıdın boşluklarını dolduran çözümler ise asla yaşantımdaki problemlerin cevabı değildi.

Kendi içimde bir şeyler yaşarken çevremdeki insanların yaşantımı yönlendirdiği gerçeğiyle hep karşı karşıya gelmem, onlara dur demenin en etkili yolunun; kabul etsem bile bu durumu inkar etmekten belki de bazı şeyleri bir köşeye kestirip atmaktan ya da o şeyden kaçınıp başka yerlere adapte olmaktan geçtiğini keşfetmiştim.

Dün kahvaltıdan beri yüzünü görmediğim adamı, ısrarla düşünmenin öfkesini yaşıyordum. Zihnim ise yaşananlardan tek tek topladığı resimleri oluşan fırtınada öğütüp beni kışkırtmaya devam ediyordu ve aklımın yolu birçok sebepten ötürü hep Mirkan Ali'ye çıkıyordu.

Hâlâ o gece neden Eylem'le aynı biçimde, aynı saat sularında eve döndüklerini mantığım bir türlü almıyordu. Bazı yanıtları vermeyi kendime yediremiyordum. Düşündüğüm vaziyeti ima edecek bir harekete kalkışsam bile ablamdan alacağım yanıttan çekiniyordum.

Her seferinde neden Eylem'e, Ali'yi sorduğumda beni terslemekten ileri gitmeyi başaramıyordu mesela? Neden şeytani yanım böyle bir imayı düşünmekle meşguldü? Onlar bir birliktelik yaşamış olsalar dahi bunu saklama gereği duymaktan kaçınmaları gereksiz değil miydi? Ablamı tanıyordum. Gizlediği herhangi bir sebebe asla beni yaklaştıracak kadar acemi bir kadın değildi. Aksine uzak durmam için elinden her geleni yapardı. Fakat her seferinde beni Ali'nin dibine iteklemesi, yanıtlarımda çelişkiye düşmeme neden oluyordu. Şayet bir mevzuyu kabul etmiyorsa, gizlemesini iyi becerirdi. Fakat O, Mirkan Ali'yi ısrarla benim gözlerimin önüne bırakıp kaçıyordu.

Bu olasılıklar sadece bir kuruntunun temeli olabilir miydi? Birlikte geceyi geçirmiş olsalardı, o halde birkaç saat öncesinde Mirkan'ın bizde ne işi vardı? Mantıksızdı. Mirkan'ın ya da Eylem'in hal ve tavırlarında bu biçimde bir ima sezmemiştim... ya da kendimi kandırıyorum. Ali'nin bizim evden ayrıldığı günün hemen ertesi sabahında kahvaltı için tekrar bir araya gelmemize olanak sağlaması fazlasıyla dikkat çekici değil miydi? Hem Mirkan'ın bana olan yaklaşımı o saat dilimlerinde olması gerekenden de yakın gelmemiş miydi?

Kafamda o kadar mantık dışı ve mantığa yakın olasılıklar vardı ki; ne desem haklı, ne desem haksızdım. Bu ikilemi yaşamak ne olursa olsun beni ilgilendirmemeliydi.

Fakat öyle değildi, bir an bile bu ihtimali düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Ne var ki bilincimde sıra gördüğüm rüyanın yorumuna bile gelemiyordu.