11. BÖLÜM-OYUN

10.5K 1K 152
                                    

"Evdeki hesap.."

*****

Hayatım boyunca kendimizi bildik bileli kirli işlerin içinde nefes almıştık. Hep kötü adamların yanında çırak olmuştuk. Buna rağmen kimseye en ufak bir kötülüğümüz dokunmamıştı. Yetimhaneden çıktığımız gün elimizde valiz bile yoktu bizim. Öylece bizi kapının önüne koyup 'bugün 18'e bastınız artık kendi çarenize bakın' demişlerdi.

Bakamamıştık..

Sokakta bir hafta kaldığımızda üstümüzde kalın bir kazak bile yoktu. Cebimizde olan 10 lirayla o bir hafta simit yiyerek geçirmiştik. İzbe sokaklarda kalmıştık. Milletimizin lüks parklarında izin yoktu bize. Zabıta ensemizden tutup atıyordu dışarı. Hiçbiri de sormuyordu bu kızların ne işi var bu halde sokakta, diye. Dilenci değildik biz, yetimdik. Ücra köşelere sığınmıştık bu yüzden. Üstümüz başımız kir pas olmuştu ama umrumuzda olan en son şey de, ne yırtılan ayakkabımızdı ,ne de üşümemizdi. Kalacak yer bulup, karnımızı doyurmalıydık. Beyza bana göre hep daha hassas olandı. Aynı yaşta olmamıza rağmen daha minyondu, zayıftı. Günden güne halsiz düşüyordu. Sokaktaki son günümüzde elimizdeki bir liraya simit alıp ikiye böldüğümü hatırlıyordum. Çoğunu ona vermiştim. Doymalıydı. Tek yakınımdı o benim. O da bırakırsa tek başıma nasıl yapacağımı düşünmeden edemiyordum. Bakmam lazımdı ona.

O gün o sokakta son paramızla son simidimizi yerken, başımıza dikilen iki adamla hayatımız değişmişti. Belkide güzel devam edeceğini zannettiğim hayatımın, dönüm noktasıydı cehenneme. Bilemezdik ki. Aldılar bizi götürdüler mekana. Zannettik ki kadın taciri ya da kurye arıyorlar.

Bağırışlar, çağırışlar, bolca kıyamet.. Zor kullandılar. 18 yaşımızda aklımız zehirdi bizim Beyza'yla. Bilirdik her boku. Cengiz'i mutlu edende bu değil miydi zaten. Aklımızdı. Güzelliğimizdi. Aldı, yedirdi içirdi bizi. Ne yalan söyleyeyim baba gibiydi. İyi davranırdı bize. 18 yaşımdayken Cengiz 30 yaşındaydı. Gençti. Kanı hızlı akıyordu. Niyetini anlamak güçtü. Tıpkı Beyza, Semih'in ilk hafta prenses gibi davranmasına nasıl kandıysa bizde, 18'imizde öyle kanmıştık.

Ama niyeti; bizi yetiştirmekti..

Yetiştirdi de. 2 sene boyunca yemediğimiz, içmediğimiz kalmadı. İçki, sigara, alkol.. Her haltı yedik. Kendimizi ezdirmedik ama çok para kazandırdık Cengiz'e. Az kasa çöketmedik onunla. Çok iş batırdık. Çok para kazandık. Onla beraber bizde yedik yalan yoktu. Sadece uyuşturucuya ne ben ne Beyza karışmamıştık.

Bir başka dönüm noktamız da burda başlıyordu işte.

Ben karışmadı zannediyordum.

19 yaşıma girdim.

Bir gün geldi konuştu bana Cengiz. Kafası güzel. Çakırkeyif..

"O kadar yedirdim içirdim. Bi' tadına baktır artık."dedi.

Az çok niyetini anlamıştım zaten o zamanlar. Belli ederdi bakışlarıyla. Daha bir gün parmağının ucunu sürdürmedim bedenime. Adım Ezel'di benim. Bana ilk o gün dedi işte.

"Adın Ezel ama, eceli olursun adamın.."

"Yaklaşma! olurum." dedim.

Bilirdi beni. Gözümü kararttığımda neler yapabileceğimi görmüştü kafeslerde. Kafeslere sokmuştu beni.

"Eceli ol onların." dedi hırsla. Para gözünü kör etmişti.

Oldum da..

İNFÎLÂK (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin