"Her bitiş, yeni bir başlangıca gebedir."
Degildi.
****
Sessizlik..
Olması gereken tek şeydi aslında bazen. İhtiyacımız olandı belki de. Düşüncelerimizin, kalbimizin sesini duyabilmek için, kimsenin olmadığı bir yerde saatlerce gözlerini kapatıp beklemek gerekirdi. Yönümüzü ne tarafa çevireceğimizi hesap edebilmemiz için, mecbur kaldığımız bir ortamdı belki de. Ses olmadan, insan olmadan, bir varlığın hissiyatına kapılmadan, saatlerce sadece kalbimizin sesiyle düşüncelere dalmaktı.
Derin bir nefes daha çektim içime ılık havadan. Beynimin içi, yine birbirine girmiş bir vaziyette çare arıyordu durumumuza. Yine 4 yıl önceki Ezel olmuştum. Sadece Beyza'yı düşünen, onun geleceğini hesap eden, ne durumda, ne yöne sapacağımızı hedap eden Ezel.. Ne düşüneceğimi, ne yöne hareket edeceğimi kestiremiyorum. Belki de buydu insanı yoran, zorlayan. Geceyi bu yüzden seviyordum.
Sessizdi.
Sana kucak açıyor, dinliyordu saatlerce sessizliğini. Cadde, yine ıssızdı her zaman ki gibi. Kuş bile uçmuyordu. Yaz böceğinin sesi bile çıkmıyordu. O bile çekiniyordu belki de bu sokağın sessizliğinden. Gökyüzü açıktı herzmankine nazaran. Yıldızlar, hayatımızın aksine koca İstanbul'a ışık saçıyordu kimse farketmeden. Ay en tepeden izliyordu, çoğu insanın gecenin bu saatindeki koşuşturmasını..
Gözlerimi usulca kapattım yüzüme çarpan hafif meltemli rüzgara karşı. Saçlarım omuzlarımdan arkaya uçuştu hafifce. Yüzümü yalayıp geçen rüzgar, hafifletmişti omuzlarımdaki yükü.
Açık hava iyi gelir dedikleri bu olmalıydı. Geceden nefes çaldıkça, ferahlıyordum sanki. Yüküm, derdim hafifliyordu usulca. Yorgun bakışlarımı usulca indirdim caddedeki evlerin dibine..
Yine oradaydı..
Evimizin karşı caddesinde, birkaç bina ötesinde, parkedilmiş Audi RS 7 Sportback..
Bu sefer yanlız değildi ama. İki pencereden de sigara dumanları çıkıyordu karanlık geceye. Sabaha kadar kaç paket bitiyordu o arabada bilmiyordum ama beni bile aşıyordu bu sigara.
1 hafta olmuştu..
Koskoca 7 gün geçmişti.
Bir haftadır sigara içmiyordum. İçmememin sebebi ise, Beyza Hanım'ın canı çekiyormuş. Önünde içmemi bırakın, kokusunun üzerime sinmemesi gerekiyormuş. 1 hafta çok farklı geçmişti.
O geceden sonra, Beyza tamamen değişmişti. Fazla pozitifti. Onun dışında her gece evimizin önünü mesken bellemişti bu iki koca serseri. Ergen de değillerdi ki. Koskoca adamlar, köpek gibi sürünüyordu araba köşelerinde. Hiç bıkmadan akşamın bir saatlerinde gelir, sabah uyandığımızda da araba yok olurdu bulunduğu yerden. Gerçekten bu sokakta akıllı tek bir kul bulmak zordu. Delice hareketler yapıyorlardı.
Pek de umrumda olduğu söylenemezdi araba köşlerinde sürünmeleri. Semih sonuna kadar haketmişti zaten yaşayacağı her şeyi. Daha fazlasını da hakediyordu bence.
Ama Azad.
Azad DİNÇER.
Tamam o da hakediyordu bazı şeyleri ama.
Ama'lar konmuştu cümlenin sonlarına.
Varlığını hissediyordum. Siyahları dolanıyordu yüzümde. Şu an kafasını arkaya atmış, bana bakıyordu sigarasını içerek. Emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNFÎLÂK (ASKIDA)
Novela JuvenilYetişkin içerik❌ --- "Az kaldı. Yakında sigarayı günde iki pakete çıkarıcam..!" "Neden?" Hafifce güldü dudaklarıma doğru. Gülüşü,hayattı. Nefesi,nefesimdi. İhtiyac gibiydi.. "Soruyor musun gerçekten?" Başımı usulca salladığımda, burnum burnuna sürt...