20. BÖLÜM-TEHLİKE

12.6K 1K 1K
                                    


"Adım adım tehlikeye gidiyorduk."

Göz göre göre..



***





Kuzgun Alp Keskin..

Değişik merak filizlerinin kök saldığı bakışlarımı, hala kollarını belime sarmaşık gibi dolamış, öylece beni izleyen adama çevirdim. Gözlerimdeki ifadeyi bi süre süzdükten sonra, çözdü yavaşça belimdeki kalın kollarını.

"Bu kim?"

Şüpheli sorum karşısında gözlerime anlamlı bi bakış atıp, saçlarına daldırdı parmaklarını. Kısa saçlarında bir tur atıp ensesini kaşıdı. Hareketleri, öylece erimeme sebep olurken, gözlerimi zor bela ondan çekip, tekrar önümdeki adama çevirdim.
"Neyi oluyorsun Azad'ın?"

Kuzgun Alp denilen adam öylece elleri cebinde bizim bu halimizi izlerken, yine alaylı bi şekilde güldü.
"Bir yakını diyelim!"

Çok fazla benziyorlardı ama soyadları aynı değildi. Kardeş falan olduklarını düşünmüştüm kısa bir an.

Hala Kuzgun Alp denilen adamı süzgeçten geçirirken, belime bir kol dolandı ve beni mutfağa yönlendirdi.

Bu kol da iyi alıştı!

"Neden sana bu kadar çok benziyor ?"

Şaşkınca sarfettiğim sözler, artık yerinde duramamış gibi dökülmüştü dudaklarımdan. Olgun bir adama benziyordu ama hareketleri alaylı ve laubaliydi. Bana bakmadan yürümeye devam etti.
"İnsanlar birbirine benzer Ezel!"

Kuşkulu sesimle sorularıma devam ettim hemen.

"Ama bu kadar benzemez. Akraban falan mı? Çöpsüz üzüm olduğunu düşünüyordum!"

Kafasını yavaşça bana eğip, yine baktı göz ucuyla olsa bile anlamlar çağlayan bakışlarıyla. Dudaklarında ufak bir gülümseme oluşmuştu.
"Hala öyleyim!"

Birden kulağıma eğildi. Diğer eliyle önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına itti yavaşça. Nefesi, usulca dokundu boynuma.

"Soy ağacıma eklenecek ilk insan, sen olacaksın Ezel!"

Garip bakışlarımı gördüğümde, dilinden dökülenlerin ayarı bugün hiç yoktu. Bu gün, dün gecenin aksine çok fazla konuşmuştuk. Ona olan bakışıma gülüp, çekti beni mutfağa. Tedirgince arkama baktığımda o adamın bizim arkamızdan gülerek Azad'ın belime dolanan koluna baktığını gördüm. Sert çehresine nazaran sürekli gülmesi, insanı tedirgin ediyordu.
"Bir daha seni bu evde zıkkımlanırken görmeyeceğim Murat!"

Dik bakışlarımı yanımdaki adama yönelttim direk. Kollarından çıkmaya yöneldim hemen. Bana karşı koymadan çözdü kolunu. Daha birkaç saat önce kendi evinden kovmuştum ama yine gelmişti. Davetsiz..

"Sana noluyor pardon da. Onu ben davet ettim. Davet edilmeden içeri dalan sizsiniz!"

Sert sesime yandan alaylı bir bakış atıp, masanın baş köşesine geçti.

Sertçe yutkundum. Fazla mı yakışmıştı oraya?

Lanet girsin.

Çok yakışıklı ve karizmatik duruyordu.

Hala ayakta beklerken arkasına yaslanıp kolunun dirseğini sandalyenin arkasına yasladı serserice.
"Bana da bir servis açmayacak mısın Ezel?"

İNFÎLÂK (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin