"Sevgi, bazen yarayı daha çok açmak için giriyordu kalbe.."
***
Azad'ın sesi tam arkamdan gelirken omzumun üzerinden geriye bakmaya korkuyordum. Gerçekten deli saçması olan bir olayın içinde kendimi bir anda bulmuş ve ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım. Daha düne kadar kütüphane de rafları silen kitapları özenle dizen, hakkıyla da parasını alıp evine giden, zıkkımlanıp uyuyan bir kızdım ben. Ne ara Beyza'nın oyununa dahil oldum, ne ara tanımadığım insanlarla bu kadar iç içe oldum olayları kavrayamıyordum artık.
Olaylar git gide sarpa sararken, önümdeki Serenay'ın gözlerine duyduğum kelimenin anlamını sorgularcasına bakıyordum. Bana anlamadığım bir şekilde bakarken ondan bir cevap alamamanın verdiği huzursuzluk bütün bedenimi yavaş yavaş ele geçiriyordu. Kafam allak bullak olmuş durumda olayları analiz etmeye çalışıyordum ama bulaştığım durum beynimi iflas noktasına getiriyordu. Hiçbirşey bilmiyor, düşünemiyordum.
Bildiğim tek bir şey varsa da, o da benim bu sokaktan bir an önce gitmem gerektiğiydi.
Hemde en kısa sürede..
Allah aşkına zaten ben yıllardır sürünerek yaşıyordum. Birde bu patron kılıklı deli bozmasının süründürmesini mi çekecektim? O kadar da değildi. Hayatımda yapacağım en son şey birinin lafına, ki bu beni zorla alıkoyan lider kılıklı, küfürbaz ve aynı zaman da asabi biriyse asla sözüne boyun eğmezdim.
Çok mu büyük konuşuyorum ?
Lanet olsun daha çok gençtim.
Serenay gözlerini Beyza ve benim aramda dolaştırdıktan sonra olayı çakmış olacak ki sessizce beklemeye başladı. Onun arkasından Murat ve Oktay da belirince ortam tam da o dizilerdeki sahnelere döndü. Umarım şu ortamdan sağ çıkabilirim diye düşünürken arkamda bir hareketlilik oldu.
Omzumun üzerinden nihayetinde bakmaya cesaret edebildiğimde usulca siyah uzun saçlarımın arasından ona baktım göz ucuyla. O ise bana bakmıyordu.
Nereye bakıyor dersiniz?
Çoğunuz tahmin etmiştir.
Beni ince ince süzgeçten geçiricesine incelerken gözünün değmediği tek bir uzvum bile kalmamıştı. Yavaşca ondan tarafa döndüğümde bu sefer de önden incelemeye başladı. Bacaklarımda ve omuzlarımda oyalanan bakışları tembelce gözlerimi bulduğunda, aramızda süre gelen o bakışma bir ömre bedeldi sanki. Bana bakmaya devam ettiğinde kimseden ses çıkmaması benim daha da gerilmeme, Azad'ın ise daha çok beni incelemesine vesile oluyordu.
En sonunda dayandığı duvardan kalktı ve usul adımlarla bize yaklaştı. Onun ordaki varlığını bile farkedemem tamamen benim aptallığımdı. O kadar Beyza' ya odaklanmıştım ki kimseyi görmemişti gözüm. Konuştuğumuz herşeyin duyulmuş olması da cabasıydı üstelik.
Azad, Beyza'nın etrafında bi tur dolandıktan sonra, ki bunu iğrenç bir sakinlikle yapıyordu, en sonunda ikimizin de önüne gelecek şekilde durdu. Bakışları tekrar bana odaklanırken konuşmak için etli dudaklarımıın üzerinden dilimi gezdirdim. Dilim damağım kurumuştu. Ne ara bu kadar korkak olmuştum ben?
O dil, damak neyden kuruyor, ikimizde biliyoruz KIRCA!
Konuşmak için bakışlarımı Azad 'da sabitlediğimde onunda bakışlarının dudaklarımda sabitli olduğunu görmek, sanırım midem öyle bir burktu ki içtiğim votka boğazıma doğru yükselip genzimi yaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNFÎLÂK (ASKIDA)
Ficção AdolescenteYetişkin içerik❌ --- "Az kaldı. Yakında sigarayı günde iki pakete çıkarıcam..!" "Neden?" Hafifce güldü dudaklarıma doğru. Gülüşü,hayattı. Nefesi,nefesimdi. İhtiyac gibiydi.. "Soruyor musun gerçekten?" Başımı usulca salladığımda, burnum burnuna sürt...