Yazardan not; Çok romantik, çok sakin gidiyor değil mi? Siz bu bölümü okurken ben yazarken bile ne olacağını merak ettiğim bir bölümle uğraşıyor olacağım. Tolga ve Helin'in macerası asıl şimdi başlıyor.
Sevdiğin insan için, nelerden vaz geçebilirsin?Her ne kadar istemesek de, dönüş günü gelip çatmıştı..
Sabah erkenden kalkıp duş aldım, saçlarımı kuruttum.
İstanbul'un soğuk olacağını biliyordum, bu yüzden koyu renk kotumu giydim, üstüne beyaz Celine yazılı bir tişört geçirdim. Burberry trenchcoat umu elime aldım, büyük ihtimal İstanbul'a vardığımda ihtiyaç duyardım ona.. Siyah kors çantamı taktım, siyah ck spor ayakkabılarımı giydim. Siyah güneş gözlüklerimin saçlarıma taç görevi yapmasını sağladım.
Rimel ve rujdan oluşan sade bir makyajla hazırlanmayı tamamladım. Odayı baştan aşağı kontrol ettim, bir şey unutmamıştım.
Odamdan çıkınca Tolga'nın odasının kapısının aralık olduğunu gördüm, içeri girdim.
Tam o sırada valizini kapıyordu. Siyah bir kot giymiş, beyaz v yaka bir tişört geçirmiş üstüne. Büyük ihtimal o da İstanbul'a inince yandaki deri ceketi geçirecek üstüne.
"Günaydın.." Dedim, olabildiğinin en neşeli haliyle.. Buradan ayrılacak olma fikrinden nefret ediyordum..
Bodrum'da geçirdiğimiz 1-2 haftada gerçekten yakınlaşmıştık. Gerçekten "sevgili" gibi davranıyorduk. Bu durumun İstanbul'a varınca değişmesinden çok korkuyordum.
Beni görünce valizi kapamayı bırakıp yanıma geldi, sarıldı.
Sonra uzaklaşıp;
"Ne bu surat? En sevdiğin rujun ortadan kırıldı sanki."
Deyince kendimi tutamadım. Gülmeye başladım.
"Düş önüme." Dedi, aşağıya inmeye başladım, o da kendi valizini indirdi, sonra çıkıp benim valizlerimi aldı.
Hepsini arabanın bagajına yerleştirdi. Bu sırada ben de resmen evle vedalaşıyordum.
Kapıdan seslendiğini duydum;
"Helin!"
"Geldim.."
Kapıya geldim, o kapıyı kilitlerken ben de acıklı acıklı bakıyordum eve..
Sonunda dönüp;
"Helin." Dedi.
Suratsız bir şekilde;
"Ne?!" Dedim.
"Ne zaman istersen geleceğiz, dedim. Kafana estiğinde söyle, dedim. Burası bizim, dedim. Allah aşkına evi satmışız gibi bakmasana."
"Burası bizim.." Diye tekrarladım.
Sıcak gülümsemelerinden biri suratına yerleşti.
Kolunu omzuma attı, beni kendine çekti.
"Burası bizim." Deyip, göz kırptı.
Pislik herif! Bu kadar etkileyici olmamalısın.Yarım saat süren havaalanı yolculuğundan sonra arabayı havaalanının otoparkına park etti.
Birini arayıp;
"Arabayı havaalanının valesine bırakıyorum, gel al, eve bırak." Dedi, telefonu kapadı.
Havaalanına girip, valizleri yer hosteslerine teslim etmeye gittik. Hostes kızın benimkine bakışlarını görmeniz lazım. Bilerek işi yavaştan yapıyor ki adamı daha çok görsün. Tabi "Ben herifi sana kaptırır mıyım? Ha? Kır faresi! O boynundaki fuları gırtlağına tıkarım senin!" Demedim.
Ne mi yaptım?
Sen misin benim sevgilime bakan?
Tolga'nın kulağına yaklaştım;
"Ya şimdi bana sarılırsın, ya da seni o hostes kızın ellerine bırakırım!"
Tolga çarpık bir gülümsemeyle baktıktan sonra belimden tutup kendisine çekti, suratım resmen göğsüne çarptı. Öküz! Ne yapsa abartı yapıyor! Bitti mi? Tek eliyle çenemden sıkıca tutup yanağımdan öptü, sonra tekrar sağ kolunu belime sıkıca sardı. Tamam öküzceydi, ama gayet cooldu tamam mı?
Hostes kıza baktım, ağzı açık kalmıştı, sinsi bir gülüş fırlattım. Tam o sırada Tolga;
"Ne kadar daha sürecek bu iş?"
Deyince kız biletleri resmen suratımıza fırlattı. Hahahahayt! Salak!
Biletlerimizi alınca;
"Kahve Dünyası var şurada, orada oturalım." Dedi, başımla onayladım.
İçeri girip masanın başına gelene kadar sağ kolu belimdeydi.
Tabiki sandalyemi ÇEKMEDİ.
Karşılıklı oturduk, iki şekersiz Türk Kahvesi sipariş etti.
Sinir olmuştum. Ben bu herifi milyonlarca kızdan nasıl koruyacaktım? Düşündükçe kan beynime sıçrıyordu. Ayrıca, ben ona öp mü dedim Allasen? Ne abartıyosun dimi? Beygir.
O çarpık gülüşünü suratına yerleştirmiş, tip tip bakıyordu.
"Ne var?" Anlamında kafamı salladım.
Güldü. "Kıskanınca çok komik oluyorsun."
"Alnına asetatlı kalemle 'Helin Karalar' yazdığımda, kim komik oluyormuş tekrar konuşuruz." Dedim. Bir de gözlerimi devirdim, oh mis!
Gülmeye başladı yine. Kollarını göğsünde bağlayıp iyice koltuğuna yaslandı.
"İlla bir yerde 'Helin' yazacaksa..." Dedi.
Hemen ona döndüm.
"Alyansımın içinde yazsın bence." Dedi. Çarpık gülümsemesi hala suratındaydı.
Ben şok ben iptal.
Sonunda kendimi toparlayıp;
"Bakarız." Dedim.
Bakarız..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarı'm #wattys2016
RomanceHikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikle sorumlu değildir. Ve önemli not; Mıçmıç, sulu bir aşk okumak istiyorsan, sevgili okuyucu; Lise ho...