Koyu mavi duvarlı odada, odanın ortasındaki beyaz sallanan koltuğa oturmuş, dizlerimi kendime çekmiş hıçkırıklarımı bastırmaya çalışıyordum.
Bu zamana kadar hep tehditler almıştık, evet. Belki bağışıklık kazanmam gerekirdi, evet. Ama bu sefer tehlikede olan ben değildim, Tolga'nın bana emanetiydi, oğlumdu. Düşüncesi bile tüylerimin diken diken olması için yeterliydi.Pencereden dışarı bakarak sallanırken Pelin'in sesini duydum;
"Tolga Abi'yle konuştum, yarım saate burada olacak.."
Gözlerimin altını elimin tersiyle sildim.
Mesajı okuduğum gibi Tolga'yı aramıştım, hemen gelmişti. Geldiği gibi Doktor Ayten Hanım'ı ve Annemle Pelin'i çağırmıştı. O da Soner Abi'yle işin aslını astarını araştırmaya gitmişti.
Tabi Soner Abi gidince Firdevs Yenge'nin ve Tuğba'nın da haberi olmuş, onlar da gelmişlerdi..
Yalnız kalmaktan korkuyordum ama kalabalık ister istemez gürültülü oluyordu. O yüzden kendimi bu odaya kapatmıştım..Hemen ardından Ayten Hanım'ın sesini duydum,
"Helin Hanım, biraz uyumak size iyi gelecektir."
"İstemiyorum Ayten Hanım, istesem de uyuyamam zaten.."
"O zaman gelin beraber aşağıya inelim? Eminim aklınız biraz olsun dağılırsa daha iyi hissedeceksiniz."
Bu sırada Pelin çoktan yanımda bitmişti. Kolumdan tutup çekiştirerek kaldırdı, üçümüz berber aşağıya indik.
Herkes salonda oturmuş, hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Beni görünce tüm konuşma bir anda durdu.
Konuyu değiştirmek için Firdevs Yenge konuştu;
"Ayten Hanım, bu kızın 4 aylık hamile olduğuna emin misiniz? Bebeği sümkürerek çıkarabilir diye düşünüyorum. Bir gram kilo almadı."
Buruk bir gülümseme yerleşti suratıma.
Ayten Hanım konuştu;
"Firdevs Hanım bakmayın öyle durduğuna. Zamanında çok spor yaptığı için vücut profili kolay kolay bozulmuyor. Ama bebek gayet tontiş doğacak."
Bu sefer herkes koptu, Pelin konuştu;
"Siz gelmeden önce Ayten Hanım'la Junior Kurt hakkında azıcık konuştuk da.." Diye açıklama yaptı Firdevs Yenge ve Tuğba'ya.
Annem devam etti;
"Yarım saat konuşarak doktor hanıma 'Tontiş' dedirtti."
Herkes güldü tabi.
Firdevs Yenge konuştu;
"Ay bir şey anlatıyım gülün. Tolga belki dört, belki üç yaşındayken, işte Soner de 6-7 yaşlarında, Ahmet sürekli Cengiz Han'la takıldığı için Soner ve Tolga yazlıkta arkadaş olurlardı birbirlerine. Tabi 3-4 yaşında bile pabuç kadar dil var Tolga'da, beraber aşırı eğlenirlerdi yazlıkta.
Bir gün Mehveş ile birlikte terasta kahve içiyoruz, bu bitirim ikili de bir yerlerde ama, hiç sesleri çıkmıyor. Bir bilseniz nasıl huzurluyuz ama..
Neyse kahveleri içtik böyle, bu sefer sessizlikten şüphelendik, dedik bu çocuklar nerede? Tam bu sırada Tolga'nın sesini duyduk,
'Anne! Bak bana! Denize açıldım!' Diye bağırıyor. Ama ses çook uzaktan geliyor. Başımızı denize bir çevirdik kızlar, bu benim yarım akıllı Soner'le birlikte yüklükten küçük plastik botu al, içine bin, ikisi birlikte, yamuk yumuk kürek çekerek açılmışlar. Ama bir görseniz, nokta kadarlar uzakta."
Herkes koptu tabi,
"Ay durun bitmedi. Diyoruz gelin buraya, yok efendim gelmeyeceğiz. Neden? Dövermişiz. Dedim Soner şimdi gelirsen az döverim sonra gelirsen çok döverim."
Kahkahalar havada uçuşuyordu. Benimkiler hariç..
"Yok efendim çok dayak yemeye razılarmış, deniz yılanı avlamaya çıkmışlarmış."
Herkes katıla katıla gülerken bu sefer Annem konuştu.
"Helin de haylazdı ama böyle haylazlık değil. Eve gelen insanların giysilerine yorumlar yapardı. Cemiyetten kadınlar gelirdi, 'Gerçekten o kürkle o kazağı kombinleme hakkını kendinizde buluyor musunuz?' Diye sorardı.
Hoş, bu kız benim Vogue dergilerimin üstünden giysileri keser onları birbirleriyle farklı farklı kombinler tekrar yapıştırırdı. Deliydi anlayacağınız."
Ortam biraz daha gevşemişti gerçekten. Ben hala aynıydım gerçi ama, etrafımdakilerin neşesinin yerinde olması bile iyi geliyordu.
Ayten Hanım konuştu;
"Bu arada Asude Hanım, siz Helin'e hamileyken kaç kilo aldınız? Ve Helin kaç kilo doğdu? İki muayenedir bunu tartışıyoruz. Hamilelik özellikleri direk anneden kıza geçer, diyorum, 'yok benim ağzım burnum şişti' diyor."
Annem kıkırdadı.
"Aman canım, o şişse ne kadar şişecek Allah aşkına! Ben Helin'e hamile kaldığımda 49 kiloydum, doğuma giderken 58 kiloydum. Helin 3,5 kilo doğdu."
Ayten Hanım 'Gördün mü bak?' Dercesine bir bakış attı bana, gülümsedim.
"İnşallah benim de dediğiniz gibi olur.."
Tam bu sırada kapı çalınca yerimden fırladım, ben kapıya doğru giderken Ayten Hanım arkamdan sesleniyordu;
"Helin Hanım bu kadar ani hareketler yapmamalısınız.."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarı'm #wattys2016
RomanceHikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikle sorumlu değildir. Ve önemli not; Mıçmıç, sulu bir aşk okumak istiyorsan, sevgili okuyucu; Lise ho...