"Al benden de o kadar.."

143K 5.5K 247
                                    

Bu bölümün içine koooocaman bir ipucu sakladım finalle ilgili. Bakalım kimler bulacak :)

"Helin Allah aşkına iki çocuk annesi kadınsın hala dövme de dövme diyorsun!"
"Ne alaka?! Hamile olduğumu öğrenmesem sen götürüyordun yaptırmaya?! Şimdi ne değişti?!"
"Bir şeyin değiştiği yok. Yok da, ne gerek var kızım canın acıyacak."
"Olmaz bir şey. Merak etme."

--------

Tamı tamına 1 aydır başının etini yiyordum Tolga'nın. Sonunda ikna etmiştim işte! Dövme yaptırmaya gidiyorduk. O ne dövme yaptıracağını bana söylemediği için ben de ona söylememiştim. Açıkçası ölesiye merak ediyordum..

Yaz gelmişti, dolaplarıma bakarak iç çektim. Üniversiteye kadar ne güzel mini mini giyiyordum yaz sıcağında. Sonra kendi düşünceme kendi kendime kızdım, iki karış kumaş için Tolga'yı tanımadığım, varlığından haberdar olmadığım zamanları mı özlüyordum?
İlk zamanlarımızı hatırlayıp sırıtarak dolaplarıma yöneldim. Hem o zamanları aklımdan geçiriyor, hem de giysi seçmeye çalışıyordum.
Sonunda tercihim beyaz oldukça dar bir kottan ve somon rengi ipek bir gömlekten yana oldu. Gömleği pantolonun içine soktum her zamanki gibi. Beyaz, içi altın rengi Mansur Gavriel Bucket Bag'imi -Bu çanta Pelin'in bana Ahmet'i doğurduğumdaki doğum hediyesiydi- taktım, somon rengi stiletto geçirdim ayaklarıma. Gömleğimle tonları tıpatıp aynıydı. Saçlarımı kenarlardan bükerek arkaya doğru getirip, tek bir örgü yaptım arkadan. Bileğime beyaz bir saat ve yüzüklerimi taktım, hafif bir makyaj yaptım, odadan çıkıp salona indim.
İndiğimde bir dizinde Cengiz, bir dizinde Ahmet oturuyor, onlarla kendi icat ettikleri oyunları oynuyordu.
Eheh şey, Tolga hazırlanalı yaklaşık bir saat oluyordu..
Sanırım bundandı ki, beni görünce göz devirdi.
Şirin şirin gülümseyip Ahmet'i kucağıma aldım, Cengiz'in alnına bir öpücük bıraktım.
"Cengiz, annecim biz birazdan gelicez, Havva teyzen evde tamam mı aşkım?"
"Neeye didoynus?" 2 yaşına girmesine 4 ay vardı daha. Tolga'nın dediğine göre o da böyle çok erken konuşmuş. Babası kılıklı veletler zekilerdi işte.
Ahmet 5 aylıktı daha, yavrum o sadece emekliyor, ortalığa gülücükler saçıyor, abisine bulaşıyordu.
Tolga Cengiz'in sorusunu cevapladı,
"Anneyle bir şey yaptırtıp geleceğiz. Sürpriz babacım."
"Süpüs?"
Kıkırdadım,
"Evet annem süpüs."
"Ama bis acıkıyıs?!" Dedi ellerini yanaklarına koyarak.
"Havva abla yemek verir size aşkım."
"Ama Amed meme yiyo. Hayya'yın meme vay?"
Bu sefer Tolga'yla gülme krizlerine girdik.
"Annecim onun için de yemek ayırdım ben."
"Meme bıyakdın?"
"Ahmet meme yemiyor annecim süt içiyor. Süt bıraktım ben ona."
Cengiz poposunu kaydırarak babasının kucağından indi, üstündeki gömleği ve şortunun paçalarını düzeltti, oyuncaklarını dizdiği kış bahçesine yöneldi, giderken arkasını dönüp konuştu;
"Daam didebiysinis."

--------

Tolga hala kahkahalar atarak Cengiz'in taklidini yapıyordu arabada. Kırmızı ışıkta durunca kaşlarını çatarak bana döndü, tip tip baktım suratına,
"Taam gidebiysinis." Deyip bir kahkaha patlattı, ben de sırıtıyordum.
"Acayip bir çocuk oldu."
Araba tekrar hareket ederken konuştu,
"Bizden ne kadar normal bir çocuk çıkabilirdi ki?"

-------

Tolga tattoo salonunda resepsiyondaki adamla konuştu, yanıma geldi. Birkaç dakika sonra Tolga bir odaya, ben bir odaya alındım.

--------

Parmaklarımdaki ve bileğimdeki sargıları düzeltip dövmeleri yapan kıza teşekkür ettim, yerimden kalktım, bekleme salonunda beklemeye başladım. Anlaşılan Tolga'nın işi uzun sürecekti..

Yarı'm #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin