Medyada Cengiz Han. (Orijinal hesabı Instagram'da @greyslittlecloset )
Not; Açıkçası şuan bölüm yayınlamak gelmiyor içimden, bu kadar şehit haberinin arasında bölüm yayınlamak hoş gelmiyor bana, ama çok geciktirdiğim için hızlıca yazıp yayınladım.
Bazı yazarlar bölüm yayınlarken "Ay pek içime sinmedi ama atıyorum." Falan diyor ya, öyle bir şey değil. İçime sinmeyen bölümü asla paylaşmam zaten. Bölüm içime sindi de, bugün paylaşıyor olmak pek sinmedi içime.
Allah tüm şehit ailelerine sabır versin...Sırtına vururken konuşuyordum;
"Ay dağ gibi herifsin bir bardak Pepsi'yle boğulacaktın mazallah!"
Öksürüğü geçince gözlerini kısarak konuştu;
"Lan böyle bir şey bu şekilde mi söylenir?!"
"Ay ne bileyim.."Birkaç saniye durdu, konuştu;
"Ciddisin, değil mi?"
Gözlerimi olumlu anlamda kırpıştırdım, anında kendimi havada buldum. Kollarını belime sarmış, döndürüyordu beni kış bahçesinin ortasında.
Başım dönünce kıkırdamalarımın arasından konuştum;
"Ay Tolga dur!"
Durmadı. Sırıtıp devam etti, Cengiz'in sabun köpüğü kahkahaları da kulaklarımda yankılanıyordu.
"Dur midem bulandı dur!"
Durdu, endişeyle yüzüme baktı,
"İyi misin?"
Başımı olumlu anlamda salladım, elimden tutup sandalyeme götürüp oturttu. Kendi yerine geçmeden önce alnıma uzun bir öpücük bıraktı..----------
Mutfağı toplarken Tolga'nın telefon konuşmalarını duyuyordum;
"Lan Özkan! Yine amca oluyorsun oğlum!"
Kendi kendime kıkırdadım,
"Söyle söyle ona da söyle! Ona göre ayağınızı denk alın lan! İki yeğeni olan adamlarsınız oğlum siz! Ona göre azıcık ağır herifler olun."
O kahkahalarla konuşurken ben de kıkırdayarak dinliyordum onu. Sıra sıra tüm tayfayla konuşup telefonu kapadı, kucağında Cengiz'le yanıma geldi, makinenin deterjanını yerleştirip kapağını kapattım,
"Annesi oğlumun uykusu gelmiş.."
Babasının omzuna yanağını yaslamış, ağzında emziği, dinliyordu bizi. Uyku lafını duyduğu gibi başını kaldırdı,
"Abucubabucupopucupo" tarzında kendi dilinde bir itiraz yaptı babaya.
Tolga başını olumsuz anlamda salladı,
"Gözlerinden uyku akıyor küçük bey.."
Cengiz o tombiş ellerini gözlerine yerleştirip gözlerinden aktığını düşündüğü uykuları gizlemeye çalıştı. İkimiz gülerken Cengiz mızmızlanıyordu.
"Nasıl uyutayım bunu? Ayağımda mı sallayayım?" Dedi Tolga, gülümsedim, ellerimi Cengiz'e yönelttim,
"Ver bana ben sallarım, sen yat uyu."
Ustaca bir hareketle Cengiz'i benden kurtarıp konuştu;
"Olmaz. Sen yat uyu, 9 ay böyle artık. Veya daha mı az?"
"7,5 ay" deyip gülümsedim, sırıttı.
"7,5 ay bu canavarı ben uyutacağım,altını değiştireceğim, giydireceğim.. Elimde olsa emzirirdim ama öyle bir şansım yok malesef.." Deyince bir kahkaha attım.
"İyi bakalım, yukarıya çıkalım yastık vereyim sana."---------
Tolga'ya Cengiz'i sallayacağı yastığı verdikten, sırtına da başka bir yastık yerleştirdikten sonra odaya geçip uzun bir duş aldım.
Saçlarımı havluya sarıp, bornozlarımı giyip giyinme odasına geçtim, dolaptan uzun, parlement mavisi bir bacağı boydan boya yırtmaçlı bir gecelik giyip üst kata çıktım.Tolga'yı yatakta görünce şaşırdım,
"Gerçekten uyudu mu?"
"Tamı tamına 26 dakikada."
"Benim rekorum bir saatti.." Diye mırıldandım, sırıttı;
"Bugün aşırı uykusu vardı."
"Tüm gün 'çuuçuu' oynadı." Dedim gülümseyerek.
Çuuçuu= çufçuf. (Cengiz'ce)Bir kahkaha attı, sonra kaşlarını çattı,
"Saçların mı ıslak?"
Başımı olumlu anlamda salladım,
"Havlu sardım ya kurur şimdi."
Yataktan kalkıp banyoya yöneldi, geldiğinde elinde saç kurutma makinesi ve saç fırçam vardı.
"Tolga ne gerek var yaz geldi zaten.."
"Bir şeye de itiraz etme Helin."
Göz devirdim, o saçlarımı kuruturken ben de komodinden telefonumu alıp instagramda takılmaya başladım.
"Yeni mi öğrendin?" Dedi,
"Neyi?" Dedim dalgın dalgın..
"Bebeği."
Gülümsedim,
"Bugün Ayten'in muayenehanesine gidince öğrendim."
Saç kurutma makinesini kapadı, saçlarımı tarayıp eşyaları yerine bıraktı, yatağa gelip yerine uzandı, kolunu yastığıma uzattı, başımı koluna koyup gövdesine sarıldım,
Çenemden tutup bir öpücük bıraktı dudaklarıma, sonra burnuma, sonra alnıma..
Alnımdaki öpücüğü uzun tutunca ellerimi yüzüne,sakallarına yerleştirdim, burnunu burnuma yasladı,
"Ne?" Dedi, gülümsedim,
"Hiç."
Sırıtıp dudaklarıma bir öpücük daha bırakıp tekrar sırt üstü uzandı, başımın altındaki kolu belime sarılıydı. Elini karnıma koydu,
"Ben birincisi için yeteri kadar teşekkür etmediğimi, minnetimi gösteremediğimi düşünürken sen bana ikincisini veriyorsun.."
Göz devirdim.
"Bunu daha önce konuşmuştuk, sen olmasan onları ben de kucağıma alamam, değil mi? E tüm ömrümüzü de birbirimize teşekkür ederek geçirecek halimiz yok.."
Gülümsedi,
"Buna da bir takma ad bulalım.."
Ellerimi karnımdaki elinin üstüne koydum,
"Oluur.. Ne diyelim buna?"
"Bezelye nasıl?"
Bir kahkaha attım,
"8'inci ayda da basketbol topu deriz artık.."
Bir kahkaha da o attı,
"O zaman şu birkaç ayda en çok neye aşerirsen çocuğa öyle sesleniriz."
Neşeli kahkahalarımı serbest bıraktım,
"Buna bayıldım! Kivi,muz,armut,elma.. Nutella!"
O kahkaha atarken mırıldandım,
"Ayy nutella.."
Tolga artık katıla katıla gülmeye başlamıştı,
"Kalk hadi, mutfakta var." Dedi, gülmekten gözlerinden yaşlar geliyordu, göz devirdim,
"Şakaydı. Başlarda bir şey aşermediğimi biliyorsun. Hem bir kere ben ilk üç ay melek gibi oluyorum!"
"Tabi tabii.. Her şeyin kokusundan iğrenen, yaklaşık 5-6 kilo veren, sürekli midesi bulanan, tv'deki yarışmalarda parayı kaybeden yarışmacılar için, Esra Erol'da 4'üncü karıyı arayan dede için ağlayan bir melek.."
"Dök içini dök! Burnundan getireceğim senin! Doğum sancısı dışında tüm çektiklerimi çekeceksin!"
Sırıttı,
"Ayrıca bebek orada değil!" Dedim tripli tripli, iki elimle karnımdaki elini işaret ederek -sahadaki bir durumu hakemle tartışan Fatih Terim edasıyla-
"Ulan nerede olacak?!"
"1,5 aylık bebek karnımda ne arasın Tolga?! Daha aşağıda!"
Sırıttı,
"Elimi oraya mı koya-"
Sağ ayağımla güzel bir tekme geçirdim bacağına,
"Edepli ol azıcık! Cahilliğini gideriyorum şurada!"
Bir kahkaha daha.
"Allah razı olsun!"
"Olsun tabi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarı'm #wattys2016
RomanceHikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikle sorumlu değildir. Ve önemli not; Mıçmıç, sulu bir aşk okumak istiyorsan, sevgili okuyucu; Lise ho...