Olduğum yerde kıkırdıyordum. Odadan Tolga'nın sesi geldi,
"Neye gülüyorsun Helin?"
Cevap vermeden kot şortumu ve kısa kollu gri v yaka tişörtümü geçirip çıktım banyodan, yatakta televizyon izliyordu Tolga.
Gülümseyerek yanına gidip dizlerimin üstünde karşısında durdum, ellerimi belime koydum,
"15'inci haftadayız ve hamile kaldığım kilomdan 4 kilo zayıfım!"
Dedim ellerimi iki yana açarak.
Göz devirdi,
"Bunu tüm gün hiçbir şey yemeyip, sadece meyveli yoğurtla beslenip, yediğin iki gram yoğurdu da en geç 1 saate kusmana borçlu olabilir miyiz?" Deyip televizyona yöneldi.
Dudaklarımı büktüm, 15-20 saniye olduğum yerde öylece durup onu izledim, o ise tamamen haberlere odaklanmıştı. Kocamı haberlerden mi kıskanıyordum? Kendi düşünceme kendi kendime göz devirip tekrar Tolga'ya yöneldim; İlk başta iyice yanına sokuldum, bana hiç bakmadan kolunu belime sardı, kendi kendime sırıtıp, yanağına bir öpücük bırakıp, kulağına fısıldadım,
"Tolga.."
"Hı?" Diye mırıldandı, ilgisini televizyona vermiş gibi davranıyordu ama tamamen bendeydi.
Bir elim göğsündeydi. İşaret parmağımla göğsüne gelişigüzel şekiller çizerken mırıldanmaya devam ettim,
"Diyorum ki.."
Göğsündeki elimi tutup bana döndü, gözlerini kısarak dinlemeye devam etti.
Korkuyla yutkunup mırıldandım,
"Diyorum ki sen markete gidip bize mısır mı alsan?"
"Mısır?"
"Baya böyle mısır. Konserve kutuda. Şu zor açılanlardan. Ben açamıyorum ama sen açarsın dimi?"
Sırıttı, eğilip dudaklarıma bir öpücük bıraktı,
"Başka bir isteğin var mı?"
Başımı olumsuz anlamda salladım, yerinden kalkıp eşofmanlarıyla odanın çıkışına yöneldi, ben arkasından hayran hayran bakarken bir anda arkasına döndü, işaret parmağıyla beni işaret ederek konuştu;
"Bu arada bebeğim, bir şey istediğinde direkt gelip söyle. Böyle işler karıştırırsan sonu senin için iyi bitmeyebilir.." Deyip, göz kırpıp o muhteşem gülüşünü gözler önüne serdi.
O kadar gerizekalı bir haldeydim ki söylediklerine kızacağıma gülüşüne bakıp hayran hayran başımı salladım.
O odadan çıktıktan sonra dediğini anladım,
"Tolgaa! Geberticem seni! Ne diyorsun sen?!" Diye hole çıktım, Cengiz'in uyuduğunu hatırlayınca fısıldayarak merdivenlerden inen Tolga'ya bağırmaya başladım. Fısıldayarak nasıl bağırdığımı sormayın, oluyor işte.
"Sen.. Sen ne gıcık bi adamsın yaaa?!"
Bir kahkaha attı,
"Şu mısırları alıp geleyim konuşuruz yavrum." Deyip girişe yöneldi, sonra da kapanan kapının sesini duydum.----------
Elimde mısır konservesi, yatakta bağdaş kurmuş, manyak gibi yiyordum. Ciddi manada manyak gibi.
Tolga ise yanıma uzanmış, kollarını başının altında birleştirmiş -kaslarını belli etmek için yapmıyorsa Helin değilim- sırıtarak beni izliyordu.
"Sen niye yemiyorsun?" Dedim, gözlerimi kaşıktan ve konserveden ayırmadan.
Sırıttı,
"Çünkü elindeki şeyi sadece salatalarda ve yemeklerde yemeye alışığım."
"Ay sosyete veledi! Bu böyle de yenir! Al bak aç ağzını!"
Tolga'ya zorla tepeleme bir kaşık mısır yedirdim,
"Bunu nasıl yiyorsun? İçini kıymıyor mu?" Dedi yüzünü buruşturarak.
Göz devirdim.
"Çok güzel oluyor bir kere. Sen tabi havyar falan yemeye alışmışsın." Deyip göz devirdim.
Yine yüzünü buruşturdu.
"Babam olacak şerefsiz kahvaltıda siyah havyar olmazsa olay çıkarırdı. Nasıl çirkin bir şey, nefret ederim. Çocukken sıvı bir canavar olduğunu düşünüyordum. İçindeki toplar midemde bir araya gelip kanıma karışacak, beni canavara çevirecek diye korkuyordum."
Bir kahkaha attım,
"Canavar mı?! Canavar Tolga! Ay düşünemiyorum! Hahahahah!"
Gözlerini kıstı,
"Canavar halimi bir canlandırırım sana, görürsün gününü."
Biten konserveyi komodinin üstüne bırakıp ona döndüm,
"Aynı canavardan bahsetmiyoruz sanırım.." Diye mırıldandım, imalı bir şekilde.
Tolga bir anda üstümde belirip dudaklarıma yaklaşırken mırıldandı,
"Sen nasıl bir canavardan bahsediyordun ki?" Dedi o mükemmel sırıtışıyla. Dudaklarıma bir öpücük bırakıp boynuma yöneldi.
Boynuma bıraktığı öpücüklerle gıdıklanıp kıkırdarken aynı anda konuştum;
"Yeşil derisi olan, ne bileyim ayağı bir araba kadar olan, böyle beni belimden kalem gibi tutabilecek kadar kocaman elleri olan bir canavar.."
"Birincisi, senin beline benim dışımda kimse dokunamaz? Anlaştık mı?!
Başımı olumlu anlamda salladım, memnuniyetle gülümseyip konuştu;
"İkincisi, şu kot şort da senin için oldukça tehlikeli.." Dedi o gizemli ses tonuyla.
Duyduğum lafın verdiği memnuniyetle sırıtıp tişörtünü gösterdim,
"Çıkar şunu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarı'm #wattys2016
RomanceHikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikle sorumlu değildir. Ve önemli not; Mıçmıç, sulu bir aşk okumak istiyorsan, sevgili okuyucu; Lise ho...