2 gün oluyordu. İki gündür bebeğimin sesini duyamıyor, kokusunu içime çekemiyordum.
Herkesin sinirleri gerilmiş durumdaydı. En başta Tolga'nın.
Ona bulaşmamam gerektiğini biliyordum, bulaşmıyordum da. Saatlerimi misafir odasında ağlayarak geçiriyordum. Bebeğim için yapabileceğim hiçbir şeyin olmaması fikri beni alt üst ediyordu.--------
Akşamüstüne doğru salonda Fatih konuştu;
"Abi bir şey bulmuş olabilirim.."
Tolga hemen başında belirdi,
"Ne buldun?"
"İki gün önce babamın adamlarından biri bolca bebek maması ve bezi almış, kartla ödemiş."
Tolga kaşlarını çattı,
"Sen bunu nereden öğreniyorsun?"
Fatih rahatça arkasına yaslandı,
"Bunu sürekli dile getirmekten hoşlanmıyorum ama kardeşiz. 3'ümüzün de ilginç özellikleri var. İlkokuldan beri okuduğun tüm kitaplar ezberinde, değil mi? Gördüğün hiçbir şeyi unutmuyorsun. Üstün zekalı olduğun bir gerçek..
Veya abin, yani abimiz.. Aman herneyse. Hiçbir eğitim almadan o kadar profesyonel silah kullanmasına ne demeli? Sana silah kullanmayı öğretenin o olduğunu biliyorum.."
"Soruma cevap ver, geveleme."
"Üçüncü kardeş olarak benim de süper bir özelliğim var abiciğim, özellikten ziyade hobi aslında. Kafama esince ortalığı hackliyorum."
Tolga göz devirdi,
"İki saattir bunu mu anlatıyordun?"
Fatih sırıttı, Tolga konuştu,
"Ahmet biz beraber şu bebek maması alınan markete gidelim, Vural sen şu herifin başında dur, Soner ve Özkan siz de şirkete geçersiniz, orası daha yakın lazım olabilirsiniz."Herkes onayladı, evden çıktı. Tolga giderken yanıma yaklaştı, ellerini yanaklarıma koydu, gözlerimi kapadım. Ağlamaktan o kadar yorulmuştum ki gözlerimi kapayınca göz kapaklarım yanıyordu. Günde üç doz sakinleştirici iğne yiyordum..
Ben gözlerimi kapayınca Tolga ağlamaktan şişmiş göz kapaklarıma birer öpücük bırakıp kulağıma fısıldadı,
"Onu bulacağım, tamam? Yalvarırım dirayetli ol, benim için, bebeğimiz için."
Deyip çıktı evden.
Sesini, bakışını, öpüşünü, sevişini sevdiğim adam.
Düşününce Tolga'nın bana ne kadar çok şey kattığını farkediyordum;
Her hareketiyle bana örnek oluyordu bir kere. Onun yanında olgunlaşıyor, onun hareketlerine, tavırlarına hayran kalıyor, ister istemez onun gibi davranıyordum.
Sabırlı olmayı öğrenmiştim, uysal olmayı.. Sonra, yeri gelince çıkışmaları öğrenmiştim, anne olmayı öğrenmiştim..
Düşününce beni Tolga büyütmüştü.. Tolga, benim hem kocam, hem babam, hem abimdi.Kapıda onu uğurlarken aklımdan bunlar geçiyordu işte.
Gözlerimi tekrar kapayıp dua ettim,
"Allah'ım, kucağında bebeğimizle gelsin.."-------------
Saatler sonra, gecenin bir yarısı kapı çalınca irkildik. Salonda sızmıştım. Ayten başımdaydı. Açık olan televizyona öylece bakınıyordu, annem ve Firdevs Yenge mutfakta konuşuyor, Tuğba kış bahçesinde ve Pelin misafir odasında uyuyorlardı. Fatih ve Vural ise salonun öteki ucunda, yemek masasında bilgisayar başındalardı.
Yerimden kalkıp koşarak kapıya giderken Vural konuştu;
"Helin açma kapıyı!"
Elim kapının kulpuna değecekken havada kaldı, Vural yanımda belirdi, deliğe baktı, belindeki silahı çıkardı,
"Kim o?"
Ses yoktu,
"Kim o!"
Bu sefer ses duyuldu,
"Vural benim, aç."
Tolga'nın sesini duyunca kalbim deli gibi çarpamaya başladı.
Kapı açılınca, kucağında lacivert polar bir battaniyeye sardığı oğlumuzu görünce hıçkırıklarımı serbest bıraktım..Bir Cengiz Han'ı öpüyor, sonra dönüp Tolga'yı öpüyor, sarılıyordum.
Babalığını sevdiğim, geldiği gibi Cengiz Han'ı yukarıya çıkarmış, banyo yaptırmış, üstünü değiştirip uyutmuştu.
Şimdi beşiğinin başında bakıyordum oğluma. Gül kokulu ellerine birer öpücük daha bırakıp Tolga'ya döndüm,
"Nerede tutuyormuş onu?"
"Boşver bunları, o sağlıklı, yanımızda."
Başımla onayladım, Cengiz'in odasından çıkmak istemiyordum ama Tolga'nın da duş alması gerekiyordu. Onu zorla odaya çekiştirdim,
"Sen duşa gir, ben giysi bırakırım banyoya." Dedim, giyinme odasına gidip giysileri aldım, banyoya bırakacaktım giysileri.
İçeri geçtim, daha duşa girmemişti, gömleğini çıkarmıştı sadece. İçeri girdiğim an telaşlandı, ne olduğunu anlamadım başta. Sonra kolundaki sargıyı farkettim, yanına koştum,
"Ne oldu koluna?!"
Kolundaki elimi eliyle tutup uzaklaştırdı,
"Yok bir şey güzelim, Cengiz'in başına git hadi."
"Tolga. Koluna. Ne. Oldu?!"
"Ufak bir sıyrık, tamam? Çık hadi duşa gireceğim."
"Baban mı yaptı?!" Dedim endişeyle.
"Bırak ya o korkak karşıma çıkabilir mi sence? Beceriksiz bir adamı yaptı işte."
"Nasıl girebildiniz içeri?" Dedim telaşla.
"Dışarıdaki adamları iptal edince içeride çok zorlanmadık. Soner ve Özkan da vardı, kolay oldu. Çıkarsan artık.." Dedi gözlerini bayarak.
"Tolga beni geçiştirme. Senin için telaşlanmam mı boğdu seni şimdi?"
"Bebek değilim Helin, böyle basit bir şey beni etkilemez." Dedi sargıyı göstererek.
"Evet, seni etkilemeyebilir, ama benim canımı basit bir kıymık bile yakar ve sana olan bana olmuş demektir. Bu yüzden bana kızma, sakın."
Pantolonunu çıkarırken konuştu,
"Tamam yavrum, haklısın. Şimdi gidip annenlerle ilgilenir misin? Büyük ihtimal toparlanıyorlardır. Ayıp olacak insanlara. 5 dakikaya geliyorum."
Başımla onaylayıp banyodan çıktım, aşağıya indim.
Tolga haklıydı, herkes hazırlanıyordu. Tuğba Soner Abi'ye kavuşmuş, birbirleriyle hasret giderirlerken annemle Firdevs Yenge konuşuyordu.
Pelin salonun bir köşesinde Vural'la muhabbet ediyor, babam da hem Murat Dayı'yla konuşuyor, hem de onlara tip tip bakıyordu.
Fatih Özkan'a bir şeyler anlatıyordu. Ahmet Abi ise Fatih'e ters ters bakmakla meşguldü.
Ben alt kata inince beni ilk fark eden Özkan oldu,
"Yenge gelsene!"
Gülümseyip yanlarına gittim, Fatih'ten hala korkuyordum ama Cengiz'in bulunmasında büyük katkısı vardı.
Ancak Ahmet Abi ve Özkan korktuğumu farketmiş olacaklar ki, iki yanıma geçtiler.
Özkan konuştu;
"Kocanı görmen lazımdı! Full headshot attı!"
Gülümsedim.
"Gıcık mıcık ama havalı herif değil mi?!"
Göz devirdi,
"Sorma gitsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarı'm #wattys2016
RomanceHikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikle sorumlu değildir. Ve önemli not; Mıçmıç, sulu bir aşk okumak istiyorsan, sevgili okuyucu; Lise ho...