"Çocuklarımı bırakıp şuradan karşı tarafa bile geçmem Tolga! Asla olmaz!"
Uzandığı yataktan kaşlarını çatarak bir bakış attı, başının altında birleştirdiği ellerinden birini bana doğru uzatarak konuşmaya başladı;
"Üç günlüğüne baş başa tatil yapacağız, ne var bunda? Ananeleri, dedeleri başlarında. Hoş, oğlanlar amcalarında kalmak istiyor zaten."
"Hah! Oğullarınla birlik ol tabi! Utanmıyorsun dimi el kadar bebekleri kandırmaya?!"
"Oğullarıma bebek deme! Koca adam onlar!"
Bir kahkaha attım,
"Biri 6, diğeri 4,5 yaşında!"
Ayağa kalktı, yanıma geldi, bileğimi hafifçe kavrayıp o çarpık gıcık gülüşünü gözler önüne serdi,
"Hadi ama, üç gün sadece. Baş başa vakit geçireceğiz.." dedi kulağıma eğilerek.
Bileğimi elinden kurtardım, bir elimi göğsüne koydum,
"Veletlerim gelmezse ben de gelmem, sevgilim."
"Ben de çocuklarımla tatil yapmayı istiyorum Helin, ama onlar varken çok yoruluyorsun, canın burnunda geziyorsun. Stresten uzak sakin bir üç gün geçir istiyorum."
"Stres falan olmuyorum, en son çocuğumu bırakıp tatile gittiğimde, evladımı kaçırdılar. Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?"
"Kaçıranı öldürdüm ya. Daha ne istiyorsun?"
"Şşt! Uluorta söyleme, çocuklar duyacak!"
"Ne var bunda? Öğrensinler. Ailelerine el süreni temizleyecekler. Gereken bu. Neyse, konumuz bu değil."
"Çocuklarım gelmeyecekse ben de gelmeyeceğim."
Yüzüme düşen saçlarımı geri itip konuştu,
"Sen bilirsin. Bana sızlanmak yok ama."
Gülümsedim,
"Sızlanırım, biliyorsun." dedim, ellerimi ensesinde birleştirirken..
Başını geriye attı, gülümseyerek konuştu;
"Çekeceğiz nazını artık.."
"E çek artık.."------------
"Bavuymu ben süyüklecem!" havaalanının ortasında, Selin babasının ve şoförümüzün taşıdıği valizlerin peşinden koşarken böyle cırlıyordu. Ahmet kaşlarını çattı;
"Anne ya! Sustuy şunu!"
Cengiz konuştu;
"Ben babama yaadım edicem!" deyip, babasına doğru koşmaya başladı.
Ahmet de peşinden, "Hayıı! Ben edecem!" diye bağırarak gidince arkada tek başıma kaldım.----------
Karşımda Ahmet ve Cengiz, kucağımda Selin, yanımda Tolga vardı. Oğullarıma kaş göz yapıp duruyordum. Sesleri buradan kokpite kadar gidiyordu büyük ihtimalle. İçecek servisi başladı, tatlı bir hostes gelip Selin'e eğilerek sordu,
"Küçük hanım, çikolatalı süt mü, sade süt mü?"
Selin göz devirdi,
"Sütyü çay ayayım."
Hostes kızın ağzı şaşkınlıkla aralanırken, Tolga ve diyaloğu duyan birkaç yolcu kahkahalara boğulmuştu.
Gülümsedim,
"Aç karna sütlü çay mideni bulandırır miniğim." deyip, hostese döndüm, "Ablası biz ona şeftali suyu alabilir miyiz?"
Hostes Selin'in meyve suyunu, Ahmet ve Cengiz'in -sabahın köründe nasıl içtiklerini anlamadığım- kolalarını verdi, bir kabin görevlisine Tolga'nın bizim için istediği Türk kahvelerini söyleyip uzaklaştı.
Cengiz'le Ahmet 'Kolayı en yüksek hüüp sesini çıkararak kim içecek' yarışması yapmaya başlayınca Tolga'ya döndüm;
"Allah aşkına şunları sustur. Sabah sabah rezil oluyoruz insanlara. Benden korkmuyor sıpalar.." diye mırıldandım isyan içinde.
"Sıkma canını." diyerek oğlanlara döndü,
"Ahmet Han, Cengiz Han. O kolalar düzgünce içilsin babacım, hadi."
Anında düzgünce içmeye başladılar. Yüzleri düşmüştü tabi. Selin de durumu farketmiş, onlara dil çıkarıyordu.
"Abilerinle dalga geçme, vallahi ananene gönderirim seni, ayağında sallayarak uyutur."-----------
Karşımda Ahmet ve Cengiz, kucagımda Selin, hepsi sızmıştı. Tolga boştaki elimi tuttu, öptü.
"En son İzmir'e iki kişi gitmiştik, ne ara beş olduk..?"
Başımı omzuna yasladım.
"Sana yanlışlıkla aşık oldum, sanırım ondan oldu."-----------
Tolga otelde çocukları rahatça kontrol edebileyim diye bağlantılı odalar ayarlatmıştı. Odamızın içinden bir kapı ilk olarak küçük bir oturma odasına, oradan da yan odaya açılıyordu.Oğlanları yan odaya yerleştirmiştim. Selin yanımızda uyuyacaktı.
Tolga isyan etti;
"Bu cadı hep aramızda mı olacak?!"
Selin çemkirdi;
"Hayıy! Sen koytukta yat! Bu yatak iki kişiyik!"
Tolga kaşlarını çattı;
"Sen beni yataktan mı atıyorsun yay kafa?!" ( Tolga, hanımefendiyi gıcık etmek istediğinde saçlarını ima ederek Selin'e böyle sesleniyordu.)
"Evet! Kovuyom! Hep sen annemlen yatıyon! Git abimleyle yat! Picama paytisi yapicas bis!"
"Aşkım, partiye babayı da alalım?"
Bu sırada Tolga lavoboya geçti, Selin bana dehşetle döndü;
"Ama anne bu nasıy oluy babamın ayaklayını pempe oceyle boyayamayıs ki!"
"Kim demiş? Boyarız! Ama boyarsak o da bizimle uyuma hakkı kazanır, anlaştık mı?"
"Anlasdık!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarı'm #wattys2016
RomanceHikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikle sorumlu değildir. Ve önemli not; Mıçmıç, sulu bir aşk okumak istiyorsan, sevgili okuyucu; Lise ho...