73

28.7K 2.1K 1.8K
                                    

*İyi okumalar

Kafamı kaldırırken, kalbim hızla atmaya başlamıştı. Sese doğru yüzümü çevirdiğimde telefonda konuştuğum Tufan'ı gördüm. Yanında ki çocukla bize bakarlarken, dilimi ısırdım. Hiç uygun bir pozisyonda görünmemiştik ve kanım kaynıyordu.

"Biz de yanınıza geliyorduk"

Tufan'ın yanındaki çocuk konuşurken, gözleri bana sabitlendi. Gözlerinin içinde ki bakış tiksinti gibiydi ve ben daha da gerildim. Mirza'da nasıl bir ifade var bilmiyordum çünkü şu an ona bakamıyordum.

Mirza soğukça "Erken geldiniz." dediğinde ona bakabildim. Yüzünde ki tedirginlik kendini ele veriyordu. Tufan'ın yanındaki çocuk ona hitaben "Yapacak iş yoktu, yanına gelelim dedik." deyip tekrar bana baktı.

Bir boklar gördüğünü düşündüm. Aksi takdirde sürekli gözleri benimle kesişip durmazdı. Siki tutmuştuk ki bu hem mecaz hem de gerçek anlamdaydı. Fazla rahatlamıştık. Kesinlikle olması gerekenden çok daha fazla rahatlamıştık. Bunu asla dert etmeyecekken şimdi kendime sövüyordum.

Mirza "İyi yapmışsınız." deyip derin bir nefes aldı.

"Ne zamandır ordaydınız?"

Sesi yine somsoğuktu. Boynunu kütlettiğinde, eğer bu çocuklar bir şey ima ederse kendini tutmayacağını anladım.

"Siktir." diye fısıldadığımda, dişlerini sıktı. Bu durum beni çok geriyordu.

Tufan "Şimdi geldik de bir sıkıntı var mı ağam bu lavuk size yine dikleniyor gibiydi?" dediğinde, Mirza'nın aldığı derin nefesi ben vermiştim sanki.

Sabah Azak ağabey deyen çocuk şimdi birden lavuğa dönüp, dikleniyor dediğine göre kavga ettiğimizi sanmış olmalılardı. Mirza'nın gergin omuzlarının duzeldiğini gördüm. Bana kısa bir bakış atıp tekrar çocuklara döndü.

"Sıkıntım olsa ben çözerim Tufan. Düzgün konuş, asabımı bozma."

Normale dönmüştük. İçimden bir Oh çekip, ellerimi cebime soktum. Rahatlamıştım anasını satayım. Tabiri caizse bir kaç dakikadır 3.5 atıyordum. Mirza'da rahatlamış olmalı ki duruşunu tamamen düzeltip kasıntı halinden çıktı. Sonra cebindeki paketten bir dal çıkarıp dudaklarına koydu. Strese her girdiğinde sigara içtiğini yeni farkediyordum. Bu durumu bir kaç kez yaşaıştık. Gayri ihtiyari "Bana da versene" dediğimde paketi uzattı. Dudaklarıma dalı koyduğum anda çakmakla sigaramı yaktı. Derin bir nefes alıp üfledim. 

"Ağam mekandayız demiştin?"

"Sıktı mekan, çıktık."

"Çocuklar direkt oraya gelecekti. Yuşa arayıp haber ver hele."

Tufan'ın yanında ki çocuğun adını öğrenmiş oldum. Biz sigaramızı içerken Yuşa telefonla konuşuyordu. Tufan ona kürtçe bir şeyler dediğinde konuşmaya başladılar. Ben yine konunun dışında kalmıştım. Yuşa telefonu kapatıp bir şeyler dedi. Mirza'nın bakışları anında bana dönerken "Az önce ne güzel türkçe konuşuyordunuz." dedim. 

"Çocuklar mekana geçmiş." dediğinde yine sinirle bakmaya başlamıştı. Bu kısmı aşmamış mıydık az önce? Sanırım aşmamıştık.

"Ağam geçelim biz de o zaman."

Tufan söylediğinde, Mirza "Azak ne diyorsun geçelim?" diye bana sordu. Bu soru kianye doluyu ve eğer içimden cevaplayacaksam Allah belamı versin ki istemiyorum derdim.

"Bence geçmesek de olur" 

Mirza tek kaşını kaldırıp, yüzüme bakmaya devam ettiğinde ne dememi beklediğini merak ettim. 

Bir Doğu Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin