*Bölüm Mirza'dan iyi okumalar :)
Odamda uzanmış tavanı izliyordum. Günlerdir kendimi konaktakilerden izole etmiştim. Sınavlarım olduğunu bahane ettiğim için bir şey demiyorlardı. Yemekler dışında odamdan çıkmıyordum. Bunun nedeni babamın sürekli okulu bırakmamla ilgili konuşmasıydı. Onun için işler öncelikli geliyordu. Arsalarla, çalışanlarla ilgilenmeliydim. Okuduğum bölümden de rahatsızdı.
Yataktan kalktıktan sonra derin bir nefes aldım. Az önce yardımcılardan Figen abla gelip yemeğin 10 dakika sonra hazır olacağını söylemişti. Yemeğe birlikte oturmak gelenek olduğu için kimseyi bekletmeden aşağı indim. Masada küçük kız kardeşlerim ve kuzenlerim oturuyordu. Yanlarına oturup baş selamı verdim. Birazdan babam da gelirdi.
Yaver "Berken yarın geliyormuş ağam." dediğinde ona baktım.
Berken, kardeş aşiretimizin ağasının oğluydu. Yıllar önce üniversite için şehir dışına çıkıp bu topraklardan kaçmıştı. 2 abisi olduğu için ailesi onun gitmesine izin vermişti. Bir zamanlar ona imrenmiştim ama benim abim yoktu.
"Haftaya geleceğini söylemişti."
"Sınavları bitmiş. Bir kaç günlüğüne geliyormuş. Bir şehir turu yaptırırsınız diyor."
İshak "İyice turist oldu buda." dediğinde güldüm.
Babam yemeğe geldiğinde , attığı sert bakışla gülümsemem kesildi. Çocuklar saygıyla ayağa kalkarken derin bir nefes aldım. Benim kalkmama gerek yoktu. Sadece baş selamı verdim.
Babam yemeğe başlarken hepsi "Ağam afiyet olsun." dedi. Babam kaşığa uzanıp çorbadan içtiğinde herkes de ardından yemeğe başlamıştı.
"Ağam Berken abi geliyormuş yarın."
Yaver ona da haber verirken babam yüzünü buruşturmuştu.
"Selamlarınızı iletin yeterli."
Yaver'le ve İshak'la göz göze geldik. Bu görüşmeyin demekti.
"Bir gün gezmek istiyormuş. Tahranlara ayıp olmasın."
Babam İshak'a sertçe bakmıştı.
"Selam verin yeterli dedim."
İshak zorla gülümsedi. Normalde burda akşam yemekleri yemezdi. Bu boğucu atmosferden istediği zaman kurtulabiliyordu.
"Baba Berken çocukluk arkadaşımız. Gitmezsek büyük ayıp olur. Selamımızı almazlar."
Kaşığı sertçe bırakan adama soğuk gözlerle baktım.
"O herifin ne olduğunu duymadınız mı!"
Ses tonu yükselirken gözlerimi yumup açtım. Bir kaç hafta önce bir söylenti yayılmıştı. Berken'in bir erkekle uygunsuz ilişkisinin olmasına dair. Eğer bu söylentiden ileri gitseydi abileri onu vurmaya giderdi. Bu yüzden yalan olduğu söylenmiş ve konu kapanmıştı. En azından kendi aşiretlerinde. Bizimkiler ve diğerleri için Berken'in ölmesi en doğrusuydu.
"Baba nişan attığı için nişanlısı olan kızın iftirasına gelmiş. Olayın iç yüzü-"
"İbneyle görüşmeyeceksiniz. Selamınızı almasa da olur. Figen çorbayı götür."
Dişlerimi birbirine bastırdım. Masanın altına götürdüğüm elimi yumruk yaparken gözlerimi örtüye diktim. Çocuğun hakkındaki söylentinin doğru olmaması, umrunda değildi. Umrunda olan tek şey o söylentinin yayılmasıydı. Eğer son zamanlarda yaşananları duysa, teyite gerek duymadan beni vurdururdu. Bu düşünceyle masadan kalktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/209291366-288-k281568.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Doğu Meselesi (bxb)
HumorTAMAMLANDI "kardeşim adamlar aşiret diyorum." "bizde Sivas'lıyız ne olmuş." "silahları var." "kangalımız var."