33

42.6K 3K 1.5K
                                    

*iyi okumalar :)

Okul için hazırlanmadan önce dersin iptal mesajını gördüğüm için kendimi şanslı sayıyordum. Günler sonra ilk defa şanslı bir güne uyanabilmiştim.

Egemen sınıf grubuna "Hoca dersi iptal etmiş." diye yazarken bir çok kişi ona küfretmişti.

Yalancı çoban hikayesindeki 'çoban' artık Egemen'di.

Neyse zaten herkes mesaj kutusuna bakardı. Ozan 'Hava güzel bir yere mi gitsek?' diye mesaj atmıştı.

Kars'ta havanın güzel olması güneş açması değil ayaz olmamasıydı. Donmadığımız sürece iyiydi bizim için.

'Dikişlerimi aldıracağım.' yazdım.

Bugün işim vardı. Hastaneye gidip belimdeki ipleri söktürecektim. Sonunda yaralı kuş imajından çıkabilirdim. Gerçi omzum da büyük bir göçük vardı. 15 gün kavga etmezsem ten rengimi görebilirdim.

Ozan gelmekle ilgili bir şey yazarken 'Gerek yok' diye mesaj attım. Zaten ardından direk eve gelip uyuyacaktım. Dün sabaha kadar, yeşiller yüzünden uyuyamamıştım.

Aklıma bir çok şey geliyordu. Ne yapsam diye düşünüp duruyordum. Bir yanımda 'siktir et hayatına bak' diyordu.

Ama Kars'ta hayat yoktu.

Normalde stabil yaşamayı tercih ederdim. Turunç konu olmadığı sürece kimseye karışmazdım. İlk defa kendi isteğimle biriyle uğraşmak istiyordum. İçimdeki şey intikam duygusuydu. Yanında başka bir bokta vardı.

Çocuğu gerçekten istemiştim.

Hem o an, hem de şimdi. Hala istiyordum. Onu yatakta ağlatma fikri alt takımlarımı uçuşa geçiriyordu.

Bu yüzden, bu durumu bitirmem lazımdı. Onunla bir kere yatarsam, bu dikelme olayının son bulacağına emindim. Geçmişte olanlar ve beni sik gibi bırakmasından dolayı intikam da almış olurdum. Aklıma yatan şey buydu.

Ama hala bir yanım uğraşma diyordu.

Bu seferlik onu siktir edecektim.

Geçen geldiğim hastaneye gelmiştim. Aklıma gelen şeyle mesaj yerine girdim.

'O günkü hastaneye dikişlerimi aldırmaya geldim. Aklıma geldi de, beni bıçaklayan herifin arkadaşını öpüyorum. Harbi saçmaladım ama beni bu şekilde hissettiren sensin. Konuşalım Mirza.'

Şansımı denemekten zarar gelmezdi. Üstüne dalgayla gitmek bir işe yaramazdı. Biraz daha duygusal konuşacaktım.

Böylece o sert duvarı delmek daha kolay olurdu.

İçeriye girip, randevu aldım. Kimse olmadığı için sıra beklememiştim. Anestezi odasına girip bekledim. Gelen zebannah gibi hemşireyle gülümsemeye çalıştım.

"Pardon siz mi alacaksınız dikişleri?"

Kadın kafasını sallarken içimden küfrettim. Elinin ağır olduğu cüssesinden belliydi. İfadesi oldukça da sertti.

"6 gün geçmesi gerekiyor, zamanı geldi mi alımın?"

Hiç saymamıştım. O kadar olmamıştı gerçi. 3 ya da 4 müydü? Her neyse.

"Evet."

Daha fazla böyle takılmak istemiyordum. Hemşire "arkanızı dönün." dediğinde, yutkundum.

Kadın nedense sikecek gibi bakıyordu.

"Fazla acımaz herhalde."

"Doğru yöntemlerle alındığı takdirde acımıyor merak etmeyin."

Nedense doğru yöntemlerle almayacak gibi hissediyordum. Elindeki makas ve diğer ismini bilmediğim şeyle gelirken kafamı çevirdim. Görmezsem daha az acırdı. Belime bir şeylerin dokunduğunu hissediyordum. Bir kaç dakika sonra "Bitti." diyen kadınla döndüm.

"Ciddi misin abla?"

Yanılmıştım kadın görüntüsünün aksine kuş gibi bir ele sahipti.

"Evet. Doktara git krem yazdır kendine. Her gün sürmeyi unutma."

Kafamı sallayıp üstümü giydim. Yerimden kalkıp çıkarken doktora gitmeyi siktir ettim.

Bildirim gelmişti.

Telefonu açıp Mirza'nın ismine tıkladım.

'Bana bulaşma Azak.'

Bulaşmak için çıldırıyordum.

'Oğlum pişmanım ama bana homofobik tavırla gelme. Öyle olmadığına eminim amk. Beni bir daha görmek istemiyor musun? O zaman son kez görmen gerekir.'

Hastaneden çıkarken cevap bekledim. Taksi çevirip bindim. Ev adresini verdiğimde hala telefona bakıyordum.

Mirza'dan mesaj bekleyeceğim günler olacağını söyleseler götümle gülerdim. Şimdi dakikaları sayıyordum. Çok üstüne gitmiştim, şokta olmalıydı. Ama yine de yazmıştı. Buda bir gelişme sayılırdı. İnstagrama girip takılırken arada bildirime bakıyordum.

Görüldü yemiştim, harika.

'Aklımdan çıkmıyorsun Mirza. Böyle yapsan da çıkmayacaksın.' yazıp attım.

Kesin sınırları zorluyordum. Evin önüne gelince parayı ödeyip indim. Yine görüldü yemiştim.

Tamam, o da beni zorlayacaktı.

'Oğlum ya engel olamadım kendime. Bana bu kadar yakınlaşman senin suçun. Yanlış mesaj aldım tamam mı? Bu işi düzeltmeden de peşinden ayrılmayacağım amk.'

Eve girip montu askılığı attım. Bir görüldüye daha gururum davranmazdı. Normalde gururum ilk mesajı da attırmazdı gerçi.

Değiştiğimi hissediyordum, ya da delirdiğimin.

İkincisi olabilirdi.

Yıllardır kalbimde olan çocuğu çıkarmaya çalışıyordum. Dünden önceki güne kadar beni sinir krizine sokan çocuğu da yatağa atmaya çalışıyordum. En kötüsü ise kendim gibi davranmıyordum. Belki bir kaç gün, bir yerlere gidip şu zamanın geçmesini beklesem bunların hiç birini yapmazdım. Şimdi boşlukta hissediyordum.

Bu boşluk turuncu yüzündendi ve ben yeşille doldurmaya çalışıyordum.

Gelen bildirimle düşüncelerimden sıyrılıp mesaja tıkladım. Sonunda cevap verebilmişti.

'Amacını az çok tahmin edebiliyorum it herif ama sonucunu düşündün mü?'

Yazdığı şeyle kaşlarımı çattım. Ne demek istediğini anlamamıştım.

'Amacımın ne olduğunu düşünüyorsun?'

Benim hızlı cevabıma karşı yine dakikalar sonra yazabilmişti.

'Sikik fantezilerini benden Uzak tut Azak. Son kez konuşma, pişmanlık kimi yiyorsun sen abi! Tehditten, küfürden anlamıyorsun bari kendin düşün. Ben kimim orospu çocuğu?'

Elimi saçlarımdan geçirdim. Bana küfrettiği için ağzına sıçasım gelmişti. Onu yatağa atmaya çalıştığımı anlaması zor falan değildi. Götünü ellemiştim çocuğun.

ve onun kim olduğu mu?

Saçma bir kültürün içinde yetişen, saçma bir ağaydı sadece. Bu beni korkutmuyordu. İlk başta endişelenmiştim ama aramızdaki şey çocukça kavgalardan ötürü gitmemişti. Tamam bıçaklanma belki biraz büyüktü ama olsun. Bir de şu vardı, Mirza beni hiç korkutmuyordu.

Herkesin abarttığına emin olmuştum.

'Sadece Gözlerini düşünebiliyorum Mirza. Boku yemiş bile olabilirim ama kim olduğun umrumda değil. Aklımdan çıkmıyorsun.'

Bu yüzden devam edecektim.

Bir Doğu Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin