17

40.4K 3.2K 1.5K
                                    

*Bir kaç bölüm, karakterin ismini Oğuz diye yazmışım ama başta onun ismi Ozan'dı o yüzden bölümlerdeki isimlerini değiştirdim. Ozan'la devam ediyoruz. İyi okumalar :)

Vize zamanı geldiği için tıpış tıpış okula gidiyordum. Değil bıçak, üstümden tır geçse bile gitmek zorundaydım. Bir dersi kaçırmam demek sınavda -20 demekti. Çan sistemi yüzünden dersten kalırdım. Dikey geçişi de Allah'a doğru yapmak zorunda kalırdım. Şermin dışında iyi not tutanda yoktu. Bizimkiler tam bir fiyaskoydu. O kızda benden hoşlanıyor diye uzak durmaya karar vermiştim. Turunç çok iyi not tutacağını söylese bile, sadece kendisinin okuyacağı bir yazısı olduğundan ikna olmamıştım.

Yani okulun yolları, belimi siksede gitmek zorundaydım.

Taksiye para ödeyip yavaşca arabadan indik. Bir kaç gün daha taksi kullanırsam aylık bütçemi oldukça aşacaktık. Şu an Turunç ödese de birilerinin sırtından geçinmeyi sevmiyordum.

"Tutturdun geleceğim diye. Sanki güzel bir yerde okuyoruz. Bu ne okul aşkı!"

Söylene söylene koluma girince güldüm.

"Neden güzel bir okulda okumuyoruz acaba?"

"Yaptım bir hata işte. Vurma yüzüme."

Söylenmeye devam ettiğinde gülümsemem arttı. Son zamanlarda beni ne kadar sinir ederse etsin, hala hareketleri tatlı geliyordu.

"Tamam. Sende çemrikip durma bana. Sevgililerimin söylenmelerine bu kadar katlanmadım ben."

Onunkine ise senelerdir katlanıyordum. Bir gün, birini bulup yanımdan gidecekti. Bende arkasında mal gibi kalacaktım. Buna rağmen her şeyine katlanabilecek gibi hissediyordum. Özellikle böyle yakınımda olup, sevimlice baktığında.

"Sevgililerinin senden neden ayrıldığı belli oldu."

Fakülteye doğru yürümeye devam ediyorduk. Tek kaşımı kaldırıp "Senin yüzünden ayrılıyor hepsi." dedim.

"Abartma."

Hala anlayamıyordu. Onu kıskanmayan bir sevgilim bile olmamıştı. Onunda kıskanmadığı bir sevgilim olmadı. Ne zaman sevgili yapsam, bana her zamankinden daha yakın davranıyordu. Bu flörtöz tavrı kalbimin salak olan kısmında 'senden hoşlanıyor' sinyallerini yakıyordu. Ama Turunç sadece arkadaşlarını paylaşamayan biriydi. Tek gecelik takıldığım hiç kimseye laf yapmamıştı bu yüzden.

"Bir sonraki eniştene düzgün davran o zaman."

"Ben zaten düzgün davranıyorum. Senin buldukların sıkıntılı."

Okulun önüne geldiğimizde Ozan'la, Egemen'i beklemek için durduk.

"Efe'nin nesi vardı?"

Sigarayı çıkarıp yaktığımda karşıma geçmişti. Gözlerini kıstığında çocuğu düşündüğünü anladım.

"Küçük popolu olan Efe mi, orosbu çocuğu olan mı?"

Kahkaha atarken "Sanırım orosbu çocuğu olan" dedim.

Gerçi iki sevgilime de berbat davranmıştı. Yüzünü buruşturup tükürür gibi "Hatırlatma onu." dedi.

İğrenmiş ifadesine baktım. Kafamı iki yana sallayıp "İyi çocuktu." dedim.

Daha da asmıştı suratını. İlişkilerim arasında en uzun süre takıldığım Efe'ydi. Çocuk çok rahat biriydi. Sahiplenici değildi, kıskanmıyordu. Takılmak için ideal biriydi yani. Üstelik Turunç'a takılmayan da tek sevgilimdi. Onu sevdiğimi biliyordu. Ona rağmen birlikte olmayı kabul etmişti. Zamanla onu unutacağıma emindi. Ben unutamadım, o da ayrıldı. Kavgasız biten tek ilişkimde olabilirdi.

"Hala görüşüyor musunuz?"

"Arada bir. Eskişehir'de o da."

"Şehrimi kirletmiş."

Dudaklarımı yalayıp bir duman daha çektim.

"Onu neden sevmediğini hala anlamıyordum."

Suratını astı.

"Sana benden daha yakınmış gibi davranıyordu."

"Çocuk sevgilimdi."

"Ama ben daha yakınım."

Her ne kadar doğru söylese de bu konuşmayı devam ettirmek istedim. Sevdiğim tarafından kıskanılmak hoşuma gidiyordu.

"Nasıl sevgilimden daha yakın olabilirsin? Hem kalbime, hem de yatağıma giriyorlar sonuçta."

Gözlerini kaçırdı. Onu köşeye sıkıştırmak hoşuma gitmişti.

"Ee?"

Ellerini cebine sokup tekrar bana baktı.

"Arkadaş sevgiliden önce gelir."

Buna gülerdim işte. Hatta eyleme de döktüm. Kahkaha atarken belim acımıştı. Dikişlerim açılacaktı gülmeye devam edersem.

"Bunu sen demesen ağlardım amk." deyip gözümden yaş akmış gibi elimle sildim.

Gözlerini kısmıştı.

"Ne zaman sevgililerimi senin önüne koydum?"

Düşünüyormuş gibi yaptım. Dudağımı yamultup "Koymadığın zamanı arıyorum." diye alay ettim.

Koluma bir yumruk kazanmıştım. "Acıdı." dediğimde göz devirdi.

Bir duman daha çekerken onun park alanındaki gözlerine baktım. Egemen'in arabasının sesini duymuştum. Okula bu kadar hızlı giren bir o olurdu. Arabadan inip bize doğru ilerlemeye başladıklarında sigarayı hızlı hızlı çekip söndürdüm.

"Sizin yüzünüzden hep geç kalıyoruz amk. Bir kere de erken gelin."

Arabayla geç kalmayı başaran başka biri olamazdı.

"Ozan'ı almayıp gelirim bir dahakine."

"Üzdün kanka."

Egemen'in düne göre daha normal olan haline baktım.

"Tribin bitti mi senin?"

Turunç yine durgunlaşıp, sessizleşmişti. Normalde bu ortamda espriler havada uçuşurdu. Şimdi trip ve yumruklar uçuşuyordu.

Egemen cevap vermeyince, Ozan karnına vurmuştu.

"Egemen kaç kez konuşucaz seninle?"

"Sen konuşuyorsun amk beni dinliyor musun?"

İkisi atışacak diye beklerken Ozan "Dinliyorum." demişti.

Egemen bize dönüp Turunç'la ikimize baktı.

"O zaman kusura bakmayın ama artık samimi olmak istemiyorum."

Alayla gülüp "Siktir git." dedim.

Turunç'un düşen yüzüne kayan gözümle "Hızlı git yoksa harbi sikicem." diye tısladım.

Kanımın kaynadığını hissediyordum. İlk kez homofobik bir arkadaş kaybetmiyordum. Daha önce de karşılaşmıştım bu tiplerle.

"Gidelim Ozan."

Turunç kolumu sakin olmam için tuttuğunda dişlerimi sıktım. Ozan bana bakıp "Yumruklaşırsanız ikinizi de ben sikerim." demişti.

Egemen'e dönüp "Git amk aklın başına gelmeden, sende yanıma gelme." diye devam edip kolunu çekti.

Egemen'in yediği restle afaladığı belliyken alayla güldü.

"İbne topluluğundaymışım haberim yokmuş."

Bunu demesiyle beni tutan Turunç'u ittirip üzerine atladım. Yüzüne patlayan yumruğuma anında karşılık vermişti. Geriye attığım adımı hızla kesip suratına kafamı gömdüm. Yakasından tutup kaldırdığımda aynı zamanda hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum.

"Oha kan!"

"Azak dikişlerin patladı lan!"

Kaderimi sikeyim.

Bir Doğu Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin